Cumhuriyet devrine kadar doğumlar genellikle nüfusa geç işlenir ve yalnız doğum yılları rumi takvimle yazılır, gün belirtilmez di. Bu nedenle Atatürk’ün doğum günü hiç bir zaman bilenememiştir. Ama Atatürk kendisine sorulduğunda Bandırma Vapuru ile gittiği Samsun’a ayak bastığı 1919 yılının 19 Mayıs gününü, hep doğum günü olarak saydığını söylemiştir. Bugün Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutladığımız 19 Mayıs günü aynı zamanda Kurtuluş savaşımızın başlangıç günü olarak da kabul edilir. Bandırma Vapurunda başlayan bu yolculuk nasıl planlandı, İşgal altındaki İstanbul’da Mustafa Kemal kimlerle konuşuyordu ? İsterseniz o günlere bir uzanalım.
Birinci Dünya Savaşı kaybedildikten sonra Mondros Mütarekesi imzalanmış, Osmanlı İmparatorluğu parçalanmış ve vatan toprakları işgal edilmişti. Yıldırım Ordularının 7 Kasım 1918 tarihinde lağv edilmesinden sonra İstanbul’a gelen Mustafa Kemal, limanda demirlemiş İngiliz donanmasının gemilerini görünce büyük bir üzüntü duymuş ama yanındakilere inançla, ” geldikleri gibi giderler” demişti. İstanbul'da Şişli'de bir eve yerleşen Mustafa Kemal Paşa yurdu kurtarmak için bu evde yakın arkadaşları ile toplantılar yapıyor, çareler arıyordu. İşgal kuvvetleri tarafından evi mimlendiği için çoğu kez mekan değiştirerek, Ali Fuat Paşa (Cebesoy), İsmet Bey(İnönü), Rauf Bey (Orbay), Kazım Paşa(Dirik) gibi güvendiği dostlarının evine giderek toplantılar yapıyordu.
Bu sırada Samsun dolaylarında Pontus Rum çeteleri Türk köylerine saldırıyorlar, Türkler de buna karşılık verince civarda asayiş bozulmuş ve bölgede güvenlik birtürlü sağlanamıyordu. Bunu fırsat bilen Rumlar Barış Konferansına duruma müdahale etmesi için müracaat etmişler, işgal kuvvetleri de Osmanlı Hükümetini Samsun ve civarını işgal etmekle tehdit ediyorlardı. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti bölgeye asayişi sağlamak için bir askeri amir yollamaya karar verdi. Ama kim yollanacaktı ? Bu konuda uzun tartışmalar oldu. Çoğu kişinin tercihi halkın ve ordunun güvenini kazanmış, Çanakkale Savaşlarının kahramanı, genç bir paşa olan Mustafa Kemal idi. Padişah Vahdettin VI. Mehmet, Mustafa Kemal'i yakından tanıyordu. Şehzadelik döneminde, o zaman genç bir subay olan Mustafa Kemal, bir Berlin seyahatinde kendisine yaverlik etmiş ve onun saygısını ve güvenini kazanmıştı. Ama, Sadrazam Damat Ferit Paşa Mustafa Kemal ile hiç tanışmamıştı.
Sultan Vahdettin 6. Mehmet
Sadrazam Damat Ferit Pasa Isgal Kuvvetleri Komutanlari ile
Sadrazam Damat Ferit Paşa Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey’e 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun bölgesinde asayişi sağlamak için kimi yollamaları gerektiğini sorduğunda, ondan en iyi tercih “Anafartalar kahramanı genç Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal olur” cevabını alır. Bunun üzerine Mehmet Ali Bey’in girişimi ile Cercle d'Orient de Damat Ferit Paşa, Mehmet Ali Bey ve Mustafa Kemal bir öğle yemeğinde buluşurlar. Damat Ferit Paşa bu toplantıdan sonra kararını verecek, Padişahın da iradesi ile görevi Mustafa Kemal’e verecektir.
Mustafa Kemal için bu bulunmaz bir fırsattır. O günkü düşüncesini Atatürk şöyle anlatır :
“Ben zaten şu, ve bu suretle Anadolu’ya geçmek için fırsat arıyordum. Madem ki onlar teklif ettiler, bu fırsattan mümkün olduğu kadar istifade etmeliydim.”
