Rahmetli babamın albümleri içinde arkasına 1934 notu düşülmüş ama bunun dışında hiç bir bilgi bulunmayan üç resim çok merakımı çekti. Resimlerden ikisi Taksim meydanında çekilmiş. Japon asıllı olduğu yüzlerinden belli olan merasim kıyafeti içinde yüksek rütbeli iki Japon subayı, arkalarında onları korumakla görevli Japon askerleri... Yolun iki tarafına Türk subayları dizilmiş, kortej Istiklal caddesi tarafından Taksim anıtına doğru yürüyor. Olayın Taksim meydanında geçtiği, dikkatli bakılırsa sol arka planda, buranın nirengi noktalarından çift kuleli Aya Triada Rum Ortodoks kilisesinden belli oluyor.
Ikinci resimde, gene aynı askeri heyetin, benim tahminim, Dolmabahçe -Kabataş hattında karşılanışıyla ilgili. Türk subayları deniz yoluyla gelen heyeti karşılayıp karaya çıkmalarına yardım ediyorlar. Büyük ihtimalle bahriyeli Japon heyeti, deniz yoluyla Istanbula gelmişler. Geri planda boğazın suları üzerinde üç harp gemisi görülüyor. Bu resim bana , Atatürkün Ingiliz Kralı Edward'ı Dolmabahçe'de karşılamasını gösteren resimlere cağrışim yaptırdı.
Üçüncü resim ise Japon askerlerinin Taksim anıtı etrafında resmi geçitini gösteriyor. Buradaki resimdeki askerlerin Japon askeri olduğu ancak resime dikkatli bakılırsa, onların çekik gözlerinden ve değişik denizci berelerinden anlaşılıyor. Resimin kesimi ve arkasındaki 1934 yazısıda, bu resiminde ayni gün çekildiğini doğruluyor.
Bu bir dolu soru işaretli üç resim üzerine çok kafa yordum, bu kişilerin kim olduğunu internetden arayıp bulmak icin belkide saatler harcadım. Özellikle Japon prensi Takamatsu'nun* ismi üzerinde durdum. Prens Takamatsu,1931 yılında Türkiye'yi ziyaret etmiş ve Atatürk tarafından kabul edilmişti. Acaba resimdeki kişi Prens Takamatsumıydı? Hadi diyelim tarih 1934 yerine 1931 diye yanlış düşülmüştü, ama resimdeki kişinin kol sırmasından benim anladığım kadarı ile en asaği bir denız yarbayı olduğunu gösteriyordu. Oysa o tarihte prens Takamatsu Japon Denizcilik akademsinden yeni mezun olmus bir teğmendi.
Üzerinde durduğum ikinci isimde gene bir Japon Prensi , Kaya Tsunenori** oldu. Gözlüklü resimleri ile Prens Tsunenori bizim resimdeki subaya cok benziyordu, hatta 1934 yilinda Amerika ve Avrupadaki bir çok ülkeyi kapsayan bir dünya turuna da çıkmıştı. Acaba Türkiye'ye de uğramış olamazmıydı ? Kısa bir araştırma bu şıkkıda olumsuz kılıyordu. Prens Tsunenori aslında Japonyanın kraliyet ordusunda görev yapmış bir kara subayı idi, oysa bizim resimdeki kişi ise bir deniz subayı idi.
Bütün bunlardan bir sonuç çıkmayınca tarih kitaplarında, internetde Türk- Japon askeri ilişkilerini inceledim . II Abdülhamit zamanında başlayan yakınlaşmanın özellikle 1930 ların başlarında Maresal Fevzi Çakmakın*** gayretleri ile yeni bir safhaya girdiğini gördüm. O tarihlerde Japonyanın Türkiyede binbaşı rütbesinde; Imura isimli bir Ateşemiliteri vardır. Mareşal Çakmak, Türkiyeninde Japonyada bir Atesemiliteri olmasını arzu eder, ama Japonca bilen tek bir Türk subayı yoktur orduda. Bunun üzerine binbaşı Imura'nın da yardımı ile genç bir Türk subayı; daha sonra Demokrat parti zamanında Genel Kurmay Başkanlığına kadar yükselecek, Rüştü Erdelhun'u****, Japonca öğrenmek ve Kraliyet ordusunda eğitim görmek üzere Japonya'ya yollarlar. Rüştu Erdelhun Japonyada stajını başarı ile tamamlar ve Yarbay rütbesine terfi ettirilerek Türkiyenin Tokyo Ateşemiliterliğine atanır.
Gene bu tarihlerde, bu defa Fevzi Çakmak Paşa genç bir Türk Denizci subayı olan Şevket Cavit Bey'i, bu defa, Bahriye'ye katkısı olmasi için staj icin Japonya'ya yollar. 1933 yılınin Kasım ayı sonunda Şevket Cavit Bey öğretimini başasarıyla tamamlamak üzere iken aniden hastalanir ve verem teşhisi ile Amerikan hastanesine kaldırılır. Kısa bir müddet sonrada vefat eder ve cenazesi Türkiyeye getirilir.
Bakın babamın albümündeki daha küçük bir boyutdaki, Istanbulda ki bu cenaze töreninde çekilmiş dördüncü resimin arkasıda ne yazılmış.
Arka planda üc şerefeli Sultan Ahmet Camiinin bir minaresi görülüyor. Anlaşılan kortej, Sultan Ahmet meydanından Sarayburnuna doğru yol alıyor, buradanda deniz yolu ile Kandilliye götürülecek. Bir an resimin arkasındakı tarihe bakarak acaba yukardaki üç resimde ayni günmü cekilmiş diye düşündüm. Ama olamazdı, biri Taksimde, diğeri Sultan Ahmettde geçiyordu.
En son düşundüğüm ve bir türlü karar veremediğim bir olaslıkda, bu üç resimin gelişen Türk Japon ilişkileri içinde, 1834 yilinda kurulan Deniz Harp Okulunun yüzüncu yıl dönümü kutlamalar çerçevesinde , Japon denizcilerinin, bu kutlamara katılımı olabilir.. Belkide resimde görülen kişi Japonyanın o tarihte Türkiye Ateşemiliteri Binbaşı Imura. Kimbilir, belkide bu kişinin kim olduğunu hiç bilemiyecegiz.
Cem Özmeral
18 Şubat, 2010
Dublin, Ohio
Not: Bu Yaziyi Japonyanin Turkiye Buyukekcilginede yolluyorum. Belki onlar bu sorularin cevabini bulabilirler.