BEN SERVISÇİYİM ABİ
Alanya, Manavgat yolu uzerinde, Manavgat'a 30 km mesafede Alara'da bir Shell benzin istasyonunda hem ihtiyac gidermek hem de benzin almak icin durduk. Bir gun once guzel Alanyanin limanini, Kizil Kulesini ve muhtesem manzarali kalesini gezip hayran kalmistik. Bugun de planimiz Manavgat'a gidip ogle yemegini orada yemek ve aksama Alanya'ya otelimize geri donmek.
Bodrumda baslayan araba yolculugunu amca oglum Bulent, esi Meral, universite'ye giden kizlari Hande, esim Sitare ve ben (yani Dalyanli ve Columbuslu Özmeraller) birlikte yapiyoruz. Arabamiz daha 4 bin kilometreyi gecmemis yeni bir Opel- Astra. Arabadan cikinca bunaltici sicak (39C/110F) insanin yuzune tokat gibi carpiyor. Biz benzincideki markete hem tuvalet hemde icecek ihtiyaclarini gidermek icin giriyoruz. Bulent de arabaya V-Power Diesel doldurtuyor. Dalyandaki Shell istasyonundan o kadar memnunki bizim kuzen, yolda baska hic bir benzincide durmuyor. Oldukca bakimli ve temiz tuvaletlerden cikarken dikkatimi ceken su; Market'in icinde uc tane genc uniformali calisan var. Bizi gorunce sakalasmayi birakip, "musteri geliyor" diye birbirlerini uyariyorlar.
Simdi olaylara girmeden soyle bir tesbitde bulanalim: Insanin gecmisi kadar, yasadigi yerde onun dusunme tarzini ve kendini ifade etmesini etkiliyor. Ornegin Amerikada yasiyorsaniz ve Paris'e tatile gidiyorsaniz ister istemez Charles De'Gaule ayak bastiktan itibaren her seyi Amerika ile karsilastiriyorsunuz. Obes insanlarin yoklugu, sabah kahvaltsinin el yakan pahaliligi, otelde kendini "Guliver Cuceler Ulkesinde" siniz dedirtecek kadar yataktan, asansore kadar herseyin minyaturlugu gibi. Amerika'ya gelen Turk dostlarda boyle karsilastirmalarda bulunmuyorlar mi? Buradaki hayatin yeknesakligi, sokaklarin boslugu ve sessizligi, alisveris merkezlerinin sehir icinde ki yuksek binalar yerine sehir dislarindaki banliyolardaki acik alanlardaki yayginligi gibi daha nice, sonsuza kadar yapilabilecek karsitliklar. Bu durumu tesbit ettikten sonra okuyucunun hosgorusune siginip ukallik ettigimizi zannetmemesi dilegiyle hikayeye geri donelim.
Uzerinde kirmizi uniformasi olan benzin serviscisi, kredi kartinizi makinadan geciriyor, size makbuzu imzalattiktan sonra bunu alip markete gidiyor ve pompayi actiriyor. Depoyu V-Power ile doldurduktan sonra size nihai makbuzu veriyor. Depo, Diesel ile (ki Turkiyede diesel benzinden oldukca daha ucuz ) 115 YTL'ye dolmus. Zannederim 12 galonluk depoya 10 galon benzin aldik. Ben hemen kafamda bir hesap yapiyorum, galonu $ 7.66 .Biz Amerikada $ 3.00 sikayet ediyoruz birde! Kirmizi tulumlu benzin serviscisi on ve arka cami sildi elindeki silici ile, artik simdi hersey tamam. Manavgat'a devam edebiliriz.
Bulent kontakt anahtarini cevirdi once ABS* isigi daha sonra tamir ikaz isigi, sonrada butun isiklar once yandi ve sonra sondu. Arabada tik yok, calismadi. Bulent 30 saniye bekleyelim diyor, bir dostlarininda Astrasinin basina gelmis . ABS yanip sondukten sonra 30 saniye beklemezsen araba kilitleniyormus!. Boylesinide ilk defa duydum, yepyeni araba, olacak is degil.B iraz sonra bir daha deniyor, bir daha, bir daha. Yok banamisin demiyor bu sefer isiklar hic yanmiyor bile. Belliki elektrik sisteminde yada akude bir problem var. Kapartoyu acip aku basliklarini filan kontrol etmek geliyor icimden. Ama "bos ver" diyorum, zira Bulent burnundan soluyor ve boyle durumlarda bizi dinleyecek bir goruntu vermiyor. Gozlugunu takiyor;
- Meral ön cekmecedeki evraklari ver, orada acil durumlar icin bir ASISTANS numarasi olacak !
