Ozledigim Istanbul kitabini okuyanlar bilir ; cocuklugumun ilk yillari Istanbulda Kocamustafapasada ahsap birkoskte gecmisti. Yahya Kemalin siirlerinde gecen, buram buramOsmanli kokan, sirin ve guzeleski Istanbul semti. Arnavut kaldirimli daracik sokaklari, birbirine bel vermis jumbolu ve kafesliahsapevleri , carsisi, hamami ve Sumbul Efendi Camii ile bana hep o eski ramazanlari hatirlatan belde. Yahya Kemal bir eserinde Istanbuldaki uc semtin "uhrevi"* oldugundan bahseder. Bunlar;Eyup, Uskudar ve Kocamustafapasa semtleridir. Bunun boyle oldugunubenim kadar iyi anlayacakcok az Istanbullunun oldugunu tahmin ediyorum. Baba tarafim Uskudarli, anne tarafim Kocamustafapasali esim Sitareninbaba tarafindan buyuk dedesi deEyup'ludur. Ama daha onemlisi, cocukken ben bu semtlerden ikisinde bizzat yasamis, ucuncusu olan Eyup'e de cogu bayramlarda buyuklerimlegitmisimdir. Bu semtlerde cocuk olarak yasamis olmak ruhani, dini inanc ve hislerin kalbinize hic cikmamak uzere naksedilmesine sebeb olur. Bu hisler hic bir zaman bir taasup ve sofuluk anlamina alinmamalidir. Bunlar oyle hisler ve inanclardirdirki , zor zamanlarinizda size huzurve rahatlik verir.Buhisler gecmisinizi size hatirlatir ve gelecegedeinancla bakmanizi saglar. Bu hisler kalbinize ilk defa nasil girmistir bilemezsiniz. Belki muezzinin okudugu aksam ezani, belki ramazan topunun atilmasini beklerken radyoda duydugunuz ney sesi, belki beyaz yemenisi ile yaninida namaz kilan Babaanneniz, belki Sumbul Efendinin turbesinin onunde yakilan mumlar, belki caminin avlusundan gecerken gordugunuz kavuklu ve suslu eski mezar taslaridir sizi etkileyen. Kimbilir belkide ramazan pidesinin kokusu, kandil simitinin gevrek tadi yada bayram gunu yataginizinyaninda sakladiginiz yeni iskarpinleriniz vede el opup topladigiz bayram harcliklaridirnedeni.Bu inanclar size ezbere ogretilmemistir hic bir zaman. Bunlari bu semtlerde yasayarak duyarak ve hissederek kendiliginizden edinmisinizdir. Hemde , Tanrinin size verdigi bes duyunun hepsinide kullanarak . Kocamustafapasasemti bir sur ici semtidir. Hani ," nerelisiniz? " diye size sorulunca, ikinci soru "icindenmi?"diye takip eder ya. Bu "icindenmisin"tabiri aslinda sur ici Istanbulundan kaynaklanir. Neresimidir bu sur ici? Guneyinde Marmara denizi vardir, Bakirkoyden sahil yoluyla Eminonune kadar uzanir. Bugun bu sahilin onunde nakliye gemileri demirler. Yenikapi, Kumkapi ve Ahirkapi birersemt adi oldugu kadardeniz surlari arasindan eskinin sehre giris noktalaridir aslinda. Batida ve kuzeybatida surlar Fatih'in Istanbula girdigi Belgradkapi'dan baslar, Silivrikapi, Mevlanakapi, Topkapi, Edirnekapi ile Halice baglanir. BugunkuE -5 cevre yolu bu Thedosian Surlarinibiraz kuzeyden paralel olarak halic koprusune dogru takip eder. Bir kartalin gagasina benzetilen bu eski Istanbul,kuzey ve kuzey doguda Balat, FenerUnkapani yoluyla Galata koprusune baglanir. Bugun icinde sebze bahceleri bulunandeniz surlari kalintilarida Halice paralel olarak uzanir. Unlu tarihci Ilber Ortayli Istanbullu olmak icin sur icinde yasamis olmak gerekir der bir eserinde. Ne Uskudar, ne Kadikoy ; asil Istanbul burasdir. Bir kere,Istanbulun Yedi Tepesidesur icindedir. Topkapi