İşgal kuvvetlerinin istediği Samsun civarında asayişin sağlanmasıdır ve bu nedenle Sadrazam Damat Ferit Paşa Mustafa Kemal'i 9.Ordu Müfettişi olarak görevlendirilmiştir, ama atanan müfettişin yetkileri nelerdir ? Bu konuda Mustafa Kemal’in işgal kuvvetlerinin bilmediği değişik fikirleri vardır. Harbiye Nazırı Yardımcısı Kazım Paşa (Kazım İnanç) dan iki şey ister. Birincisi, Samsun’dan başlayarak bütün doğu vilayetlerinin komutanlıklarının kendi emri altına verilmesi, ve bu vilayetlerdeki vali gibi bütün idari amirlerinede emir verme yetkisi. İkincisi de bu bölgedeki askeri ve idari amirlerle haberleşme ve muhabere imkanlarının sağlanması. Kazım Paşa bu şartları kabul eder ve talimatname Harbiye Nazırı Mehmet Şakir Bey'in imzasına gider. Yaşlı nazır talimatnameyi imzalamaktan çekinir ve nazırlık mührünü muavini Kazım Paşaya, “beni bu işlere karıştırma, sen hallet” dercesine geri verir. Kazım Paşa da kapalı kapılar arkasında mühürü vesikaya basar ve Mustafa Kemal’e takdim eder. Bir sonraki işlem seyahat için gerekli pasaport vizesinin İngiliz pasaport dairesinden alınmasına kalmıştır.
İngiliz İşgal Kuvvetleri Mustafa Kemal ismine biraz tereddütle yaklaşırlar ama bu genç paşanın padişahın ve sadrazamın güvenini kazanmış biri olduğu söylenerek pasaport subayı John Bennett ikna edilir ve seyahat için gerekli vize alınır.
Mustafa Kemal ve Ismet Pasa, Kurtulus Savasi Yillari
Mustafa Kemal Kurtulus Savasi Yillari
Bundan sonra Samsun’a hareket etmeden önce Mustafa Kemal’in yapacağı işler; beraberinde götüreceği arkadaşlarını seçmek, kendisine sonradan katılacaklara veda etmek ve gidiş yolunu planlamaktır. İlk olarak Albay Kazım Dirik’in Pangaltı’daki evine telefon ederek kendisi ile görüşmek istediğini söyler. Gizli görüşme Kazım Bey’in evinde gerçekleşir, kimse birşey duymasın diye çocuklar ve ev halkı çatı katında bir odaya geçerler. Mustafa Kemal Kazım Bey’e atandığı 9. Ordu Müfettişliği görevinde kendisine 3. Ordunun Kurmay Başkanlığı görevini vermek istediğini söyler. Kazım Bey : “Yurt için çalışmak yolunda sizin emrinizde, sizinle beraber bulunmak her şeyin üstündedir “ diyerek görevi kabul eder. Ertesi gün Kazım Bey Harbiye nezaretinde Müsteşar İsmet Bey’i (İnönü) yü ziyaret ederek seyahat hazırlıkları ile ilgili işleri tamamlar.
Mustafa Kemal bir ziyarette Süleymaniye semtinde bir eve yapar. Habersiz gittiği bu evde kapıyı açan hizmetçi ev sahibi beyefendinin misafir beklemediğini ve hazır olmadığını söylese de, o kendisini misafir odasına almasını söyler. Birazdan odaya bir ömür boyu kader birliği yapacağı arkadaşı İsmet bey (İnönü) girer. Birbirlerine sarıldıktan sonra hemen konuya geçilir. Mustafa Kemal kendisi Anadolu’ya geçip yerleşene kadar ona yardım etmesini , sonra iş başlayınca yanına gelmesini ister. İki asker tekrar sarılıp vedalaşırlar.
Mustafa Kemal Samsun yolculuğuna çıkmadan önce sadrazamla vedalaşmak için Teşvikiye'de Damat Ferit Paşa’nın konağında bir akşam yemeğin gidecektir. Son derece soğuk bir ortamda geçen akşam yemeğinde Osmanlı Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa (Çobanlı) da vardır. Damat Ferit Paşa'nın müfettişlik bölgesinin sınırları ve Mustafa Kemal’in yetkileri konusunda soruları vardır, ama Cevat Paşa kurnazca bu soruları bir şekilde geçiştirir. Yemek bitip iki asker dışarı çıkıp yürürlerken Cevat Paşa Mustafa Kemal'e :
“Bir şey mi yapacaksın Kemal ?” diye sorar. O da” Evet Paşam birşey yapacağım”
diye yanıt verir. Mustafa Kemal’in bir kurtuluş hareketini başlatacağını sezen Osmanlı Devleti’nin Erkan-ı Harbiye Reisi ona : “Allah Muvaffak Etsin” der ve birbirlerine veda edip ayrılırlar.
