Solda Selimiye Kışlası sagında Mekteb-i Tibbiye Şahane liman ve gemilerin gölgesinde
Karaköy’den vapura bindiniz, dışarıdaki sahanlıkta oturdunuz ve Kadıköy’e doğru yola çıktınız. Martıların eşliğinde Salacak sahili ve kız kulesinin yakınından geçerek Harem , Haydarpaşa güzergahında seyrediyorsunuz. Mendireğin içine doğru girmeden Üsküdar tepelerinde İstanbul’un iki simge yapısı gözüküyor. Birazcık, Harem’deki limanın koca koca vinç ve konteynerlerin gölgesi altında kalmış, iki muhteşem yapı bunlar. Sağdaki eski Mekteb-i Tıbbiyeyi Şahane, sonradan Haydarpaşa Lisesi olarak da işlev gören ve günümüzde Marmara Üniversitesi yerleşkesi olan bina. Ama bizim bu yazıdaki konumuz diğeri ; dört tarafındaki kuleleri ile boylu boyuna uzanan Selimiye Kışlası.
Üsküdar ve Selimiye semti ile aileden gelen o kadar çok bağlarım var ki. Baba tarafım, büyük babalar, amcalar, babaanne, babam, hepsi bir zamanlar buralarda yaşamış. 93 Harbinden sonra 1876 yılında buralara gelip yerleşmişler Toptaşı, Tabakhane, İhsaniye , Selimiye hep yaşadıkları semtler, hepsi de Kışlanın biraz kuzeyinde. Babam burada taş mektepte ilkokula başlayıp eski Türkçe okuyup yazmayı öğrenmiş. Bir yıl sonra Cumhuriyet ilan edilince Selim Ağa İlk okuluna geçip Latin harfleri ile alfabeyi sökmüş. Sonra gene Selimiye de Askeri Rüştiye’ye yazılıp burayı bitirmiş. Daha da sonrası uzun ve doksan yıl süren güzel bir yaşam. 2006 yılında hayata veda ettikten sonra da cenaze namazı Selimiye camiinde kılınıp askeri bir merasimle Karacaahmet aile mezarlığına defnedildi . Selimiye civarı bu nedenle bana çok özel.
KAVAK SARAYI
Kavak Sarayı, bir adı ile de Üsküdar Sarayı yitip gitmiş bir saray, bugün artık yok. Osmanlının Beyazıt’daki bir zamanların Eski Sarayı ve Topkapı Sarayından sonra yapılan üçüncü saray. 1551 yılında bugünkü Selimiye Kışlasının olduğu araziye inşa ediliyor ve mimarının Mimar Sinan olduğu söyleniyor. Saray aslında tek bir bina değil adeta bir külliye ve bu külliyenin binaları her padişahın döneminde yenileri eklenerek 19 yüzyıl Selimiye kışlasının yapımına kadar sürüyor. Saray ve binalar hanedanın yazlık kullanımı için tasarlanmış Topkapı Sarayının tam karşısında bugün Harem denilen bölgedeki Kavak İskelesinin üstünde. Zaten buraya Harem denilmesinin nedeni de Topkapı sarayından kayıklarla gelen saray kadınlarının buradan Kavak sarayına girmelerinden kaynaklanıyor. Harem kelimesi de haramdan gelmiyor mu ?, erkekler haram. Kavak iskelesi de adını bugünkü Ankara Asfaltı istikametinden gelen eski derenin denize kavuştuğu deltadaki kavak ağaçlarından almış olmalı.
Kavak Sarayına ilk ilave köşk Sultan II. Selim zamanında yapılıyor ve ondan sonraki padişahlar da hamamlar, mescit ve köşkler yapmaya devam ediyorlar. Saray yazlık kullanımın dışında doğuya ve İran’a yapılacak seferlerin de başlangıç ve toplanma noktası. Sultan IV. Murat İran seferinden sonra buraya Revan köşkünü yaptırmış. 17 yüzyılda büyüyerek kullanılan Saray 18. yüzyılda eski itibarını kaybediyor. Bunun nedeni de Boğaziçi kıyılarına ve tepelerine yeni sarayların, kasırların ve yalıların yapılmaya başlanması.1754 yılında III. Osman buradaki Hatice Sultan köşkünü yıktırıyor ve araziyi ordu komutan ve paşalarına bağışlıyor. Padişahın bu ihsanı dolayısı ile buradaki semt ileride İhsaniye adını alacaktır.Sonunda,1805 yılında III. Selim metruk ve kullanılmaz bir halde olan diğer saray binalarını yıktırıyor ve buradan çıkan taşların bir bölümünü de kullanarak Selimiye Kışlasını inşa ettiriyor. Selimiye Kışlası III. Selim’in kurduğu Nizam-ı Cedit ordusunun karargahı olarak kullanıma açılıyor.
Kavak Sarayının bir resmi ya da gravürü yok. Gerçi internet de Kavak Sarayı adı altında bir çizilmiş kare kalem bir resim dolaşıyor ama hiç bir yerde bu resmin kaynağı belirtilmemiş. Benim tahminime göre bu resim Osmanlıların son devirlerinde çekilmiş bir fotoğraf baz alınarak resmedilmiş olabilir.