Sarayinibu tepelerden birincisin uzerinde; Sarayburnunda kurmustur Osmanli. Sultanahmet Camii ,Suleymaniye Camii,Kapalicarsi hep bu bolgenin icindedir. Sur ici aslinda,Osmanli oldugu kadar ,Bizans ve Romadir da. Valens Kemerleri, Patrikhane,Binbirdirek Sarnici, Yerebatan Sarayi, Ayasofya , eskiden kilise olan Kariye ve Imrahor ve Fethiye camileri,Hipodromun kalintilari hep bu kartal gagasinin icindedir. Iste benim cocukken bir sure yasadigim Kocamustafapasa semti bu gaganin , gigiya yakin guney bati kisminda yer alir. O zamanlar Kocamustafapasanin simdide oldugu gibi sur disina acilmasi uc yoldan olurdu. Bunlardan birincisi Kocamustafapasa caddesi idi. Otobuslerin guzergahi olan bu cadde Cerrahpasada hastanenin onundengecer Aksarayda Vatan cadesini keser, Divan yolundan Beyazit , Cagaloglu, Sirkeci yoluyla Eminonu'ne ulasirdi. Eski Magirus otobusleri , soforun yaninda yer alan motorunun titremeleri ve yerden cikan vitesin garc gurclari icinde bu yolu neredeyse bir saatde zoralirdi.
Sur disina cikmanin ikinci yolu Sumbul Efendi Camiinin arkasindan yokus asagi Samatya'yainilen dik yoldan olurdu. Bu yokusdan asagiya inildikce Kocamustafapasanin o Osmanli havasi yerini Rum ve Ermeni etkisine birakirdi. Camilerin yerini yuksek duvarlarin arkasina gizlenmis kiliseler, ahsap kosklerin yerini tas Rumevleri, basortulu yasli kadinlarin yerini siyah giyinmis madamlar, Turkcenin yerini aksanlar, siveler Rumca veErmenicealirdi .Bu semtde degisik dinden ve dildeninsanlar tek ulus olarakkardesce birarada yasarlar ,eglenirler ve ibadet ederlerdi. Samatya bir yerde Kocamustafapasanin sayfiye yeri, denizi ve kumsali idi. Tren yolunun arkasindakumsalin uzerinde icinde deniz hamamlari olan kucuk bir plaj,balikci teknelerinin yanastigi bir iskele,ve deniz uzerindegazinolar bulunurdu.Yaz gunleriuzun sopalarin uzerinde yuruyen cambazlar, atli karincali ve kayik salincakli luna parklar Samatya'yi mekanedinirlerdi.Bizde cogu hafta sonu solugu Samatyada alirdik. BurayaKocamustafapasada arkamizdaki evde oturan Sadiye hanimlarin yazlik yalisina giderdik.Cocuklar, kumluksahilde butun gun plastik kovayla oynar,kumdan kuleler yapar ,denize girer ve gunun sonundagunesden kararmis bir sekildebuyuklerimizile yorgun argin yokusu tirmanip evimize donerdik. O gunlerin Samatyasi bizim cocuk alarak gitmeye can attigimiz bir belde idi. Maalesef bugun bu guzeliklerin cogu kalmadi. Yapilan sahil yolu kumsali katletti, tutulan kilic baliklari ve karideslerin soyu kurudu, burada yasayan insanlarin cogu baska yerlere goc etti, Samatya Tren Istasyonunun ismi bile Kocamustafa pasa olarak degistirildi. Buna soylenecek tek soz , "cehalet "yada "kendine olan guvensizliktenkaynaklaniyor" olmalidir. Kocamustafapasa, Kocamustafapasadir . Samatya'da ,Psamathiadir. Samatya belkideIstanbulun en eski yerlesim yeridir**.Bu iki semti bir saymak tarihe ve Istanbula en hafif degimiyle ihanettir. Kocamustafapasadan sur disina acilan ucuncu yol isebizim oturdugumuz Vidin caddesini kesen Meseli Mescit yoluydu. Cocuklugumu gecirdigim uzerinde "uc numero" yazankosk Vidin caddesinin baslangicindaki ilk evdi. Meseli Mescit'in Vidin caddesini kestigi yerde bir ucgen adacik