Elindeki cepten numarayi ceviriyor numara dusmuyor yada sinirinden yalnis ceviriyor.
-Bir daha ver, yalnis verdin numarayi.
Meral bir daha veriyor numarayi, bu defa karsinda birisi var.
-Efendim biz Alanya Manavgat yolunda, ne buranin ismi? Hee! Alara Shell servis istasyonunda...
Bulent telefondayken ben etrafimdaki benzin serviscileri ile konusup durumu izah ediyorum . Her ikiside hic bir sey olmamiscasina islerine devam edip tek tuk gelen diger arabalarin camlarini silip benzin pompaliyorlar. Yav, adamlarin bazilarinin uzerinde tam takim tamirci tulumu bile var. Goren kendini “full- service " istasyonda zanneder. Icerde aku'yu "check" etmek icin ve icabinda doldurmak icin bir sarj bataryasi hic degilse bir "jumper cable" olmazmi? Yok tabii , buranin yalniz goruntusu full service. Aklimdan gecen tabii ayni durumda Amerikada olsan, butun istasyonu iki kisinin hatta bazen bir kisinin idare edecegi. Bir kere disardaki uc servisceye hic ihtiyaciniz yok. Benzini kendiniz pompaliyorsunuz, kredi kartini pompanin yaninda kendiniz makinadan gecirip parayi hesabinizdan benzinciye geciriyorsunuz, makbunuzu kendiniz aliyorsunuz. Benzini pompalarken, pompayi otamatige baglarsaniz, camlari silecekle kendiniz siliyorsunuz. Her pompanin yaninda bir kova cam silecegi sivi , silecek ve kagit var. Marketin icindeki iki kiside hem disarinin isini goruyor pompayi kumandali olarak acmakla, hemde iceriye gelen musteriye satis yapiyorlar. "Eh butun bunlari ben kendim yapabilirsem bu pompa-serviscilerine ne ihtiyacimiz var?”, diye ister istemez dusunuyorum.
Bu arada Bulent Asistansciyla hala telefonda;
-Arabanin plaka numarasini veriyorum efendim. Rizenin R'si, Luleburgazin L si, 1, 5,3
-Evet efendim ehliyet numarasini veriyorum......
-Trafige cikis tarihimi? Nereden bulacagim bunu?..... ruhsattami?
Meral uzun arastirmalardan sonra torpido gozunde ruhsati buluyor,
-Trafige cikis tarihi 3 Nisan 2006...
-Arabanin tipi? Opel Astra efendim, rengi kursuni gri, kilometresi 3948
-Peki efendim, bana donecekseniz, bekliyorum.
Aradan 15 -20 dakika geciyor "Asistansci" dan ses seda yok. Bulent adami bir kere daha ariyor. Bu defa soyle bir konusma geciyor
-Siz simdi Bursadamisiniz?
-Peki beyefendi siz Bursadaysaniz, bize kim yardim edecek?
-Oldu anliyorum.
Bulent bize donerek,
- Adam su anda Bursada oldugu icin bize yardim edemiyormus. Acentayi aramamizi soyledi
Gene torpido gozunden bu defa Ortacadaki Opel acentasinin numarasi bulunuyor,
-Iyi gunler efendim ben Dalyandan Bulent Ozmeral, hatirlarsaniz Nisan ayinda sizden bir Opel Astra almistik. Su anda biz Alanya Manavgat yolunda Alara Shell........
Anladigim kadari ile Ortacadaki Acenta oldukca yardimci oluyor ve Alaraya en yakin Alanya Opel Bayiinin telefon numarasini veriyor. Bulent gene gozlugunun uzerinden bakarak cepden numariya ceviriyor ve sil basdan butun bilgileri Alanya bayiine veriyor onlarda bize en kisa zamanda doneceklerini soyluyorlar.
Aradan 15-20 dakika geciyor, Bayiden cit yok. Bir kere daha ariyor Bulent, bu sefer numara dusmuyor. Tekrar Ortaca bayii araniyor ve;
-Evet efendim Alanya'yi cepden aradim. Himmmm...Sabit hatli normal telefondanmi aramam gerekiyor ? ... peki bir de onu deneyelim.
