BIR FUTBOL EMEKTARI : KÜÇÜK AHMET
Bir gün Kocamustafapaşada, Vidin caddesinin hemen baş kısmındaki berber dükkanında traş oluyordum. Berber bir ara pencereye doğru bakarak ; "A bak Beşiktaslı Küçük Ahmet geçiyor"dedi. Berber dükkanındaki tek çocuk bendim ve bende herkes gibi pencereye doğru baktım. Küçuk Ahmet Edirnekapı tarafına doğru hızlıca adımlarla yürüyordu. Traşin bitmesi için geçecek beş dakika bana bir ömür gibi uzun gelmişdi. Sonunda traş bitince berber dükkanından deli gibi dışarıya fırladım, arnavut kaldırımları ile kaplı yoldan asağıya doğru koşmaya başladım.Kısa bir takipten sonra Kücük Ahmet'i bir bakkal dükkanına girerken yakaladım .Küçük Ahmet durmuş bakkalla sohbet ediyordu. Benim nutkum tutulmuş hic bir şey diyemiyor hayranlıkla benim için o zaman bir Dev Adam olan bu görüntüyü seyrediyordum. Sonra bu DevAdam bakkaldan çikti, aşağı istikamete doğru yoluna devam etti.
Özlediğim Istanbul Kitabından
Biz ona onyedi yıllık futbolculuğunun son yıllarında "Emektar " derdik. Aslında ona bir futbol emekcisi demek daha doğru olurdu.1955 yılında Şehremeni Altınok kulübünden Beşiktaşa transfer olduğunda henüz 18 yaşindaydı. O yıllarda Beşiktas Recep, Ahmet Berman, Varol, Gürcan, Sofyanidis'li kadrosu ile iki yil üstüste Federasyon kupası şampiyonu olmuştu. Genç Ahmeti, Ahmet Bermandan ayırmak için ona "Küçük Ahmet", Ahmet Bermanada "Büyük Ahmet" adını verdi Beşiktaş seyircisi. Ve santrafor Küçük Ahmet , firsattçılığı ve attığı gollerle bir anda Beşiktaş taraftarının kalbini fethetti. 1959-60 sezonunda bugünku Super Ligin başlangıcı olan ilk Milli Lig kurulmuş ve bu lige ilk defa Anadolu takımlarının temsilcileri alınmıştı. Beşiktaş kulübu yaşlanmış kadrosunda büyük bir revizyona girmişti. Federasyon Kupasi şampiyonu kadrodan, Real Madrid maçlarının kahramanları Varol ve Kaya, Münir, Nazmi ve Küçük Ahmet haricinde bütun oyuncularını satıp yep yeni genç bir kadro kurmuştu kartallar. Antrenörlüğünü Macar Andrea Kutik'in yaptığı bu unutulmaz kadroda, Kalede Beykozdan Necmi, beklerde genç takımdan Bahattin ve Münir,Haflarda Tuncay, Hoca Sabahattin ve Kaya yer aliyordu. Forvetin sağında Bursa Merinosdan Arif, sağiçte Kaptan Nazmi, santraforda Sarıyerden Şenol, sol kanattada Beylerbeyinden Birol ve açıkta Küçük Ahmet . Bu efsane kadro Şenol Birol GOOL sloganıyla ligi aldı götürdü ve Şampiyon oldu o yıl.
Ben Küçük Ahmedi ilk defa bir Fenerbahçe maçında izlemiştim. O zamanlar bütün maçlar Dolmabahçe stadında oynanır , üç büyüklerin seyircisi de kapalı tribünde kendilerine ayrılan uç bölümde yan yana kardeşce maç seyrederlerdi. O gün Gazhane tarafında henüz inşaa halinde olan yeni açıkta oturduğumu hatırlıyorum. Bu maç Can Bartu'nun, Italyanın Fierontina takımına gitmeden önce Istanbuldaki son maçıydı ve Fener seyircisi bu futbol virtözünu son bir defa görebilmek icin tribünleri tıklım tıklım doldurmuştu. Fenerbahçenin o müthiş forvetinde Can'ın yanısıra Lefter, Nedim, Aydın gibi yıldızlarda vardı.Maçtan aklımda kalan tek enstantane; Küçuk Ahmetin gazhane tarafındaki kaleye attigi Penaltı golü ve Beşktaşın maçı 1-0 kazanması. Kale arkasında yerin bir metre içine kazılmış bir çukur var, ve bu çukurun içinde gazetecilerin flaşları patlıyor, üzerinde portakal sarısı ve kolunda mavi bir çember olan kazağıyla kaleci Sükrü(Ersoy) saga doğru uçuyor, parmak uçlarına değen top sağ üst "zaviye"den ağları buluyor. O gün Can sahayı üzgün terkediyordu.