olusmustu. Kosk ilk yapildiginda bahce ve at ahirlari buraya kadar uzarmis. Sonralari buraya bir cesmeve kirtasiyeci dukkani yapilmis. Bu dukkan benim cocuklugumda bakkal dukkanina cevrilmisti. Liseye gittigim siralarda burasi bir odun deposuna donusturuldu. Zannederim halada oyle surup gidiyor. Bu yoldan hep Tepebag isimli bir kır yerine gittigimizi hatirlarim. Ama herhalde o zamanlar cok kucuk olmaliydimki bu anilarihep bugulu bir camin ardindan seyreder gibi tekrar zihnimde canlandirmakta gucluk cekerim. Butun aklimda kalan , Hazim Amca dedigimiz akrabamizin ciftligine cogu kez coluk cocuk koskde yasayan iki uc aile beraber gittigimiz. Yol uzun bir yoldur, yuru yuru bitmez. Semtden uzaklasdikca etrafta incir ve dut agaclari, bogurtlen caliliklari cogalir. Etraf yavas yavas kır olmaya baslar. Bazen bir cesmede durup bakir masrapa ile su icip soluklaniriz, bazendeyoldan gecen bir at arabasinin arkasinabiz cocuklarbineriz. Yol sonunda surlara varir. Burada bir sur kapisindan geceriz. Her iki tarafimizdada mezarlikla dolu bir yoldanhafif meyilli bir tepeye tirmaniriz. Bu sur kapisi hangi kapidir,icinden gectigimiz mezarlik hangi mezarliktir ? Mezarliklar, ozelikle Istanbul mezarliklari oteden beri merakimi cekmistir. Batidamezarlik cogu zaman bir tabudur. Kucuk cocuklar araba ile mezarligin onunden gecerken , gectikleri sure zarfinda nefeslerini tutarlar. Bu batil inanc nedendir bilemem ama Amerikada bunacok sahit olmusumdur. Halbuki bizim cocuklugumuzun Istanbulunda mezarliklar hic oyle korkulacak yerler degildir. 16 ci yuzyilda bati Avrupada mezarliklar genelikle sehir iclerinde ve kilise bahcelerindedir. Istanbulda ise mezarliklar hep sehir disina kurulur. Uskudardaki Karacaahmet, Eyup sirtlarindaki Eyup mezarligi ve Peradaki bugunku Taksim parkinin yerindeki frenklerin Grand Champs des Mortesdedikleri mezarlik o zamanlar hep sehir sinirlari disindadir. Yasayanlar , olen akrabalarina mezarlik secerken her zaman sehrin en manzarali, guneslik ve kır bolgelerinitercih ederler. Istanbulda ki bu buyuk mezarliklar cogu zaman halkin yesil alan ve park ihtiyacinida giderir. Guzel bahar gunlerinde , bayram gunlerinde aileler cocuklarini alip buralara akin ederler. Kavuklu koca mezar taslarina , bebek salincaklari baglanir, evden gelen nevaleler acilir, yemeklerr yenir serbetler icilir. Bu vesiliyle bu dunyadan giden akrabalarla bir olunur ve genc nesiller eski nesilleri saygi ve sevgiyle anip yad ederler.18 yuzyilda ,ozelikle Paris ve Londra gibi sehirlerde hizli sehirlesme neticesi kiliselerin bahceleri o kadar dolmusturki, sehircilik uzmanlari Osmanlilarin park -mezarlarini yerinde gelip incelemeye alirlar.Bir zaman sonrada bu sehirlerde: Pere Lachaise, Montmartre, Kensel Green, ve Highgate gibi halkin olmus akrabalarini ziyaret edebilecegi yada huzur icinde vakit geceribilecekleri mezarliklar gelistirilir.