istanbullite.com

NOSTALGIC WRITINGS BY AN ISTANBULITE © Since 2002

HOME ↓

ABOUT US/BIZ KIMIZ ?

E.Y.V 2019 AWARD CEREMONY

ISTANBUL&TURKEY TRAVEL

TIPS FOR TOURISTS 2022

ISTANBUL TRANSPORTATION

ISTANBUL 360 PANOROMIC

LIVE TURKISH TV AND MEDIA

TURKS AT UNION CEMETERY

NEWS FROM COLUMBUS,OHIO

NOSTALJIK TAACO.org

LEGAL NOTICE

CONTACT US/İLETIŞİM

ATATURK

ATATURK ALBUMU

A VISIT TO ANITKABIR 2015

1953 DE ANIT KABIR

BANDIRMA ILE SAMSUNA

ATATURK'E MECLISTE KOMPLO

ATATURK'UN BINMEDIGI UCAK

ATATUTURKUN 10.YIL NUTKU

ATATURK TBMM KONUSMASI

101 YILLIK BIR GAZETE

ATATURK'UN DEDE EVI

ATATURKUN EVI VE MEKTEBI

10 KASIM 1938

ATATURK'U ANLAMAK

STATUE OF ATATUTURK IN DC

ATATURK'UN IKI PORTRESI

SARAYBURNU ATA HEYKELI

ATATURK'UN KOLIBASI

ATATURK VE CINAR AGACI

ATATURK VE DIN

ATATURK'UN AKARETLER EVI

ATATURK MUZE KOSKU

ISTANBUL SUR-ICI

YEDI KULE ZINDANLARI

KAYBOLAN KIR TEPEBAG

SEHZADEBASI DIREKLERARASI

LALELI BABA

MIHRIMAH CAMILERI

CEVIZAGACI- GOTLAR SUTUNU

TEKFUR SARAYI

ISTANBULUN ALTI 1,2

ISTANBULUN ALTI 3,4

HALICTE BIR VAPUR GEZISI

SADRAZAM KOCAMUSTAFA PASA

SUMBUL EFENDI

MILION TASI

BALIK UZERINE LAKIRDI

BOSTANCIDAKI BEYAZ KOSK

GOKSU DERESI

SAHIL YOLUNDA SABAH

BIR TEPE, BIR KALE

CARPISAN KAYALAR

KANDILLIDE BIR GECE

ISTANBULLU OLMAK

RAMAZANDA ESKI ISTANBUL

KOCAMUSTAFAPASADAKI KOSK

AHMET SARACBASI EFENDI

SHOW ME BIG MONEY

ISTANBUL DERETEPE

HARBIYE NEZARETI

BEYAZIT KULESI

ARCADIUS'UN SUTUNU

6 MERMER 23 TILSIMLI TAS

SULEYMANIYEDE BIR GEZI

BAHARIYEDE SINEMALAR

PARGALI SARAYI VE MEZARI

ULUBATLI VE MIHRIMAHCAMII

TOPKAPI ANIT MEZARLARI

HALICTE BIR SEMT: FENER

YILDIZ KORUSU

HUNKAR'A GIDELIM

ABBAS AGA PARKI

HAYDARPASA KIRIM MEZARL.

HAYDARPASANIN OYKÜSU

DOGANCILAR PARKI

OSMANLI EFSANELERI

USKUDARLI GUZEL BALIKCI

BIZANS VE KURULUS MITLERI

BULGURLU HAMAMI

YAHYA EFENDI DERGAHI

ISTANBUL SEYYAHI

AT MEYDANI

KADIRGA'DA SOKAKLAR

KIRIK MINARE

EVLIYA CELEBI RUYASI

SEPETCILER KASRI

GALATADA GEZINTILER

KARAKOYDE YIKILAN CAMI

BIR SAMATYA GEZISI

FLORYA DENIZ KOSKU

SULTAN SELIM CAMII

5.TEPEDEN HALICE

PERA PALASIN GIZEMLERI

PERA PASTANELERI

MACKA SIRTLARI

MARMARAY VE TAKSIM

BEZMI ALEM VALIDE SULTAN

MECIDIYEKOY LIKOR FABRIK

ABDULHAMITIN YILDIZ CAMII

IHLAMUR KASIRLARI

KUCUKYALI VE SATYROS

KUZGUNCUK

KAVAK SARAYI VE SELIMIYE

SANCAKLAR CAMII

ISTANBUL EVVELZAMAN

EKATERINA AYAZMASI

YAVUZ ERSINAN CAMII

KUS KONMAZ CAMII

BAHARIYE ADALARI GEZISI

RIVA:BIR DERE,BIR KALE

TARIHI YARIMADA VE SURLAR

GALATA SURLARININ IZLERI

ADALET KULESI

SARAYBURNU'NDA GEZINTILER

GALATA SURLARI IZLERI 2

YILDIZ SARAYLARI

ISTANBUL PARKLARI

SAIRLER SOFASI

AKSAMCILAR VE MEYHANELER

1960 DA ISTANBUL TIPLERI

KAPALI CARSI KAPISINDAN

UC ESKI ISTANBULITE

BIRKAC ESKI SAMATYALI

OZLENEN ESKI ISTANBULMU?

LULU'YU ARAYIS

ISTANBUL KIYI KÖŞE

CAMDAKI KIZ KONAGI

KABATAS HADIKA TASI

BARBAROS'UN TURBESI

TOPHANEDEN GALATAPORT'A

KAMONDO MERDIVENLERI

ISTANBULUN KAYIP DERELERI

MODA KOYU

ISTANBUL'UN GAZHANELERI

MIMAR MONGERI YAPITLARI

TEKFUR SARAYI 2020

BEBEK VE NAZMI

ISTANBUL EMEKCI HEYKELERI

TARLABAŞI

EDIRNEKAPIDA BRUNO TAUT

BANLIYO TREN ISTASYONLARI

ALTIYOLDAKI DOGUSEN BOGA

SOKAK SATICILARI

MIMAR VEDAT TEK YAPITLARI

PONTOKRATOR SARNICI

NUR-U OSMANIYE CAMII

THUTMOSIS DIKILITASI

AYDOS KALESI

D.BAHCE SARAY TIYATROSU

BUYUKDEREDEN BRINDISIYE

AYASTEFANOS RUS ANITI

ESKI GALATA KOPRUSU

HIKAYELI RESIMLER

O ISTANBUL

NISAN TASLARI VE OKCULUK

LALE PUDDING SHOP

MOLLA LUTFI

MYRELAION MANASTIRI

HAYRATIYE KÖPRÜSÜ

LAHANACILAR v BAMYACILAR

KADIKOY MANZARASI

TEYYARE APARTMANLARI

KÜLLÜK KAHVEHANESI

RUMELI KAVAGI

EGE VE ANADOLU

AFRODISIAS HEYKELLERI

RODOS PAPAGANLI RESTORAN

RODOS SURLARI DUVARLARI

GÜNÜBIRLIK RODOS ADASI

CITY OF LAODICEA

APHRODISIAS

GUZEL FOÇA- BELLE PHOKAIA

KARS ANILARI

ANCIENT CITY OF ANI,KARS

ARDAHAN SEYTAN KALESI

KARS'DAKI DEDEMI ARIYORUM

KARS'DA MUTLU SON

KOS ADASI ANILARI

KARAGOZ HACIVAT MUZESI

BEN SERVISCIYIM ABI

ASOSDA BIR GUN

ANTIPHELLUS BALIKCISI

TWILIGHT ZONE

TARIHTEN KAPAKLAR

INONU HARPOKULUNDA ,1942

1987 HALK OYLAMASI

CHICAGO DA II. ABDULHAMIT

HEYBELIADA DENIZ LISESI

INONU DENIZ LISESINDE1934

ANLATILMAYAN ISMET INONU

VEKILLER VE RESMIGECITLER

BU ANZACLAR NEREDE?