Bandirma Vapuru Galata Rihtiminda
Kaptan Ismail Hakki Bey
Samsun Limaninda Bandirma Vapuru Muze Maketi
Mustafa Kemal’in Samsuna yapacağı seyahat için kendisine ve yanında götüreceği kadrosuna Marmara denizinde postacılık görevi yapan yaşlı Bandırma Vapuru tahsis edilmiştir. Bandırma Vapuru 1878 yılında İskoçya’nın Paisley şehrinde kargo gemisi olarak inşa edilmiş 192 grostonluk, 47.7 metre boyunda buhar gücü ile çalışan bir gemidir. Torocarderto adıyla Büyük Britanya bandıralı olarak 5 yıl çalışan gemi daha sonra bir Yunanlı armatöre satılır ve 9 yıl Kiymi adıyla Yunanistan bandıralı olarak görev görür. 1893 yılında Osmanlı Devletinin o zamanki Denizyolları İşletmesi olan İdare-i Mahsusa’ya satılarak adı Panderma olarak değiştirilir. 1910 yılında İdare-i Mahsusa nın adı ve statüsü Seyrisefain olarak değişir ve geminin adı da Bandırma’ya çevrilir.
Bandırma gemisine kaptan olarak 41 yaşında, denizlerde yirmi yılın üzerinde birikimi olan İsmail Hakkı Kaptan atanmıştı. İsmail Hakkı Kaptan uzak doğu seferlerine katılmış, Karadeniz’de de 5 yıl çalışmış tecrübeli bir kaptandı. Mustafa Kemal kaptanla tanışmak ve seyahat rotasını çizmek için 15 Mayıs 1919 günü kaptanı Şişli’deki evine çağırır. Kaptan, Bandırma gemisi hakkında Paşa’ya bilgi verir. Gemi yaşlanmıştır ve bu nedenle Marmara’nın durgun sularında çalışmaktadır, Karadeniz'in sert dalgalarına dayanma gücü azdır. Kaptanı dikkatle dinleyen Mustafa Kemal, ondan kıyıya yakın bir yol takip etmesini, düşman gemilerinin saldırısı halinde kıyıya kolayca çıkabilmelerini ve gerekirse Sinop’tan kara yolu ile Samsun’a devam edeceğini söyler. Ertesi gün öğleden sonra Samsuna hareket edeceklerini ve gemiyi hazır etmesini ister.
15 Mayıs 1919 Perşembe akşamını Şişli’deki evinde annesi Zübeyde hanım ve kızkardeşi Makbule hanım (Atadan) ile beraber geçirirler. Akşam yemeğini aynı Selanikte olduğu gibi yer sofrasında yerler. 16 Mayıs 1919 Cuma günü yolculuk hazırlığı içinde olan ev halkı erkenden uyanır. 9. Ordu Müfettişi Miralay Mustafa Kemal Yıldız Hamidiye Camii'nde Cuma selamlığına gider, namazdan sonra hünkar mahfilinde Sultan Vahdettin tarafından kabul edilir. Sultan kendisine üzerinde padişahın isminin baş harfleri işlenmiş altın bir kol saati hediye ettikten sonra hemen oradaki bir kitaba işaret ederek şöyle der:
“Paşa paşa, şimdiye kadar devlete birçok hizmetler ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir. Bunları unutma. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden önemli olabilir. Devleti kurtarabilirsin ! ”
Mustafa Kemal bu sözlere şaşırmış ve tam anlam verememiştir. Vatan topraklarının elden gittiğini gören ve çaresizlik içinde olan Osmanlı Sultanı acaba gönlünde, çok yakından tanıdığı Mustafa Kemal’in düşmana karşı bir kalkışmayı başlatacağını hissediyor ve onu destekliyor muydu? Bugün bile bu sözlerin ne maksatla söylendiği bilinemez.
Sultan Vahdettin Hamidiye Camiine Cuma Selamligina gidiyor
Mustafa Kemal bu sözlere şaşırmış ve tam anlam verememiştir. Vatan topraklarının elden gittiğini gören ve çaresizlik içinde olan Osmanlı Sultanı acaba gönlünde, çok yakından tanıdığı Mustafa Kemal’in düşmana karşı bir kalkışmayı başlatacağını hissediyor ve onu destekliyor muydu? Yoksa yalnız İngilizler'i kızdırmamak için mi onu Samsun'a yolluyordu ? Bugün bile bu sözlerin ne maksatla söylendiği bilinemez.