*** Iste Kocamustafapasada cocuklugum sirasinda bu eski Osmanli geleneginden olacak mezarlik icinden gecerken hic bir korku duymamisimdir. Yukarida dakendi kendime sordugum gibi acaba bu Tepebagindaki mezarlik ne mezarligi idi, biz hangi sur kapisindan gecerek buraya gelirdik? Hazim Amca dedigimiz akraba kimdi? Anne tarafimdan akraba oldugu halde ben ona neden amca diyordum? Sonunda iki yil once anneme beni bu konuda bir kac satirla aydinlatmasini rica ettim. Annem,sagolsun uc sayfalik bir mektupla bu sorularima cevap verdi. Hazim amca dedemin uvey kardesi idi. Anemin babaannesi olunce,buyuk dede bir daha evlenmis ve bu evlilikten biri oglan biri kiz iki cocugu olmustu. Hazim amca bu evlilkten dogan oglan cocuguydu. Annem mektubunda Hazim amcanin ailesini, cocuklariniuzun uzun anlatiyordu. Ama beni en cok ilgilendiren konularda yavas yavas bilmece gibi ortaya cikiyordu. Tepebag , Kocamustafapasadan45 dakikalik yurume mesafesinde idi. Vasita olmadigi icin hep yuruyerek giderdik. Hazim Bey ve esi Leyla Hanim cok misafir seven insanlardi. Biz gidince cok sevinir ve cok ikram ederlerdi. Ciftlikleri giderek buyutmusler, kumes hayvani, koyun, inek beslemeye ve at yetistirmeye baslamislardi. Ilerki yillarda bu arazilerin degeri artti. Tepebasi , Cirpici cayiri gibi eskiden sirklerin kuruldugu, pikniklerin yapildigi mesire yerleri tek tek yok pahasina satildi. Hazim amcada uzun zaman direnmesine karsin sonunda gozu arkada kalarak birkac apartman dairesi karsiliginda ciftlik arazisini satti. "Bugun' diyordu annem, "Hani Topkapi'dan Bakirkoy'e giderken sol tarafta buyuk bir Sanayi sitesi var ya, iste oralardi Tepebag.". Acaba hakikaten orasimiydi Tepebag ? Arastirmaya devam ediyordum. Internettde , Tepebag'i aradim arama motorlarindan. Cogu tekstille ugrasan sirket isimleri cikti karsima. Hele bir tanesinin adresi Ciftlik sokak, Tepebag idi. Evet artik emindim, o guzel kır yeri artik koca koca binalarin bulundugu bir sanayi sitesi idi. Hazim amcanin ciftligide bir sokak adiydi simdi.Annem , ciftlik Kocamustafa pasadan 45 dakikalik yurume mesafesinde idi diyordu. Acaba hangi sur kapisindanve hangi mezarligin icinden geciyorduk. Istanbul haritasini cikardim, olceklere baktim, batiya dogru ilerledim parmaklarimla. En yakin kapi , Silivri Kapisi idi. Gectigimiz Ekim ayinin son gunlerinde Babam aniden hastalandi ve yogun bakima yatirildi. Bende diger iki kardesimle birlikte atladik Istanbul'a geldik. Bir hafta kadar sonrada kendisini 91 yasinda kaybettik. Bunlar anlatilmasi zor gunler. Amaboyle gunlerdesagolsun arkadaslar, dostlar, komsular ve akrabalar bir anda yardiminiza kosup sizin acinizi paylasiyor ve hafifletiyorlar. Bu vesile ile uzun yillardir gormedigim Kocamustafapasali ve Uskudarliakrabalarimlatekrardan gorusme imkanim oldu. Aslinda bu akrabalar cogunlukla Kocamustafapasada yada Uskudarda yasamis kisilerin cocuklari ve torunlari idi. Onlari seneler sonra gormek, kucaklamak bana sonsuz bir sevinc veriyordu. Bu akrabalar icinde birisi vardi'ki yeri cok ozeldi. Bu Kocamustafapasadaki evde yasayanlar icinde hayattta kalan benden yascabuyuk tek akrabam Bulent dayim idi. Bulent Saracoglu , simdi seksenin ilk yillarini suren,kibar itinali giyimli bir eski Istanbul Beyefendisi idi. Istanbul'da kaldigim surece Bulent dayim bizimle hep beraber oldu acimizi paylasti. Bende kendime,yillarca boyle muhterem bir insani arayamadigim icin kizdim. Gene boyle bir bulusmada bana buyukcezarf uzatti ve " Bak bunlari sizin icin hazirlattim" dedi.