ISTANBUL ARKEOLOJI MUZESI

HARBIYE ASKERI MUZESI

CANAKKALE, TRUVA

BOSTANCIDA BIR NIŞAN

GOLCUK VE YAVUZ-HAVUZ

JAPONLARIN 1934 ZIYARETI

GAZOZ KAPAKLARI

ÇUKUR VE TURKIYE

HALIL EFE VE CAKIR GUSSUN

BIZANSLI VE BEYAZITLI

KADIKOY, ISKELEDE SABAH

BIR BAYRAM YAZISI

ARMONIKA CALAN KIZ

PARIS GOZLENIMLERI

METEOR CUKURU

MINIBUS SOFORU ZEYNEL

BIR EGE DILBERI

BIT PAZARINA NUR YAGDI

BIR RUYA

ADAM

DENIZ YILDIZININ OYKUSU

SOLUK MAVI NOKTA

GENC OSMAN MONOLOGU

OSMANLI TOKATI VE HIGH 5

HIZIR ILYAS

COLA TURCA

GAZOZ KAPAGI (ORIJINAL)

HARICTEN GAZEL

PORTRELER VE INSANLAR

CERRAHE SALIHA HATUN

TEYYARECI FETHI BEY

ALI VE NINO'NUN ÖYKÜSÜ

GÜZEL INSAN YILMAZ MORGUL

SUPHI EFENDI KIMLIGI

MISKET MACLARI

BIR DENIZALTI ZABITI

SEMINE CELASUN GUNAY

BEYKOZ KUNDURA EMEKCISI

BÜLENT

1975 DE BIR ASK HIKAYESI

BIR KARANFILLI ADAM

1942 DE EN UZUN YOLCULUK

KINDER HEIM

KÜTAHYADA MACAR DEVRIMCI

MY MOTHER LAMIA

BIR COCUKLUK ANISI

CATHY CARR ROPORTAJI 1974

OSMANLI YUZUCULERI

JOEPA BIR AMERIKAN IKONU

MUZE EV

MUZIK VE BEN

ANNEMIN SANDIGINDAN

VATMAN ALI BEY

YESIL KAPI

MAHMEDET HOCA

29 TESRIN

ESKI SEREF STADI 1

SEREF STADI

SEREF STADI-CIRAGANSARAYI

SEREF-HAKKI-SEBA

SAMPIYONLUK YILDIZLARI

BESIKTAS'S USA TOURS

KARAKARTAL MEHMET GALIN

BJK'NIN ILK YABANCILARI

1964 ALI SAMI YEN ACILISI

CARSI

BIR YASAM TARZI

ELLI YIL SONRA PRATER'DE

SANTRASI YAPILMAYAN GOL

DEMIROREN'E ACIK MEKTUP

KONAK KADIN FUTBOL TAKIMI

SARI LACIVERT

BERLIN PANTERI

TEMİZ FUTBOL

KARANFILLI ADAM

TRIBUTE TO KOBE BRYANT

TAKSM KIŞLASI CIRCA 1925

ESKI BIR MILLI MAC

GELINCİK TARLALARI

ESKI SEREF STADI 2

BESIKTAS'IN KURULUSU

SEREF BEY

"BABA HÜSNÜ" SAVMAN

"BABA" BASKAN A. ZIYA BEY

REFIK OSMAN TOP

BESIKTAS'IN SEHITLERI

ANTRENÖR MEAZZA 1949

ANDRAS KUTTIK

PANTER KALECI NECMI MUTLU

BAHATTIN BAYDAR

KEDI KALECI VAROL URKMEZ

YUSUF ILE SANLI

GUVEN ONUT

SENOL BIROL

KAYA VE NAZMI KAPTANLAR

SON BABA RECEP ADANIR

DR. VEDII TOSUNCUK

SUKRU GULESIN- NAZIK DEV

BJK SOHRETLER KOFTECISI

1962 -64 DE BJK YAZILARIM

KUCUK AHMET

VALA SOMALI

MUSTAFA KIZILTAN BESIKTAS

INÖNÜ/MITHAT PASA STADI

VODAFONE ARENA OPENING

VODAFONE PARK HONOR TOUR

A VISIT TO INONU, 2011

GOING TO THE GAME

CHAMPIONS VIDEO 2017

BESIKTAS STADIUM & FANS

SAMPIYONLUKLAR MIMARI

BIR SAMPIYONLUGUN ANALIZI

WITH BJK PLAYERS OF 2011

CHAMPION BESIKTAS

HELE HELE SERGEN KAPTAN

PASKAL VE BJK FORMASI

BABA BOSQUE

BESIKTAS 10 CLAIMS 2 FAME

BJK NEVZATDEMIR FACILITY

Q7,GUTI&IVERSON

INSIDE FENER STADIUM

CARTE POSTALE NOSTALGIA

KARTPOSTAL TURKIYE32-1944

MY MOTHERS ISTANBUL YEARS

HAGIA SOPHIA

MY FATHER'S BERLIN 1937

GERMAN WEHRMACHT 1937

POSTCARDS USA 1944

CARTOLINA POSTALE ITALIA

C.POSTALE EUROPA 1937-946

POST-CARD EGYPT 1942

POSTCARD, MIDDLE EAST

PETERHOF, ST.PETERSBURG

1CE UPON A TIME ISTANBUL

DIYARBAKIR 1955

SOUTH EASTERN TURKEY 1955

ANKARA&ISTANBUL 1956

PARIS 1956

JUKE BOX NOSTALGIA

1957-1960 POP

1960-1970 POP

1970-1980 POP

1980-1990 POP

SYLVIE VARTAN IN ISTANBUL

RANDOM NOSTALGIA

ED SHEARAN&DUA LIPA

NORAH JONES& NATASHA ST.P

NOSTALGIC TRIOS

LACASA DE PAPEL

YURTTAN SESLER

TURKISH MUSIC PORTAL

MUNIR NURETTIN SELCUK

ZEKI MUREN

YILMAZ MORGÜL

SELDA BAGCAN

RUHI SU

ASIK MAHSUNI

ZULFU LIVANELI

NESET ERTAS USTA

TARKAN

ISTANBUL ERMENI MUZIGI

SECULAR BYZANTINE MUSIC

SARO SECIKYAN

EYPIO CUKUR RAP

FATHER OF ANADOLU POP

TURKISH FOLK BY P. DWEYER

PLAY FOR THE NATURE

YOLA CIKTIM MARDINE

VARDAR OVASI

ANNEM

DOGUM GUNU,ANNELER GUNU

ANNEMIZ LAMIA

LAMIA HAMINNE AND TAYLOR

HALAM LAMIA

"EVIM/HOME"