Birazdan Samsun’a yola çıkacak olan Mustafa Kemal öğle yemeğinden sonra, yanına validesi Zübeyde Hanımefendi ile yaveri Cevat Abbas beyi alarak . Akaretler caddesindeki kiracı olduğu evine gelir. Mustafa Kemal Şişli’deki pansiyon olarak tuttuğu evde otururken, annesi ve kızkardeşini Beşiktaş'taki evinde oturtmakta ve onları tehlikeden uzak tutmaktaydı.
Bitişiğindeki Beşiktaş Kulübü’nün hocaları, sporcuları ve zabit arkadaşları Mustafa Kemal Paşa’yı uğurlamak üzere kapısının önüne yığılmışlardır. Paşa onlara, “Validem Hanımefendiyi sizlere bir kez daha emanet ediyorum. Gözüm arkada kalmasın” der. Mustafa Kemal Paşa son kez, annesinin elini sokak kapısında öpüp ona sarılırken, Beşiktaşlı sporcular ve zabitler; “Kalbimiz seninle Paşam. Bizi unutmayınız” diye haykırırlar. Mustafa Kemal Paşa otosundan: “Mutlaka... Mutlaka” diyerek el sallar.
Akareter Sira Evleri ve Ataturkun annesi ve kizkrdesi ile kaldigi 76 nolu ev
16 Mayis'da Mustafa Kemal'in pasaportuna vurulan onay muhuru ve pasaport memuru John Bennett*
Akaretlerden otomobil ile Galata limanına gelen Mustafa Kemal Bandırma vapurunun rıhtım yerine sarayburnu açıklarında demirlediğini görür. Hemen bir sandala binerek açıktaki vapura doğru kürek çekerler. Vapurda kadro tamdır. Mustafa Kemal ve karargahı olarak gemide 22 kişi vardır. Bunlara ilaveten 25 er ve erbaş, 8 müşavir ve katip ve gemi mürettebatı olarak toplam 76 kişi bulunmaktadır. Herkesin gemide olduğunu tespit ettikten sonra Mustafa Kemal kaptana hemen hareket etmesi emrini verir. Vapur tam Boğaza girecektir İngiliz devriye botları geminin yolunu keserler, işgal kuvvetlerinin subay ve askerleri güverteye çıkarlar. Maksatları gemide silah olup olmadığını araştırmaktır. Muayene uzadıkça Mustafa Kemal’in asabı bozulur.
” Bu ne ahmaklık ! Silahla cephane arıyorlar. Bizse kafamızla inancımızı götürüyoruz !” diye söylenir.
Bandırma Vapuru Karadeniz’e çıktığında dalgalar artmış yaşlı gemi sağa sola yalpalamaya başlamıştır. Güvertede oturan herkes deniz tutması ile kameralarına çekilirler. Bu sırada İngiliz İşgal Kuvvetleri fikirlerini değiştirip vapuru batırmak için bir destroyer yollarlar. Mustafa Kemal kaptana İngilizlerin verdiği rotayı takip etmeme sini söylediğinden işgal kuvvetlerinin gemisi kıyı kıyı giden Bandırma’yı yakalayamaz.
18 Mayıs 1919 günü Bandırma vapuru Sinop Limanına yanaşır. Sandalla gemiye gelen Sinop Valisi Mazhar Tevfik Bey ile Mustafa Kemal Samsun’a karayolu ile gitme fikrini tartışırlar. Ama hem yolların elverişsiz hem de tehlikeli olmasından bu fikirden vazgeçilir ve tekrar deniz yolu ile seyahat devam eder. 19 Mayıs 1919 günü saat 8:15 de Bandırma Vapuru Samsun limanına demir atar. Mustafa Kemal ve arkadaşları bindikleri takadan Fransızların Reji iskelesinin bulunduğu yerde karaya ayak basarlar. İsmail Hakkı Kaptan bu tehlikeli yolculukla Mustafa Kemal ve arkadaşlarını sağ salim karaya çıkarmanın mutluluğu içindedir.
Henüz 38 yaşında olan genç paşa ise kafasında emperyalist işgalci güçlerle yapacağı savaşın ve kuracağı Türkiye Cumhuriyetinin heyecanını ve inancını yaşıyordu. İlerde kurduğu Cumhuriyetin Büyük Millet Meclisi adını verdiği meclisinde Büyük Nutkunu okurken söylediği ilk cümle şöyledir :
“1919 senesinin 19 cu günü Samsun’da karaya ayak bastım.”
19 Mayıs hem Atatürk'ümüzün doğum günü hem de kurtuluş savaşımızın ilk günüdür. Milletimize kutlu olsun.
Cem Özmeral
19 Mayıs 2019
Dublin, Ohio
Covid 19 Karantina Günleri
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk , Kurtuluş Savaşımızın tüm gazi ve şehitlerini , tarihi Bandırma vapurunun başta Kaptanı tüm mürettebatını saygı ve rahmetle anıyoruz.