TEPEBAG, 10 AGUSTOS 1941
Zarfi actim , icinde 4/6 inch ebadinda bir aile fotografi vardi. Siyah beyaz fotograftaki insanlar benim Kocamustafapasadaki akrabalarim idi. Hani fotografciya gidersiniz, koy resmi cektirmek isterseniz sizin altiniza oturmaniz icinsahte bir saman yigini , arkada agaclar olan resimler filan koyarlar ya ; buda ona benziyordu. Aradaki fark bu resmin gerisindekisahneninsahici olmasi idi. Resmin arkasini cevirip bakmaya luzum gormeden , burasi "Tepebag"dedim Bulent dayima.Evet Kocamustafapasa Koskunun sakinleri buraya Hazim amcanin ciftligine piknige gelmisler ve guzel giyimleri ile bahcedeki saman yiginin uzerine oturuppoz vermislerdi. Resmin sol tarafinda , Aykut ailesi yani anneanne ve dedemin tarafi yer aliyordu. Sag taraftada Saracoglu ailesi yani anneannemin kardesi Huseyin Bey( Cici Babam) ve onun cocuklari yer aliyordu. Resime tekrar tekrar dikkatle baktim. Aslinda bu resmi belki 40 belki 50 yil once gordugumu animsadim. Resimdeki guzel insanlardan hayatta kalan iki kisi vardi. Bunlarin ikiside resimde ayakta durmayi tercih etmislerdi; Annem Lamia (Aykut) Ozmeral ve Dayim Bulent Saracoglu. Oturan yada saman yiginina ilisenlerin tumu hayatta yoktu artik. Resmin arka kisminda boylu boyuna tas bir duvar, hemen arkasinda tek tuk mezar taslari, servi agaclari, belki uzaklarda bir cami minaresi seciliyordu. Resmin sag ust kosesine dikkatli bakincabir mezar tasinin ustunde bir hac isareti goruluyordu.Resmin arkasini cevirdim, Bulent dayim sonradan buyuttugu resime bir not dusmustu;
Tarih: 10 Agustos 1941 Hazim Amcanin Bagi Tepebag Istanbul 1.Suphi Aykut1.Huseyin Saracoglu 2.Nudiye Aykut2. Fevziye Saracoglu 3.Lamia Aykut3.Bulent Saracoglu 4.Lemi Aykut4.Berrin Saracoglu 5.Leyla Aykut5.Benam Saracoglu 1.Kemal Atalay Resim Nigar Atalay tarafindan cekildi. Amerikaya donunce ilk isim bu resmi cogaltip kardeslerime ve akrabalarima yollamak oldu. Sonra internettde harita uzerinde arastirmaya devam ettim. Istanbul Sehir Haritalarinin asagidaki web sitesinden aradigim bilgiye sonunda ulastim. www.istanbul.net.tr
Evet Kocamustafapasadan Tepebagina giderken gectigimiz kapinin ismi Silivri Kapiydi. Buradan Balikli yoluna giriyor, sag taraftaki Balikli Musluman mezarliginin yanindan gecerek, BalikliErmeni mezarliginin yanindaki yolu takip ederek tepeye dogru tirmaniyorduk. Ciftlik bu tepenin ustunde mezarligin bitiminde idi. Gozlerimi kapayip Tepebagini gormeye calisiyordum. Tepenin ustundeki ev iki katli idi ve tugladan yapilmisti. Onunde balkon gibi bir terasi vebu terasin ustunde buyuk bir yemek masasi vardi. Masanin uzerindeki cardaktan salkim salkim uzumler