NOSTALJI TRENI

LIFE OF MY FATHER

REUNITED/ONLAR KAVUSTULAR

SON CINAR BULENTSARACOGLU

FAMILY BLOG

ESRA'S WEDDING ALBUMS

BRIDE'S DAD'S SPEECH

ESRA'S BRIDAL SHOWERS

ESRA'S BABY SHOWER

ESRA GRADUATION,ENGAGEMEN

OZMERAL PATERNAL F.TREE

OZMERAL MATERNAL F. TREE

LAMIA&HAMZA VIDEO 1999

DURUPINAR PATERNAL F.TREE

DURUPINAR MATERNAL F.TREE

BABY MADISON FABLE

BABY TAYLOR FABLE

ASHTON AYDIN FABLE

TAYLOR BABY&TODDLER YEARS

WEILS' WEDDING AND HOUSE

ASLI'S SHOWERS 2008-2009

FAMILY HOLIDAY PICTURES

CAPS IN ENGLISH

JESSE OWENS AND OAK TREE

LONGEST JOURNEY IN 1942

FLYING BOAT DORNIER DOX

MARBLE MATCHES

ROME SUMMER OF 1956

MYSTERY MAN OF ST PETERS

EMAILS FROM JAN CLAIRE

KINDERHEIM HILDEN 1955

LATE NOVEMBER

A DAY IN BODRUM

3 DAYS IN CAPPADOCIA

A DAY IN ASIAN ISTANBUL

14 DAYS IN TURKIYE

A DAY IN TURGUTREIS

2014 BERLIN LETTERS

1937 BERLIN LETTERS

GOODBYE MY HOUSE

OUR OLYMPIAN IN OUR HEART

ZULAL THE BACKSTROKER

LORI MY ASSISTANT

MY TRIP ON THE MEGABUS

LYCIAN CITIES OF TURKEY

ATATURK-ROOSEVELT LETTERS

SULTAN SULEIMAN

TRANSFORMING OF SS SOLACE

TURKEY&THANKSGIVING

EINSTEIN'S PLEA TO TURKEY

TURKISH HELP TO IRISH

PRESIDENT OBAMA'S TRIP

USA MILITARY IN TURKEY

FLAG RAISING CEREMONY

RENAISSANCE MAN

"NOAH'S ARK" OR IS IT ?

STORY OF SANTA CLAUS

STORY TELLER OF ANATOLIA

TURKISH COFFEE

DOWN CAFE

ECEVIT IN NEWYORK 2002

SUKI, OUR CAT

HERR WAMLEK

ISTANBUL STORIES

BRITISH SEAMEN'S HOSPITAL

SARAC AHMETEFENDI MANSION

BOMONTI BEER FACTORY

EVANGELISTRIA GREEKCHURCH

A WALK: BALAT FENER AREA

A WALK IN YELDEGIRMENI

CRIMEAN MEMORIAL CHURCH

SHOPPING IN GRAND BAZAAR

GIRL PLAYING HARMONICA

NURPERI

RAIMONDO D'ARONCO

HAMAM(OLD TURKISH BATH)

IN SEARCH OF LULU

ZEYREK MOSQUE& MONASTERY

COLUMN OF THE MARCIANUS

TRUE CROSS IN ISTANBUL ?

ISTANBUL MYTHS IN ENGLISH

LEGEND OF LEANDER'S TOWER

77 NAMES OF ISTANBUL

7HILLS 700MOSQUES ISTANB.

7 Churches of Anatolia

PANAROMIC TOURS/SANAL TUR

ISTANBUL WANDERER

ISTANBUL ABOVE AND BELOW

SUNKEN ISLAND OF VORDONIS

CHAINS UNDER MARMARA SEA

TUNELTHE SUBWAY

BASILICA CISTERN&MEDUSA

LEGENDS OF MAIDEN TOWER

CONSTANTINE COLUMN

HAMAM THE TURKISH BATH

HIPPODROME THE HORSEARENA

CHURCH OF SERGIUS&BACCHUS

COLUMN OF MARCIAN

ZEYREK PONTACRATORCHURCH

A VISIT TO SAMATYA

A GOLDEN HORN BOAT TRIP

CLASHING ROCKS OF KYNEA

RHEBAS RIVER/FORT RIVA

PERA PALACE HOTEL MYSTERY

ISTANBUL PHOTOS

ISTANBUL FOUR SEASONS

PANAROMIC BOSPORUS

BYZANCE SCEENS A HELBERT

ISTANBUL VIDEOS

GOZTEPE PARKI

HEYBELIADA

ADALAR/PRINCE ISLANDS

ISTANBUL PICTURES

BEYOGLU PICS

ISTANBUL GATES&DOORS

ISTANBUL TOP TEN MUST SEE

ISTANBUL FERRY LANDINGS

ISTANBUL BAZAARS

ARA GULER'S ISTANBUL

CARSI THE MARKET

BOSPHORUS, ISTANBUL

A GOLDENHORN FERRY TRIP

TURKIYE PHOTOS

LAODICEA-DENIZLI

ARA GULER'S APHRODISIAS

BEYPAZARI HOUSES

YEDI GÖLLER

ANKARA'da GEZINTILER

AYVALIK- CUNDA

KONYA

UMURBEY BAYAR ANIT MEZAR

BURSA

BURSA KULLIYE VE TURBELER

BODRUM

CAPPADOCIA

URFA

KAS,KALKAN,DEMRE

ALANYA

DALYAN VIDEO

DALYAN, GOCEK, FETHIYE

ANKARA

TWIN BEAUTIES/IKIZGUZELLE

PHOTOS USA

PHILADELPHIA

BOSTON

CHICAGO

CHICAGO LAKE FRONT

LAKE MEAD,NEVADA

LAS VEGAS

INDIANAPOLIS

SANFRANSISCO AND MONTERY

SAN ANTONIO, TEXAS

San Diego

NEW ORLEANS

NEW YORK

PENNSTATE

WALKING THE TRAIL

FLAG RAISING IN COLUMBUS

WORLD PHOTOS

PARIS

LONDON 1967

ITALIA

DUSSELDORF 1956

SAREJEVO

ATATURK'S BIRTHPLACEHOUSE

KAVALA, GREECE

ISLAND OF RHODES

A GLIMPSE OF IRAN

INDIA/NEPAL

CARIBBEAN ISLANDS

PRESIDENTS & KINGS TOMBS

DARFUR/SUDAN

I-FOOD

BAKI USTA'S DENIZLI KEBAB

ISTANBULLITE'S FOOD

STREET FOOD

NOSTALGIC SICILY'S PIZZA

GOLDEN CORRAL COLUMBUS

CAFE ISTANBUL

ANNE'S COOK BOOK

I-BLOG

YOU TUBE

SBF YEARS 1965-1969

WINTER IN ISTANBUL

DUVAR YAZILARI

POSITIVE THOUGHT OFTHEDAY

MY CINEMA

ART WORK

Translate
Bookmark and Share
 
AHMET ŞERAFETTİN "ŞEREF BEY"= BEŞİKTAŞ
 

AHMET ŞERAFETTİN- BEŞİKTAŞ 

“ŞEREF BEY”

Şeref Bey Türk futbol tarihine Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün futbol şubesinin kurucusu olarak geçmiştir.

Tam ismi Ahmet Şerafettin dir. Soyadı yoktur. Çünkü 1933 yılında vefat ettiğinde Soyadı Kanununun  çıkmasına daha bir sene vardır. Ömrü vefa edip yaşasaydı Beşiktaşlılar ona herhalde “Beşiktaş” soyadını layık görürdü, çünkü Beşiktaş “Şeref” tir,“ Şeref”te Beşiktaştır. 

Ahmet Şerafettin 1894 yılında Beşiktaş Valideçeşme Ribet Sokak’ta 14 numaralı evde doğmuş. Babası Erzincan Hacı Yusuf zadeler den gümrük memuru Mehmet Bey. Mercan ve Kabataş idadilerin de okuyup 15 yaşında iyi derecelerle mezun olduktan sonra Darülfünun’un Edebiyat fakültesine müracaat ediyor ama yaşı küçük olduğu için kabul edilmiyor. Bunun üzerine Devlet Şurasına başvuruyor ve itirazı kabul edilerek ertesi sene Edebiyat Fakültesine  giriyor. Buradayken futbol oynamaya devam ediyor ve Valideçeşme futbol takımın kuruyor. İki sene sonra da Beşiktaş Jimnastik kulübüne müracaat ederek futbol takımının kulübe katılmasını sağlıyor. 


