Türkiye de o yıllarda yarışma yapılacak yüzme havuzu sayısı yok denecek kadar azdı, ama Mark Spitz'in 1972 Olimpiyatlarında ki başarısından sonra yüzmeye karşı olan ilgi büyük ölçüde artmış, özellikle Fenerbahçe, Galatasaray ve İstanbul Yüzme ihtisas kulüplerinin yazın yapılan yüzme kurslarına talep tavan yapmıştı. Cathy Carr’ın Penn State’e geleceğini duyan Selim'in aklına dahiyane bir fikir geldi:
“Yarışmaya gidelim, Cathy Carr ile bir röportaj yapalım, sonrada Türkiye’de benim tanıdığım spor muhabirleri olan dünya Gazetesine yollayalım, büyük yankı yapar” dedi.
Röportajı yapmak kolaydı da , yüzücülerin olduğu havuz başına inip, nasıl izin alıp röportajı nerede yapacaktık? İkinci sorun da profesyonel bir fotoğraf makinası bulmaktı. Ama bütün aramalara rağmen böyle bir makina bulamadık ve benim instamatik kodak makinesini kullanmaya karar verdik. Selim ve Cenan gazeteciler olacaktı, ben de fotoğrafçı. Yarışmadan önce üçümüz de herkesin blucin ve t-shirtle gittiği havuza Türkiye'den getirdiğimiz Beymen ve Vakko’dan aldığımız ceket ve pantolonları giyerek gittik. Seyircilerin oturduğu balkon bölümünde sıcak ve nemden bunalıyor, ama herkesin dikkatini çekiyorduk. Neredeyse iki saat süren yüzme ve atlama yarışmasını sonuna kadar izledik. New Mexico Universite takımı için yarışan Cathy Carr katıldığı iki yarışı da kazanmıştı. Madalya töreninin yapıldığı sırada merdivenlerden aşağıya inerek soyunma odasının kapısında beklemeye başladık. Tören bittikten sonra Cathy yanında takım arkadaşları ile göründü.Kapının başında Penn State den bir havuz çalışanı vardı. Havuz görevlisi bizi soruşturmak için üzerimize doğru geldiği sırada Selim atılarak :
“Cathy , we are Turkish Newspaper reporters and came all the way from İstanbul to talk and interview you for our newspaper” .dedi.
Ben elimdeki instamatik makinayı saklamaya çalışıyordum, Cenan’ın elinde bir not defteri ve Dünya gazetesi vardı. Cathy Carr havuz çalışanına dönerek
” it’s O.K, let them in “dedi.
İnanamıyordum, sonunda içeri girmeyi başarmıştık. Hemen oradaki banklardan birinin üzerine oturduk. Cathy Carr mayosunun üzerine bir eşofman üzeri çekmiş, hala ıslak uzun sarı saçları ile, “size nasıl yardımcı olabilirim” tarzından bir şeyler söyledi. Etrafta kesif bir klor kokusu vardı. On dakika kadar Selim sorular sordu, Cenan da notlar aldı, ben de makinayı fazla belli etmeden bir iki fotoğraf çektim. Fotoğraflardan biri o zamanki klasik yurtdışındaki gazeteci fotoğrafı idi:
. “Cathy Carr arkadaşlarımız Selim Seyhan ve Cenan Özmeral ile gazetemizi tetkik ediyor”.
Tabii Cathy Carr’ın bize olan yakınlığının belirtisi de Selim’in gazeteyi gösterirken elini bir arkadaş gibi onun omzuna dolaması ve benim de fotoğrafta yakaladığım güzel tebessümdü.
Sonra ‘dan bu röportaj Dünya gazetesinin spor sayfasında yayınlandı. Röpartajı yapalı aradan 47 yıl geçmiş ve bütün aramalar rağmen o günün gazete küpürünü bulamadık. Röportajdan Selim’in bugün bütün hatırladığı, Olimpiyat şampiyonunun bir gün Türkiye'ye gelmek istediğini belirtmesiydi. Türkiye ‘ye hiç geldi mi bilmiyoruz, ama şampiyon yüzücü University of California Davis’i bitirdikten kısa bir süre sonra yarışmacı yüzmeyi bıraktı. 1988 yılında İnternational Swimming Hall of Fame’e Şeref Yüzücüsü olarak kabul edilen Cathy Carr, emekli olana kadar ilkokul öğretmeni olarak çalıştı. Bize de gençlik yıllarımızdan güzel bir anı bıraktı.
Cem Özmeral
Lemont, İllinois
April, 19 2021