gorunuyordu. Masanin uzerinde kalin desenli bir musamba serilmisti. Tabaklarin icinde su borekleri, kuzu kavurmalar, ic pilavlar, gullaclarsecebiliyordum. Masanin uzerindeki bakir bakractantaze sutten yapilmismis gibi bir ayran kokusu yayilmisti etrafa. Mevsimlerden belki bahar , belkidesonbahardi. Cayir zaman zaman yesil bazende sari renkte idi. Duvarin arkasindaki beyaz taslarin arasi alabildigine kirmizigelinciklerle doluydu. Annem , kul renkli bir ata binmis, gur kestane saclari havada ucusarak koy yolunda gidiyordu. Bulent Dayim bir incir agacinin altinda oturmus elinde kitaplariTibbiye imtihanina hazirlaniyordu. Benam dayim, ahirdaki koclari disari cikarmiselindeki degnekle birbirlerine tos atmasini ogretiyordu. Lemidayimkisa pantolunun cebinden cikardigi sapanla gozluklerinin arkasindan dikkatlemezarlik duvarina tunemis bir kargaya nisan aliyordu. Biraz ilerde Berrin Halam elindeki sepete kuyunun arka tarfindaki caliliklardan ,rengi uzerindeki kolsuz elbiseyi andiran kizil renklibogurtlenleritopluyordu. Cicibabam evin icinde seccadesini acmis uzerinde beyaz uzun kollu frenk gomlegi basinda beyaz takkesinamaz kiliyor, ciciannem boynunda ipek fulari ,mutfaktasiyah basortulu Leyla yengeye yardim ediyordu. Anneanem terasta uzerinde beyaz uzerine mavi dalga desenli yarim kollu elbisesi ilehasir bir koltukta oturuyor mavi renklibir bebek patigi oruyordu.Dedemin uzerinde lacivert bir takim elbise ve bordo renkli bir kravat vardi. Cepkeninden saat zinciri goruluyordu. O da anneanemin yanindahasir bir sandalyeye oturmustu. Onundeki sehpanin uzerinde itinayla soyulmus birkac dilim elma ve bir kadeh kirmizi sarap vardi. Gumus sigaraligindan yassi bir sigara cikardi,cakmagiyla yakti sigarayi agzina goturdu. Etrafa mavi beyaz bir duman yayildi. Sonra bu dumanin arkasindaki manzara ve renkler bir anda kayboldu. Tekrar gormek istedim bu zamanini tam bilemedigimcok renkli tabloyu. Hazim Amcayi gormek istedim en cok. Ama heyhat, geri gelmedi, gelmeyecekti! Tepebag artik kaybolan bir kırdı. Cem Ozmeral 7 Kasim 2006 Columbus, Ohio
Tepebağlı bir Okuyucumuzun Yazı ile ilgili E-Mail'i
KAYBOLAN CENNET TEPEBAG
MerhabA Cem bey , arkadaşlarim sizin kaybolan kir tepebag ile ilgili sitedeki yazinizi bulup okumuslar , bana bildirdiler. Ben de vakit kaybetmeden buldum hemen okudum cok mutlu oldum , cocuklugum , gencligim geri geldi. Inanİn okurken gozlerimden yaslar geldi. 1941 yilindaki aile fotografinizi gördüm. Eski Tepebag gozumden zaten hic gitmiyordu ki, ruyalarima giriyor, bahce icindeki evimiz üzüm bağlari , bahceler, tarlalar, ve biz hala tepebagdan kopamadik , kopamayiz da...