Aslında Şeref Bey Beşiktaş futbol şubesinin kurucusu olmaktan da çok fazlasıdır. 1911 de jimnastik, halter, güreş, boks atletizm, eskrim gibi spor faaliyetleri yapan Beşiktaş spor kulübüne futbolu ekletmeyi ve eskiden sadece idareci ve oyuncuların tekelinde olan kulübü ilerde milyonların sevgilisi olacak bir taraftar topluluğuna yaymayı başarmıştır.  Beşiktaş futbol takımını başlattığında Şeref bey henüz 17 yaşındadır. İlk  futbol takımı Akaretlerde bir arsada futbol antrenmanlarına başlarlar. İlk yıl ligde oynamazlar ama yapılan özel maçlarda ‘Arakas’ Ermeni kulübünü Bakırköy’ün Tatavla Rum takımını mağlup etmeyi başarırlar. Bu takımda Şeref bey santrafor oynamaktadır ve aynı zamanda takımın  Reisi (Başkan)idır,  kaptanlığı ise şair Kazım’a vermiştir. 1911 de Beşiktaş Terbiye-i   Bedeniye Futbol Mektebi takımının oyuncuları zamanın dizilişi W M sistemine göre şöyle sıralanır :
Kaleci: Resül, 

Bekler :Rıdvan, Behzat,

Orta saha oyuncuları: Sadi, şair Kazım, Sabri,

Forvet oyuncuları Fahri, Ali, Şeref Bey, Asım , Mehmet 

Şref Bey’in Beşiktaş takımını kurmasından sonra yaptığı  ilk işlerden biri Beşiktaş Basiret takımında oynayan Refik Osman’ı(Top) transfer etmesi dir. İlerde oynadığı teknik futbolla “şiir” lakabını alacak

Refik Osman Top Beşiktaş’ın unutulmaz oyuncularından olacak ve 1946-47 sezonunda antrenör olarak görev yapacak ve Beşiktaşı Milli Küme ve Başbakanlık Kupası şampiyonu yapacaktı. Şeref bey’in iyi futbolcudan  anlaması bununla da kalmayacak  ileriki yıllarda  Beşiktaş’ın “ Baba “ lakaplı futbolcusu Hüsnü Savman’ı Balıkesir'den, Hakkı Yeten’i de Harp Okulundan Beşiktaş alacaktı. 


 
1911 de Besiktas Terbiye-i Bedeniye Futbol Mektebi
Seref Bey (Reis)
 

SAVAŞ YILLARI VE ŞEHİTLER

Birinci Dünya Savaşı çıktığında Ahmet Şerafettin 20 yaşındadır. Yedek Subay olarak Romanya cephesinde  şifre subayı olarak görev yapar. Beşiktaş’ın bütün oyuncuları memleketin çeşitli cephelerinde savaşırlar. Takımının ilk 11 oyuncusundan 8 i bu savaşlarda şehit düşer. Dr. Ali, Dr Mehmet  ve Rıdvan Kafkas cephesinde tifüs salgınından, Sadi ve Behzat savaşırken hayatlarını kaybederler. Takım kaptani şair Kazım ve sağiç oynayan Asım Çanakkale savaşlarında şehit düşerler. İstanbul’da kalan Ahmet Fetgeri bey Beşiktaş ta Köyiçi ndeki lokalde  tek başına kulübü ayakta turmaya çalışmaktadır, ama bir gece Rum isyancılar lokali basarak yağma ve talan ederler. Kurtarılan birkaç eşya bir manav dükkanına saklanır.  Damat Ferit hükümeti kulübün antreman yaptığı arsaya el koyarak burasını bostan yapılması için kiraya verir. Beşiktaş kulübünün faaliyetleri tamamen durdurulmuştur.

Barış antlaşmaları sonrası İstanbul’a gelen Şeref Bey kulübü tekrar hayata geçirmek için hemen arkadaşlarını toplar. Onun en büyük özelliği zaten  teşkilatçı olması, insanları birleştirmesi ve olmayanı yoktan var etmesidir. Topladığı kırk kadar arkadaşı ile,  bostan yapılan eski antrenman sahasını basarlar, ellerinde kazmalar, kürekler bostanı dümdüz ederek,  tekrar futbol oynamaya elverişli hale getirirler. Mahallelinin de isyanı ile çaresiz kalan bostan kiracıları burayı terk etmek zorunda kalırlar. Şeref bey sahanın arkasındaki bir dükkanı kiralıyarak burasını soyunma odasına dönüştürülür. Şimdi yapılacak şey savaşta 8 şehit veren Beşiktaş takımını yeniden oluşturmak ve futbol oynamaya devam etmektir. Şeref bey’in haksızlığa isyan eden karakteri, ilerde “Çarşı” nın ruhu olarak günümüze kadar gelecektir.



 
Seref Bey’in antrenörlügünü ve reisligini yaptigi Besiktas Futbol Takimi(1929-30). Yerdekiler; Hayati, Ridvan. Oturanlar; Tahir, Esref, Seref (Reis),Zeki, Salahaddin. Ayaktakiler; Adnan, Nafi, Hüsnü, Rüsdü, Sükrü,Ibrahim ve Halis
1923-1924 Cumhuriyet'in ilk resmi Istanbul Sampiyonu Besiktas takimi.
 

BEŞİKTAŞ’IN AYRIŞTIRILMASI, ŞEREF BEY’İN DİRENİŞİ VE CUMHURİYET’İN İLK ŞAMPİYONU 

Savaş sonrası Altınordu, Süleymaniye, Galatasaray, Fenerbahçe, Anadolu, İdman Yurdu gibi takımlar Cuma Ligi adı altında bir lig kurmuşlardır. Şeref bey Beşiktaş futbol takımının bu lige alınması için müracaatta bulunur, ama Cuma Ligi takımları bunu kabul etmezler. Duruma çok kızan Şeref Bey Beşiktaş gibi Cuma ligine alınmayan;  Hilal, Üsküdar, Vefa, Türkgücü, Beylerbeyi ve diğer 6  futbol kulübünü toplayarak İstanbul Türk İdman Birliği adı altında bir lig düzenler. Beşiktaş takımı  1919 ve 1920 yıllarında bu ligde  şampiyon olacak, 1921 -22 sezonunda  sezonunda yeni katıldığı Pazar ligini şampiyon olarak bitecektir.

İstanbul’un işgal yıllarında İngiliz ve Fransızların futbol takımlarında etkisiyle futbola olan ilgi artmış , Rum ve Ermeni takımlarının yanında birçok Türk takımı kurulmuştu. Artık birkaç ligde oynayan bu takımları,  tek bir ligde toplamak zamanı gelmişti. Bu nedenle 1921 yılında  Galatasaray Kulübü kurucusu Ali Sami Yen bey’in başkanlığında 14 Kulüp yöneticisi ,  “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’’ altında tek bir lig kurmak için toplanırlar. Ama her nasılsa Pazar Liginde iki şampiyonluğu bulunan Beşiktaş ve bir şampiyonluğu olan İttihat Spor bu toplantının dışında bırakılır. Şeref Bey bu haksızlığın karşısında bir kere daha duracak ve uzun mücadelelerden sonra 1923 yılı başında Beşiktaş dahil 11 kulup Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakına alınacaktır. Ama bu defa da Beşiktaş’ın karşısına başka bir engel çıkarılacaktır. 

1923 yılında Cumhuriyetin ilanıyla Atatürk'ün de isteği ile Türkiye  Futbol Teşkilatı (Federasyonu) kurulmuş  FİFA ya müracaat edilmiştir. FIFA tarafından Türkiye Futbol Teşkilatının kabulü, aynı zamanda yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin de diğer ülkeler tarafından zımnen (üstü kapalı olarak) kabul görmesi anlamına da geliyordu.