Bu gol Küçük Ahmet'in Fenerbahçe'ye ilk golümüydu bilemiyorum.Ama bildiğim bir şey Ahmetin Fenerbahçeye en fazla gol atan oyuncu olduğu. Attıgı yüz golün dokuzunu Fener'e , dokuzuda Galatasaray'a idi. Hatta bir maçında Fenerbahçeye "Hat Trick" yapıp biri penaltıdan uç gol birden atmıştı.
Küçük Ahmet gerçek bir futbol emekçisi idi. Hiç bir zaman ön plana geçmedi. Bir devir Şenol, Birol ve Güven'i besledi asist ve ortaları ile. Sonralari Sanlı ve Yusuf ' a verdiği gol pasları ile sevindirdi Beşiktaş seyircisini. Ama gölgesinde kaldığı forvetler ne zaman gol kısırlığına girseler, Küçük Ahmet sahneye çikar, gol kulvarlarinda biranda biter ve golünu atardı. Bunu bilen takim arkadaşlarıda maç ne zaman zora girse , topu Küçük Ahmete atarlardı.
Kücük Ahmet her iki ayağını ve kafasını kullanan komple bir forvetti. Ama onu bir "trick"i vardıki , bu oyunu onun icad ettiği söylenirdi.Taç çizgisi kenarında karşina çikan savunma oyuncusunun karşisında ayak topukları ile topu sıkıştırır, havaya doğru zıplar topu hem kendi hemde rakip oyuncunun üzerinden geçirirdi. Rakip oyuncu şaşkınlık içinde topun nereye gittiğini ararken Küçuk Ahmet yandan sıyrılıp topu kaleye ortalardı. O zamanlar yalnız Küçük Ahmetin yaptığı bu oyunu şimdilerde zaman zaman İlhan Mansızdan seyrettim televizyonlarda.
Küçük Ahmet benim belkide ilk futbol idolumdu. O zamanlar futbol bir kardeş oyunuydu. Küçuk Ahmedi, Necmiyi, Şenolu , Güveni ne kadar seversek, Turgayı, Metini, Canı , Lefteride o kadar severdik. Maç bitince kavgada biter, oyuncular birbirini kucaklar, hakemin elini sıkardı. Oyuncular mactan sonra yenselerde yenilselerde Dolmabahçe nin kapısında bekleyen taraftarlarının arasından geçerlerdi. Çogu zaman küçük çocuklar onların boyunlarına sarılır sevdikleri oyunculardan bir imza alabilmek icin koşuşurlardı.
Kücük Ahmeti hatırlarım hep. O zaman ne kulüp otobusleri nede özel otomobiller var.. Eski açiğın önündeki kapının merdivenlerinden iner, yoldan geçen eski siyah taksilerden birine atlar evinin yolunu tutardı. Arkasından koşan biz çocuklar tekrar kapının önüne döner başka bir futbolcudan imza alabilmek için gene beklerdik.
Pazar akşami internette Beşiktaş Konyaspor maçının neticeseni ararken Ahmet Özaçar'ın altmışsekiz yaşinda arımazdan ebediyen ayrıldığını üzülerek ögrendim. Bir anda maç neticesi önemini kaybetti. Bir idol daha gitmişti. Lakabı "küçük ", oyunu büyük, Beşiktaş ve Türk futbolunun bu emektar oyuncusuna Tanrıdan rahmet dilerim.
Cem Özmeral 24 Ekim 2005 Columbus, Ohio
|