Biz Tepebag’in en eski ve köklü ailesiyiz. Akrabaglarimiz 1900 lü yillarda buraya gelip yerlesmisler. Sakir amcamiz cok eskiden gelmis. Annem 1933 yilinda burada dogmus, halen saglikli bir yasam sürüyor. Hazim amcalari cok iyi taniyor. Bizim evin hemen karsisinda ciftlikleri vardi. Hazim amcayi sordum komusu olarak gidip geliyordu.Bir cocugun ismini hatirlayabildik , adi Yüksel idi. Ciftligin hemen yanindaki tarlada biz cocukken kus yakalardik. Ekim – Kasim aylari kus mevsimiydi. Saka , iskete , florya kuslarini yakalar gidip Silivrikapi , Kocamustafapasa da satardik. Biraz ilerimizde cirpici cayiri baslardi. Burasi mesire yeriydi. Buraya İstanbul’un her yerinden aileler piknik yapmaya gelirdi. Burası adeta bir cennetti. Hazim amcanin ciftliginde okla kus vururduk. Ekinlerde gelincik tarlalarinda oyun oynardik. Sizin 1941 yilindaki aile fotografiniz tahminimce Ermeni mezarliginin sonunda Hazim amcanin ciftliginin yaninda cekilmis. Simdi ermeni mezarligina boydan boya duvar ördüler. Mezarliktaki hac da ermeni mezarligina ait. Hazim amcanin ciftligi de oradaydi , simdi burasinin belli bir kismi park , orta okul ve lise oldu. Hazim amcalar köskü satip gitmisler. Yazinizda belirttiginiz gibi Tepebag yok yere satildi. Adeta yagmalandi her taraf apartmanlarla doldu. Annenizin belirttigi gibi mesire yeri olan meshur cirpici cayiri demirciler sitesi oldu. E 5 karayolunun eski adi Londra asfaltiydi , cocukken arkadaslarla cirpici cayirinda oturur , arabalara bakardik , 10 - 15 dakikada bazen yarim saat de ancak 1 araba gecerdi. Tepebag’in adini degistirip , Seyitnizam yaptilar , ama biz yine Tepebag imizi yasatiyoruz , Tepebag Kültür Spor isminde bir futbol takimimiz var. İstanbul süper amator kumede oynuyoruz. Tepebag Dutluk isminde bir de camiimiz var. Tepebag ve cirpici cayirinda aycicegi , gelincik tarlari , üzüm baglari ( cavus üzümü , kara , kokulu ve misket üzümü ) kiraz , dut , kayisi , erik , armut , incir ve citlenbik agaclari vardi.
Benim adim Turgut Soner 1954 dogumluyum , cocuklugumuz ve gencligimiz Hazim amcanin ve Necmettin amcanin ciftliginde Osman ve Ibrahim amcalarin baginda gecti. Cok mutluyduk o yillarda. Siz kocamustafapasadan Tepebagina geliyormussunuz biz de Kocamustafapasaya sinemaya gidiyorduk, (Coruh ,Cam ,Can , Ozkan ,Ozlem , Zengin ve Istanbul sinemasi ) Samatya da Sen sinemasina giderdik. Buradan Samatya denizine yüzmeye giderdik. Ben ilkokulu Silivrikapida , orta okulu Kocamustafapasadaki Mehmet Akif de okudum , Liseyi Davutpasa da okudum.
Yazinizda bahsettiginiz su ictiginiz cesme hala duruyor, ama malesef suyu akmiyor. Siz Tepebagina gelmek icin Silivrikapi mezarligini gectikten sonra hemen bitisiginde Meryem ana rum manastiri var , sonra Balikli Ermeni mezarligini gecip bizim Cennet Tepebagimiza geliyordunuz. Sitedeki yazinizi ögreneli üc gün oldu vakit kaybetmeden ben de size yazmak istedim. Acele olduğu icin bu kadar yazabildim. Tekrar görüsmek üzere saygilarimla ,
Turgut SONER
Tepebag spor kulübümüzün resmini daha sonra yollarim.