Dört ayrı ligi birleştiren bu ligde, Şeref bey’in yeniden kurduğu Beşiktaş takımının  kuvvetinden çekinen bazı yöneticiler  Beşiktaş’ı  2. Lige layık görmüştü. Şeref bey bu karara şiddetle itiraz ederek takımı ligden çekti. Türk futbol tarihinde bu Beşiktaş’a yapılan ne ilk, ne ikinci ne de sonuncu  haksızlık olacaktır.* Tutarsız karar veren Federasyon üyeleri sonunda verdikleri yanlış kararlarla birbirlerine düşerler ve istifa etmek zorunda kalırlar ve lig tamamlanmadan biter. 1923 -1924 sezonunda İstanbul şampiyonunu belirlemek için yeni bir lig kurulur .Yeni seçilmiş federasyon üyeleri bu lige Beşiktaşı’da davet ederler. Beşiktaş bütün rakiplerini geçerek Galatasaray ile finale kalır. 22 Ağustos 1924 günü oynanan maç aynı zamanda Beşiktaş-Galatasaray rekabetinin ilk maçıdır. Beşiktaş Refik Osman Top ve Edip bey’in attığı gollerle maçı 2-0 alır ve İstanbul Ligi  Şampiyonu olur. Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk resmi  İstanbul Şampiyonluğudur ve mimarı sahadaki topçular kadar dik duruşlu Şeref bey’in de zaferidir.

*Beşiktaş Kadın Futbol takımı 2014 yılında kurulduğunda 3cü ligden başlamış, sırasıyla 3 cü ve  2ci ligi şampiyon olarak bitirdikten sonra 1ci lige geçerek oradada şampiyon olmuştur. 2020 yılında kurulan Fenerbahçe ve Galatasaray Kadın Futbol takımları ise Futbol Federasyonunu kararı ile direkt olarak 1ci ligden başlatıldı.



 
KIYAFET DEVRİMİ ÖNCESİ
22 Mayis 1925 Moskova-Istanbul Karmalari macindan önce Seref bey nutuk veriyor
1920-21 Istanbul Sampiyonu Besiktas.Seref bey oratda fesli
CUMHURİYET SONRASI
3 Nisan 1927 Romanya'da Besiktas-Juventus maci öncesi Seref bey nutuk veriyor.
Millî Takim ile birlikte Romanya ve Cekoslovakya’ya giden kafilenin Reisi Seref Bey.Oturanlardan sagdan 5.ci
 

ŞEREF BEY’İN HAKEMLİĞİ

Şeref bey aydın bir insanmış.   Sporculuğu yanında öğretmenlik, yazarlık,  gazetecilik, ve idarecilik yapmış. Liselerde tarih öğretmenliği yapmış ve İstanbul Matbuat Cemiyeti'nin de kurucularından mış. Onun insani vasıflarını bakın yakın arkadaşı Türk Spor gazetesi sahibi gazeteci Telat Mithat bir zamanlar nasıl anlatmış:

Merhaba cânım efendim...’diyerek pür neşe odaya girer ve masa başına geçer. Paketini çıkarır ve muhakkak etrafına sigara dağıtır.Yassı çakmağı (ile) herkesin sigarasını itinâ ile yakar. Kendi Sigarasını bir mahfazadan (kutudan) çıkardığı kalın kehribar ağızlığa takar. Dişlerinin arasına alır ve sigara dumanından iç içe muntazam halkalar yaparak konuşmaya başlardı.

Çok güzel konuşurdu. Güzel teşbihler, tuhaf fıkralarla ne tatlı konuşurdu. Çünkü zekiydi,samimiydi, şakacıydı, malûmatlıydı, iyi yaratılışlı, natûktu (güzel konuşan) da... Bütün bunlarla sohbetinde herkesi kendine bağlayan bir fevkalâdelik vardı. Şeref’in, tanıştığı adamı ilk tutan tarafı budur. Ondan sonra onunla arkadaşlığınız arttıkça, onu daha  yakından ve içten tanıdıkça bumünâsebet derin bir sevgi hâlini alır. 

Futbolu bıraktıktan sonra Beşiktaş önce antrenörlük yapmış, sonra 1925-1926 sezonunda takımın başına macar antrenör İmre Zinger getirmiş. Türk futbolunda isim yapacak Hüsnü Savman, Hakkı Yeten, Şükrü Gülesin, Şeref Görkey gibi isimleri Beşiktaş’a kazandırmış. Yalnız Beşiktaş’ın Reisi (Başkanı) olarak değil , Futbol Federasyonu'nun yönetim kurulu üyesi ve Umumi Katibi ( Genel Sekreteri) olarak  olarak Türk futboluna büyük katkılar vermiş. Beşiktaş’ı ilk defa yurt dışı turnuvalara götürmüş, Milli Takımın yurtdışı seyahatlerine başkanlık etmiş.. Bir de  en önemlisi futbolu bıraktıktan vefatına kadar geçen 10 yıllık sürede devrin en güvenilen hakemlerinden biri olarak ün yapmış.  Birçok Fenerbahçe- Galatasaray maçını başarılı bir şekilde idare etmiş.




 
1930 larda GS-FB maçi Hakem Seref Bey, Aslan Nihat ve Zeki Riza. Mac bugünkü Istanbul Üniversitesi rektötörlük binasi önünde oynanmis
Ilk beynenmilel mac idare eden Turk hakemimiz Seref Bey
23 Nisan 1928 de Prag ve Peste Karmalari maci öncesi Hakem Seref bey ve takim kaptanlari
 

Ahmet Şerafettin Bey yurt dışında iki yabancı takımın maçını idare eden ilk beynelmilel hakemimiz dir.

Bir yerde bugünkü statü ile ona ilk FIFA kokartlı hakemimiz dir diyebiliriz. 16 Kasım 1924 de Hamdi Emin bey Sovyetler Birliği'nde Türkiye ile Rusya arasındaki maçı idare ederek, yurt dışında maç Milli takımımızın maçını  yöneten ilk hakemimiz olmuştu. 21 nisan 1928 yılının da Çekoslovakya ile Macaristan Karmaları arasında ki maçın  hakemliğini yapan Şeref bey ise iki yabancı takımın maçını idare eden ilk hakemimiz olacaktı.

İsterseniz bu beynelmilel hakemlik tecrübesini onun son derece samimi ve nüktedan kaleminden okuyalım. Bu yazıda onun ruh halini, bir hakemin sahada neler hissettiğini ve yaşadığı güçlükleri de okuyacak, günümüzdeki imkanlarla karşılaştıracaksınız. 

Not:Bu yazı Şeref bey’in vefatından sonra 13 Haziran 1933 tarihli Türk Spor mecmuasında ve sonradan Futbol Federasyonunun Tam Saha dergisinde yayınlanmıştır


 “Prag’daki Hakemliğim”

“21 Nisan 1928 Cumartesi Çekoslovakya ve Macaristan Federasyonları rüesâsı yarın yapılacak olan Prag-Peşte temsili beynetteşkilât (beynelmilel teşk-lâta ait) maçının hazırlığıyla meşguller. Akşamüstü muhterem reisim Muvaffak Bey’le beni Çek Federasyonu reisi Profesör Pelikan otelden alıp ziyâfete götürdü. Gecenin saat üç buçuğuna kadar ziyâfet ve musahabe devam etti. Otelimize döndüğümüz zaman saat dört olmuştu.

22 Nisan 1928 Pazar, saat 7 Yatak odamın kapısı vuruluyor. Gecelik kıyafetle kapıyı açtım. Sparta’nın çok sevimli kâtib-i umûmisi Doktor Münz lâubali-yâne içeri girdi. ‘ Bonjur ’u müteakip beni adeta tedhîş eden(dehşete düşüren) bir teklifte bulundu:

“ Azizim Şeref Bey, bugün yapılacak resmî maçın hakemi bir ay evvel takarrür etmişti (kararlaştırılmıştı). Avusturya Federasyonu'nun maruf beynelmilel hakemi Mösyö Bravn idi. Dün Bravn telefonla haber verdi. Aniden hastalanmış, gelemeyecek. Bunun üzerine tarafeyn (her iki taraf) federasyonları sizin bu müsabakayı idâre etmenizi karar altına aldılar ve beni nezdinize gönderdiler, kabulünüzü rica ediyorlar”.