MUSTAFA KEMAL ATATURK VE KURTULUS SAVASI KOMUTANLARININ BAZILARI
Soldan sağa: Kemalettin Sami Paşa, Deli Halit (Karsıalan) Paşa, Kazım (Özalp) Paşa, İSmet Paşa (İnönü), Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), Fevzi Paşa (Çakmak), Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Kazım (Karabekir) Paşa, Sakallı Nurettin
Photo Courtesy : The Rebirth of a Nation/ Facebook
REFERENCES/KAYNAKÇA
Tek Adam, Mustafa Kemal Cilt 1, Şevket Süreyya Aydemir, Remzi Kitabevi, İstanbul 1966
Vali Paşa Kazım Dirik, K. Doğan Dirik, Gürer Yayınları, İstanbul 2008
Her zamanki gibi doğru, yararlı ve rahat okunabilir bir yazı olmuş. Emeklerinize sağlık, kutluyor ve yeterince okunmasını diliyorum.
Hem yazdıklarınızı destekliyor hem de küçük bir katkı olması dileği ile İngiliz yüzbaşı John Godolphin Bennett'in Mustafa Kemal'e nasıl pasaport verdiğine ilişkin anılarının ilgili bölümünün pdf'ini yorumsuz olarak ekte sunuyorum.
Selamlar, saygılar,
Sezai
John Godolphin Bennett ,Tanık Bir Arayışın Hikâyesi Çeviren: Çiçek Öztek den Alıntı :
Bir gün, istemeden kaderin aracı oldum. 15 Mayıs günü Yunan güçleri İzmir'e girmiş ve beklenmedik bir direnişle karşılaşmıştı. Sultan [Mehmet Vahdettin], Türk ordusunun çatış madan uzak durmasını garantilemek için Gelibolu kahramanı General Mustafa Kemal yönetiminde bir heyet göndermek üzere, İtilaf Devletleri Yüksek Komiserliği'yle anlaşmıştı. 8 Haziran'da, ilginç bir tesadüf eseri yirmi ikinci doğum günümde bir Türk subay odama gelip, Mustafa Kemal ve heyeti icin vize istedi.*
Listeyi okuduğumda, Türk Ordusu'nun en etkin otuz beş generalinin ve kurmay albayının adını tanıdım. Vizeleri vermek hoşuma gitmedi. Binbaşı van M. her zamanki gibi özel işleriyle meşguldü. Listeyi Merkez Karargâhı'na götürüp talimat istemeye karar verdim. Kurmay subaya, bunun barış heyetin den ziyade savaş heyetine benzediğini söyledim. İngiliz Yüksek Komiserliği olayı görüşene kadar beklemem söylendi. Yaklaşık bir saat sonra çağrıldım; gidip vizeleri vermem söylendi. "Sultan," dediler, “Mustafa Kemal Paşa'ya tamamen güven mektedir.”
Beş hafta sonra Mustafa Kemal Paşa, Sultan tarafından kanun kaçağı ilan edildi. Yunanlılara savaş ilan etmişti ve tam da benim Anadolu'ya göndermem emredilen kurmay subayların yardımıyla Türk ordusundan kalanları toparlamaktaydı. Bu olay benim üst düzey siyasetle ilk buluşmam, aynı zamanda büyüklerin bilgeliğinin yaşattığı hayal kırıklığımın başlangıcıydı.
*Bilindiği gibi Atatürk Samsun'a gitmek üzere 16 Mayıs 1919 günü vize alıp denize açılmıştır. Bennett herhalde yanlış hatırlıyor (Ed.N).
Yazıya ek resim ve bilgiler
Franz Toula'nin 1896 yilinda Marmara'da bindigi Pandera vapuru
1896 yılında Panderma gemisinin fotoğraftan yapılmış resmi. Resim Avusturyalı jeolog ve maden mühendisi Franz Toula'nın Türkiye de yaptığı jeolojik araştırmalar sırasında Marmara Denizinde çekilmiş. Fraz Toula Pandera'nın çok külüstür bir tekne olduğunu ve ona bir daha binmekten hep korku duyacağını söylemiş. ( Fatih Altaylı'nın 19 Mayıs 2020 tarihli Teke Tek programından)
Hernekadar Toula'nın kitabına koydugu resim bir mavna görüntüsü veriyorsa da turbosquid.com ın maketinden yaptığım kolajla karşılaştırılınca Pandera ile Bandırmanın güvertesi tıpa tıp benziyor.