Bizde disarida sinirden cildiracagiz, yav dag basinda kalsan elinde cep telefonundan baska bir sey yoksa en yakin telefonumu arayacaksin? "Neyse" diyoruz, ben benzin pompa serviscisine durumu izah edip markettedeki telefonu kullanip kullanamiyacagimizi soruyorum. Biraz evvel bize 115 YTL lik V-Power satan servisci konusmaya bile tenezzul etmeden Marketin yanindaki salas restaurantin disindaki telefon kulubesini isaret ediyor. Ben Market'e giderek en kucuk kupurlu bir telefon karti satin aliyorum. Bulent kulubeye gidip Alanya Opel Bayiine telefon ediyor. Birazdan birazda rahatlamis bir sekilde, sigarasini yakmis yanimiza geliyor
-Adamlar servisi yollamislar bile, en fazla 25-30 dakikada burada.
Herkes derin bir oh cekiyor. Bu arada saat ogleden sonra 2: 30 olmus. Manavgat'da yemek yeme isi yatti tabii. Hepimizin karni zil caliyor. Tek secenegimiz Market'in yanindaki salaş restaurant. Caminda koca bir yazi var: "Sahibinden Devren Satilik". Kimsenin dikkatini cekmiyor, bende bir sey demiyorum. Icerisi mi daha sicak disarisi mi, bilmiyoruz ama disarida oturmaya karar veriyoruz. Menu secenekleri carpik bir yaziyla lokantanin camina yazilmis. Birkac ev yemegi, pizza, dürüm, pide. Birazdan servisci cocuk geliyor. Birer ayran ismarliyoruz, sonra pizzami pidemi alalim diye tartisiyoruz. Ben servisciye:
-Pizzanin uzerine cesit olarak neler koyuyorsunuz?
Genc cocuk bön bön yuzume bakiyor, galiba anlamadi.
-Yani, pizzanin uzerine sebze yada et olarak ne gibi cesitler koyuyorsunuz
Eskiden bizim Garson (Garcon: genc cocuk) dedigimiz "servisci" yuzume birazda utanarak bakiyor,
-Abi ben bilemem, ben servisciyim!
-Oldu kardesim, sen bize dort tane kasarli pide getir , ayranlarida yenile.
Ac olunca kuru kuruda olsa peynirli pideler iyi geliyor. Havada hala bayiltici bir sicak var. Gunesden korunmak icin masamizi lokantaya dogru cekiyoruz. Benzin istasyonunun alan girisinde yukaridan boru ile kuyu suyu akiyor. Benzin almaya gelmis bir Renault'un soforu arabasini bu dogal dusun altina cekmis ve elindeki fircayla yikiyor. Biraz ileride oldukca zayif beyaz bir kopek yere uzanmis garip garip bize bakiyor. Kirmizi uniformali benzin serviscisi siyah bir Volkswagen'e benzin pompaliyor. Ileride beyaz gomlekli orta yasli bir adam lokantanin iki iskemlesinin uzerine uzanmis bir ogleden sonra siestasi cekiyor. Bulent agizligina bir sigara daha takiyor. Ayaklarimizin islandigini hissediyoruz birazda hoslanarak. Lokantanin disindaki hortumu acik birakmislar. Su oluk oluk ayaklarimizin arasindan akip gidiyor.
-Biz Manavgat'a giderken, Manavgat ayagimiza geldi .
diyerek gulusuyoruz.
Cem Ozmeral
11 Agustos, 2006
Columbus, Ohio
Not: Hikayenin nasil bittigini merak ediyorsaniz eger, biz yemegi bitirdikten hemen sonra, Alanya dan servis otusu geldi. Servisci , yaninda bir aku sarj aleti getirmis. Motora bir sarj verdi. Araba tik diye calisti. Servis otosu onde biz arkada Alanyadaki Opel bayiine vardik. Burada bizi cok iyi karsiladilar. Biz self servis cay ve kahvelerimizi icerken, tamir serviscileri arabaya yeni bir aku taktilar. Garantisi oldugu icinde bes kurus para bile almadilar. O gece, oglen yemeginin acisini arkadaslarla deniz ustunde sahane manzarali bir lokantada, nefis bir Logos baligi ve deniz borulcesi gibi guzel mezelerle cikardik.
*Anti-lock Break System
|