Ben dün geceki ziyâfet münâsebetiyle çok geç yattığımdan dolayı sıhhi ve bedeni vaziyetimin böyle fevkalâde ehemmiyetli bir müsabakanın hakemliği gibi ağır ve cidden mesuliyetli bir vazifeyi deruhte edecek maddi ve manevi mukavemetten mahrum bulunduğumu söylemeye hazırlanırken, kurnaz doktor bana teşekkür ederek hemen odadan fırladı ve bu emr-i vâkîi benim boynuma taktı. Ben şaşkın bir halde yatağa uzandım. ‘Bari istirâhat edeyim’ diyerek uyumak istedim. Haddin varsa uyu!.. Gözümün önünde otuz bin kişilik bir insan dalgası...Bütün gözler bana çevrilmiş... En ufak bir falsoyu tenkit eden bir temaşakâr (seyirci) kitlesi... Eğer bir falso yaparsam ne olacak? Burada da misafir bulunuyoruz ve takımımızı bu milletin adamları hazırlıyor. Vaziyetim ne olur? Bu maç, hemde Macarlarla... Yani birbirlerinin kanlarına ekmek doğrayan iki milletin resmî maçı! Bu düşüncelerle gözümü kapayamayacağımı anladım. Derhâl kalktım, adeta kaynar bir su ile banyo yaptım. Vücudum pişmiş bir ıstakoz haline gelmişti. Geldim yattım, kâbus gene kafama hâkim oldu. ‘ Aman Allah ’ dedim. Tekrar yatağı terk ettim. Bu defa aksülamel (tepki) yapsın diye buz gibi soğuk bir duş yaptım. Gene yattım nafile... Sağa döndüm, sola döndüm. Uyumaya imkân yok. Bir de saate baktım 12 olmuş. Hemen kalkıp yemek salonuna indim.

Birbirini takip eden yemekleri ancak göz ileyedim. Bir zerre iştahım kalmamıştı.Tekrar odama çıktım.Yatağa yattım.Sinirlerim yavaş yavaş gevşemeye başlamıştı ki , kapı ‘tak tak’ vuruldu. Ben arkadaşlardan birinin geldiğine zâhip oldum (zannına kapıldım). Buyurun dedim. Bir de ne göreyim? Önde Doktor Münz, arkasından Çek Federasyonu Kâtib-i Umûmisi Şaynart, Reis Profesör Pelikan, Prag mıntıkası reisi Doktor Cakart, Macaristan Federasyonu ikinci reisi, Macar ve Çek Federasyonları beynelmilel kaptanları, tek seçicileri, Merkezi Avrupa’nın ‘Baba’ dedikleri Çek menajeri Natan, mihmandarımız federasyon ikinci reisi Şikl, Sparta reisi Miralay Mali vesaire vesaire tam on dört kişi… Ben yataktan şöyle doğrulmuş afal afal (aval aval) ne yapacağını bilmeyen bir hödük vaziyetinde her geleni ya-nız selamlamakla iktifâ ederken (yetinirken), Macar Federasyonu namına reis Macarca bir nutuk, onun arkasından Çek Federasyonu namına Çekçe bir nutuk irâdedildi ve herkes elimi sıktıktan sonra odadan dışarı çıktılar. Benim ne oldu diye büsbütün aptallaştığımı gören Şikl imdadıma yetişti ve bana söylenen sözleri tercüme etti. Meğerse her iki federasyon bu maçı kabulümden dolayı teşekküre gelmişler ve benim Slavya ve Sparta maçlarındaki muvaffakiyetli hakemliğimin bu defa da temaşakârı [olacağını] söylemişler. Beni saat dört buçukta Doktor Münz almaya gelecekmiş. Nutkunmeâli bundan ibaretmiş.

“Haydi bakalım Şeref” dedim. “Haddin varsa şimdi uyu!”

ene yatağa uzandım. Baktım çıldıracağım, hemen balkona fırladım. Biraz hava aldım. Ne kadar vakit geçtiğini bilmiyorum. Bir de saate baktım dört olmuş. Kısa pantolonu, gömleğimi ve çoraplarımı ayağıma geçirdim. Muvaffak Bey’in odasına geçtim. Tam dört buçukta Doktor Münz geldi. Üçümüz Doktorun otomobiline bindik. İki Dakikalık Mesafede bulunan stadyumun önüne geldik.Stadın içi ve dışı mâ-halakallah dolu (kalabalık). Halkı yara yara geçtik. Turnikeden içeriye doğru soyunma odasına girdik. Önüme beş altı çift futbol fotini (potini) koydular. Bir tanesi iyi geldi zannıyla ayağıma geçirdim. Heyecanım anbean artıyor. Yanımda bulunanların söyledikleri sözleri bile anlayamıyordum. Yan hakemlerin takdim ettiler. İkisi de Çeklerin birinci sınıf hakemlerinden imiş. İdare şeklinde vahdet (birlik) olması için kendilerinden beklediğim işaretler ve vaziyetler hakkında îzâhât verdim. Doktor Münz ve Şikl vaktin geldiğini ve takımların sahaya çıktığını söyleyerek beni aldılar, tribünlerin altında(ki) bir dehlizden geçerek sahaya çıktık. Ancak beş altı bin kişi şöyle bir alkışladı. Bu zayıf  alkış bende aksi tesir yaptı. Çünkü Avrupa’da kendi takımlarından ziyade bîtaraf ecnebi hakemini alkışladıklarını biliyordum. Yanımda her iki dostum ve yan hakemleri ile sahanın ortasına doğru yürümeye başladık. Yarı yola gelmiştik ki gök gürlemesini andıran bir seda Çek lisanı ile halka hitâb ediyordu. Şikl beni kolumdan tutarak yolumdan alıkoydu. Durduk. Hoparlör hitabesini bitirirken bir tek kelimeye âşina çıktım. O da yanlış telaffuz edilen ismim: Şerafettin…Bu hitâbe bu isimle bitince bütün sahayı çepeçevre çeviren halkın dakikalarca devam eden bir alkış tufanı istila etti. Bu Müsbet darbe benim heyecanımı haddül gâ yeye çıkardı. Meğer bu hitabe benim hakemliğim hakkında imiş. Mösyö Bravn kısa boylu ve şişmanca bir zatmış. Sahaya hakem olarak hiç tanınmayan ve Bravn’ın tamamen aksi uzun boylu bir adamı halk görünce, benim hakemliğimi bilenler yalnız alkışlamışlar ve halkın gözleri Bravn’ı aradığı için diğerleri bir harekette bulunmamış. Hoparlör benim hakemliği hakkında îzâhâtı verince her ecnebi hakeme yapılan hürmeti benden de esirgemeyerek izhâra (göstermeye) vesile vermiş.

 Millî marşlar çalındı. Tarafeyn kaptanlarıyla mutâd merasimyapıldı. Bizim Mecidiyeler cesametinde beş kronluk bir Çek parasını Şikl elime tutuşturdu. Mösyö Şikl spor koleksiyoncusu imiş. Böyle kıymetli müsabakalarda hakemin attığı paralardan mürekkep mükemmel bir koleksiyonu varmış. Parayı parmağımın üstünde tutturuncaya kadar akla karayı seçtim. Heyecandan vücudum zangır zangır titriyordu. Nasılsa ‘yallah’ deyip parayı fırlattım. Kimin ne tarafı kazandığını katiyen bilmiyordum. Bereket versin paranın yerdeki vaziyetini gören tarafeyn kaptanları takımlarını yerli yerine gönderdiler. Oyuna birinci başlama düdüğünü çaldığımı hatırlıyorum. Fakat bu düdükten sonra ne olup bittiğinden haberim yok!.. Tuhafınıza mı gitti? Ben sahadaydım! Bayılmadım, yalnız karşımda bir çok silik eşbah (şahıslar) var, neyin nesi olduğunun farkında değilim. Allah’tan olacak bu göz kararması ile seçemediğim hayâller meğer benim kendimden geçtiğim üç beş dakikalık müddet zarfında düzgün oynamışlar ve top ne taç çıkmış, ne auta gitmiş. Hep saha içinde faulsüz dolaşmış. 
Birdenbire karşımda tam bir hata belirdi. Çek merkez muavini Pletiha, Macar merkez muhaciminin bir eşape (sıyrılış) vaziyetine mani olmak için sert bir depar (attı). Macar oyuncu topu sıkı bir vuruşla çıkışa geçen sağ açığa doğru Pletiha’nın başı üzerinden geçirirken Çek oyuncu iki eli ile topu havada yakaladı. Ben keskin bir düdükle bu boynuzlu hatayı görebilmiştim.
 “Demek ki görmek kabiliyet varmış ha!.. Aferin Şeref!..” 

dedim ve oyunu ancak o andan itibaren hakiki bir hakem gözü ile takibe başladım. Oyunun sert bir cereyan almaya başladığını hissettim. Hemen en küçük hareketi derhâl oyunu tevkif etmek (durdurmak) suretiyle tecziye ediyordum. Birkaç düdük ve ceza derhâl tesirini gösterdi.Merkezi Avrupa futbolunun yük-sekmevkiî ile mütenasip fennî bir oyun başladı. Aman yarabbi! Ne seri oynuyorlar, ne müstesna vaziyetler ihdâs ediyorlar (kuruyorlar). Hele Prag’ın sağiçi Viyanalı Patek bizim en yüksek çalımımızı gölgede bırakan ayak oyunları ile sürat ile o sülün gibi vücudu ile 22 oyuncu içinde bir yıldız gibi…İlk golü Praglılar, onu takiben bomba gibi bir şutla ikinci golü Macarlar yaptı. Macarlar devrenin hitâmına beş dakika kala ikinci sayıyı da yaparak galip vaziyette iken, tam devre biterken Patek beraberlik sayısını yaptı ve haftaym (half time) 2-2 bitti. 
Ben sahadan çıkıyordum. Bütün vaktimi bir âşina çehreyi aramaya hasretmiştim. O çehreyi görüp, bakışlarından benim ne dereceye kadar muvaffak olduğumu anlamak istiyordum. Yanıma ilk gelen Her Natan (Baba) oldu. Hiç Fransızca bilmeyen bu tombul ‘Baba’ ‘ Erste Klas, zer gut, zer gut’ diyerek beni bu dar zamanımda takdir tufanına boğuyordu. Fakat ne olsa bir Çek ve sonra çok nazik ve misafirperver bir adam. Beni bu iltifatlar bir türlü tatmin etmiyor. Arkasından Doktor Münz ve Mösyö Şikl geldiler.

 “ İlk defa bir ecnebi memlekette böyle çetin bir müsabakayı bu kadar iyi idâre ettiğinizden dolayı tebrik ederiz” 

diyorlardı. Ben kendimi ve yaptığım hakemliği bildiğim için bunu da Baba’nın söylediği nezâketli cümlelerden addediyordum. Nihayet Muvaffak Bey göründü. Yüzünde tebessüm. Bu büyük bir beşaret (müjde), gözlerinin içine bakıyordum. Eh, şöyle böyle bir memnuniyet alametleri görünüyor.

- Aman Muvaffak Beyciğim, Allah aşkına söyle, fecî bir hakemlik yaptım değil mi?

- Yok canım pek alâ gidiyor. Senin tevehhümün (kuruntun) o”, dedi. 

Soyunma odasına geldik. İlk şikâtim yan hakemlerden oldu. Nerede aramazsın bizim Basri’yi...İğnenin deliğinden bana işareti versin. Çek hakemlerin yalnız topun çizgiden çıkıp çıkmadığına dan başka hiçbir işaret verdikleri yok. Doktor Münz’e bu şikâyetlerimi söyledim. Bana, ‘Çek Federasyonu ile hakem encümeninin arasındaki bitmek tükenmek bilmeyen eski derde temas ettiniz dedi. Sonra öğrendim ki, Çek hakem encümeni yan hakemlerden taçtan başka hiçbir işaretle orta hakemin vazifesine müdahale etmemeyi prensip olarak vaz etmişlerdir.

 Birkaç bisküvi yiyip bir limonata içtikten sonra heyecanım bir dereceye kadar sükûn buldu. Fakat vücudumun henüz tespit edemediğim bir yerinden ince ince sızılar geliyordu. Bunu uykusuzluğa, aylardan beri hakemlik yapamadığım için çok koşmaktan mütevellit yorgunluğuma hamlettim(yükledim). Meğerse ayağımda neler oluyormuş,  neler!

İkinci devre başladı. Macarlar biraz ağır basıyorlar. Onbeşinci dakika idi. Çekler Macarların hü-cumlarına nihayet vererekMacar kalesine indiler. Tabiî ben de beraber. Fakat bir an oldu Macar müdafiî kuvvetli bir degajmanla topu ta Macar santrforuna gönderdi, hemen bir taarruz. Bir iki pası müteakip top Çek kalesine girdi. Hemen topamerkez işaretini göstererek sayıyı kabul ettim. Çek kaptan ve müdafi Ştayner -esasen oyun başladığından beri oyuncuları mütemadiyen söven geveze bir oyuncudur- “ofsayt “diye bağırdı. Çek kalesinin arkasında ve yanlarında bulunan halkın bir kısmı da bu ofsayta iştirâk ettiler. Benim aldırış etmediğimi görünce gene o taraftan büyükçe bir uğultu koptu. ‘Eyvah’ dedim ‘ Nihayet korktuğum başıma geldi. ’Acaba hakîkaten ofsayt mı? Ben uzakta kaldığımdan bu yıldırım gibi inişi hakkı ile takip edememiştim. Şimdi misafir olduğumuz memlekette fena bir hâtıra bırakmış oluyordum. Ne ise oyun başladı. Ses kesildi, şimdi Çekler hücumda, beş dakika sonra Patekkarışık bir vaziyetten istifade etti. Ben müdahale edinceye kadar top birkaç oyuncuya gitti geldi ve arkasından gol!..Gene berabere olmuşlardı. Derin bir nefes aldım. Müşkil vaziyetten kurtulmuştum. Oyunun bitmesine bir dakika kala gene Patek şahsi bir hareketle Macar kalesine indi ve enfes bir şutla dördüncü ve galibiyet golünü yaptı ve oyun da bitti. Halkın uğultu şeklindeki alkışları arasında sahayı terk ediyorduk. Geçtiğim yoldan bravo sedaları yükseliyordu. Soyunma odasına geldim, potinleri çıkardım. Aman Allah! Bir de ne göreyim: Meğerse benim önüme konan beş altı çift potinden ayağıma iyi geldi zannedip giydiği potin ayağıma biraz kısa gelmiş ve iki tırnağımı simsiyah çürütmüş, haftaym arası nereden geldiğini tayin edemediğim sızılar bunlarmış. Tırnaklarımın ikisi de düştü ve on-on beş gün Prag’da terlikle gezmek mecburiyetinde kaldım. İşte beni maddi ve manevi heyecan ve ızdıraba düşüren hâtıram…”

A.Şerafettin

Not: Yukarıdaki yazı Şeref bey’in vefatından sonra 17 Haziran 1933 tarihli Türk Spor mecmuasında ve sonradan Futbol Federasyonunun Tam Saha dergisinde yayınlanmıştı.




 
ŞEREF STADI
 
Seref Stadi ve Ciragan Sarayi Harabeleri
Ataturk'un Seref Stadini Besiktas'a tahsis ettigi Kararname
 

1931 yılında Beşiktaş’ın bir İzmir deplasmanında Başkan Ahmet Şerafettin bey aniden rahatsızlanır.  Hastalığını önemsemez ve arkadaşlarının ricasına rağmen  kulüpte aktif olarak  çalışmaya devam eder. Onun en büyük emeli Beşiktaş'ın antrenmanlarını ve maçlarını yapacağı bir saha ve bir stat kazandırmaktadır. Bunun için en uygun yer Beşiktaş semtinde Yıldız Parkının karşısında eski Çırağan Sarayının harabelerinin yanındaki devlete ait boş arsalardır. Bu arsayı alıp üzerine bir stad yapabilmek için Ankaraya defalarca  gidip, önüne çıkarılan engelleri aşmaya çalışmaktadır. Aslında Atatürk’te bu konuyla ilgilenmiş ve gereğinin yapılmasını istemiştir. Bu konuyu 2019 yılında Özlediğim İstanbul adlı kitabımdaki “Çırağan Sarayı ve Şeref Stadı” yazısına yaptığım güncellemeden aldığım satırlarla devam edeyim: 

“Biz gene eski Şeref Stadına gidelim. Bilindigi gibi Atatürk Kurtuluş Savaşı öncesi, Akaretlerde Sıra Evlerin birinde Selanik’ten gelen annesi Zübeyde Hanımla birlikte kiracı olarak yaşamıştır. Şimdi müze olan bu ev, bugün olduğu gibi o zamanda Beşiktaş Jimnastik Kulübü binasının yanında idi. Gazi Mustafa Kemal  burada, Beşiktaş kulübünün kurucuları Ahmet Fetgeri ve Fuat Balkan Beylerle defalarca görüşmüş, bu biri denizci iki subaya Beşiktaşlı sporcuların gösterdiği başarılardan dolayı takdirlerini söylemiştir. Bandırma vapuruna geçmek üzere Beşiktaşta motoruna binmeden önce de Akaretlerde çıktığı evinden kendisini uğurlayan Beşiktaşlı sporculara annesi Zübeyde Hanımı emanet etmiştir.* Atatürk yıllar sonra,  kurtuluş savaşı öncesi bahçesindeki koltuktan büyük bir zevkle izlediği Beşiktaşlı sporcu gençleri unutmamış, futbol takımının antrenman ve maç yapacağı büyük bir sahaya ihtiyacı doğunca, 1932 yılında Maliye Bakanlığına verdiği teklif ve Bakanlar Kurulu kararı ile metruk Çırağan Sarayı harabeleri nin Ortaköy uzantısındaki boş araziyi Beşiktaş kulübüne tahsis ettirmiştir.

Bu kararnamenin çıkarılmasında Beşiktaş Kulübü futbol şubesinin yaratıcısı Ahmet Şerafettin Bey’in büyük çabaları olmuştu. Şeref Bey yakalandığı kanser hastalığına aldırmadan, Ankara’ya sık sık gidiyor ve gerekli izinleri alabilmek için çaba gösteriyor du. Ne yazık ki genç yaşında stadın açılışını göremeden vefat etti. Son nefesinde bile stadı ve Beşiktaşı sorduğu ve arkadaşlarının ona “bırak artık ,dinlenmene bak !” demeleri üzerine, çok  alçak sesle “ FEDA"  olsun” diyerek ruhunu teslim ettiği söylenir. 1933 yılında 6000 kişilik seyirci kapasitesi ile açılan stadyuma Beşiktaşlılar Şeref Stadı adını verdiler. 

Şeref Stadı 1986 yılında Çırağan Kempski oteline verilene  kadar Beşiktaşa antrenman ve maç sahası olarak hizmet etti. Beşiktaş’ın beş yıl üst üste İstanbul  şampiyonu  olan efsane takımı:  Baba Hakkılar , Şerefler ( Görkey) Kemaller, Şükrüler hep burada top koşturdu. Stadın yol tarafında boydan boya uzayan tribünler vardı, deniz tarafında ise sadece iki sıra oturma yeri yer alıyordu. Ortaköy tarafında kale arkasında  dev bir levhanın üzerinde  Atatürk’ün kabartma büstü,  karşı kalenin  arkasında ise Çırağan Sarayı harabeleri görünürdü. Sarayın bahçesinin ayakta kalmış, biri deniz tarafında, diğeri cadde üzerindeki  devasa iki taş oymalı kapısı, top sahasına dünyanın hiçbir yerinde olmayan özgün bir görüntü veriyordu.1947 yılında Mithat paşa stadı açılıp lig maçları burada yapılmaya başlayınca, Şeref stadı yalnız Beşiktaş'ın antrenman sahası , amatör küme ve lise takımları maçları için kullanılmaya başlandı.”

 
BEŞİKTAŞ’A “FEDA” EDİLEN BİR HAYAT
 
Serf Bey'in Cenaze Töreninden -Besiktas
Binlerce insanin katildigi cenaze töreninden
 

Yapılan muayeneler sonunda Şeref Bey’e kanser teşhisi konulur ve Viyana’ya yollanarak tedavi edilmesine karar verilir. Burada bir ay radyasyon tedavisi gören Şeref Bey  90 kilodan 70 kiloya düşer, ama doktorlar metanetine hayran oldukları Şeref Bey’e üç ay sonra gene kontrole  gelmesini söylerler, çünkü hastalığın geri gelme olasılığı vardır. Nitekim İstanbula dönünce hastalık tekrardan nükseder ve bu defa onu Cerrahpaşa hastanesine kaldırırlar. Burada hasta yatağında hala Beşiktaş’la, stat işleri ile uğraşmaktadır. Onu ziyarete gelen arkadaşları artık istirahat etmesini Beşiktaş’la ilgili işleri bırakmasını söylerler. Hayatını Beşiktaş’a adamış o güzel insan, boğazından zor çıkan kısık bir sesle “Feda olsun!” der.  Bu "Feda" -canım feda olsun Beşiktaş'a- anlamındadır.  Ve orada hasta yatağında birkaç dakika sonra ruhunu teslim eder. 

Cenazesi 14 Haziran Çarşamba günü  Beşiktaş Sinan Paşa camiinde kılınan öğle namazından sonra, açılışına gidemediği stadında yapılan törenden sonra Yahya Efendi Dergahındaki kabristan defnedildi. Vefat ettiğinde henüz 39 yaşındaydı. Yıllar sonra, onun Beşiktaş’a antrenörken   kazandırdığı sembol insan,  Baba Hüsnü (Savman) 40 yaşında vefat etti ve Şeref Bey'in yanına defnedildi.    

 Ahmet Şerafettin Bey Beşiktaş futbol takımının yaratıcısı, kurucusu, ilk oyuncusu, ilk antrenörü, ilk Reisi, Türk Futbolunun ilk Beynelmilel hakemi, Beşiktaş’ın şehididir. 
Şeref Bey Beşiktaş’tır. Beşiktaş Şereftir.

Mevlam rahmetini esirgemesin. 
 
Cem Özmeral
9 Ağustos, 2023
Dublin, Ohio

   




 
KAYNAKÇA

Beşiktaş 1960 Şampiyonluk Albümü : Şeref bey, Beşiktaş'ın Şehidi
ISTANBULLITE, Nostalgic Writings by an Istanbulite
Türk Spor Mecmuası 13 Haziran 1933 , Pragdaki Hakemliğim
Şeref Bey - Vikipedi (wikipedia.org)
Beşiktaş Jimnastik Kulübü (bjk.com.tr)

 
BACK TO TOP/EN BASA
NEXT/BIR SONRAKI
BACK HOME/ANA SAYFA
 

                                                                                        







                                                                                                       Page copy protected against web site content infringement by Copyscape  

                           
                                                                                              ©2025.All rights reserved        

Website powered by Network Solutions®