Kavak Sarayı arazisi üzerinde talimhanede Askeri Rüştiye öğrencileri, arkada Selimiye Kışlası kulesi. Hamza Özmeral koleksiyonu 1929.
Internet'de Kavak Sarayı diye dolaşan resim
SELİMİYE KIŞLASI
Avrupalıların Scutari Barracks ( Üsküdar Barakaları) diye adlandırdığı kışla ilk olarak kesme taş üzerine ahşap olarak Sultan III. Selim’in iktidarı zamanında 1800-1805 yılları arasında yaptırılmış. Krikor Balyan’ın tasarladığı yapı yeni kurulan Nizamı Cedit * ordusunun karargahı olarak kullanıma açılıyor. 1807 yılında yeniçerilerin ayaklanması ve III. Selim’in tahtan düşürülmesi sırasında yakılıyor. Uzun zaman harap ve kullanılmaz halde olan barakalar 1825 yılında Sultan II. Mahmut tarafından yeniden yapılmaya başlanıyor ve kapatılan Yeniçeri ocağı yerine kurulan Asakar-i Mansure-i Mahmudiye** ordusuna tahsis ediliyor. Yeni yapı kagir olarak denize bakan cephesi 260 metre, yan cepheleri de 200 metre boyunda üç katlı olarak inşa edilmiş. Doğu cephesi ise arazinin eğiminden dolayı sadece iki katlı. Barakaların yenilenme işlemleri Sultan Abdülmecit’in devrinde de devam ediyor ve dikdörtgen şeklinde ortası merasim meydanı olarak boş bırakılan yapıların dört köşesine yedişer katlı birer kule ilave ediliyor. 1850 yılında bitirilen inşaattan sonra Selimiye Kışlası bugünkü görünümü kazanıyor.
1854 yılında kışlalar ilk olarak Kırım savaşına katılacak İngiliz askerlerinin kullanımına veriliyor. Askerler cepheye gittikten sonra da Selimiye kışlası İngiliz askerlerini tedavi edilmesi için geçici bir hastaneye dönüştürülüyor. Gene aynı yıl Florence Nightingale otuz sekiz gönüllü personel ile buraya gelerek hasta ve yaralıların tedavisine başlıyor. Bugün modern hemşireliğin kurucusu olarak anılan Florence Nightingale üç yıl sonra İngiltere’ye döndüğünde binlerce yaralıyı sıhhatine kavuşturmuş bir kahraman olarak karşılanacaktır. Onun bütün çabalarına rağmen 6000 kadar imparatorluk askeri , çoğu koleradan olmak üzere ölmüş ve kışlanın hemen yanında açılan Haydarpaşa Kırım mezarlığına gömülmüştür.
Kırım savaşından sonra tekrar kışlaya çevrilen yapı Birinci Dünya Savaşı sonrası işgal yıllarında bir kere daha yabancı birliklerin, bu defa İtalyan askerlerinin kullanımına ayrılmıştır. Bir ara tütün deposu olarak kullanılan binalar 1923 de yapılan Lozan anlaşmasının neticesinde yapılan mübadele kapsamında Yunanistan’dan gelen mültecilerin geçici olarak barındırılmasında kullanılmış, 1959 1962 yılları arasında da askeri ortaokul olarak işlev görmüştür. 1963 yılında tekrardan restorasyon geçiren Selimiye Kışlası bu tarihten sonra 1. Ordu Komutanlığına devredilmiş ve halen de 1. Ordu Barış Karargahı olarak işlev görmektedir.
Karargahın alt katında Florence Nightingale müzesi yer almakta aynı zamanda burada Osmanlı’dan modern Cumhuriyet ordusuna kadar olan süreçte geçirilen devirleri anlatan ve silahları gösteren pavyonlar bulunmaktadır. Müzenin ziyareti 1.Ordu Komutanlığına yapılacak yazılı başvuru sonuca alınacak izinle mümkündür. Bizde 2015 yılında Ekim ayında İstanbul’ a yapmayı planladığımız yolculukta bu izni alıp müzeyi gezmek istiyoruz. Bu ziyaret den sonra da edindiğimiz birikim ve gözlemlerimizi bu yazıya bir ek olarak sunacağız.
Cem Özmeral
29 Ekim 2014
Dublin, Ohio
* Nizam-ı Cedid: yeni düzen
** Asakar-i Mansure-i Mahmudiye: Allahın yardımiyle kazanan Sultan Mahmut'un ordusu
Kaynakça:
Milli Saraylar daire başkanlığı Broşürü, 2005
Kavak Sarayından Olımpıyat stadına, Mimdap.org
kavak sarayı,uskudar.bel.tr
Hamza Özmeral arşivleri
Esra Özmeral albümleri
wikipedia
Esra Özmeral'in albümünden alınan yukaradaki Fotoğraflar 2005 yılnda Milli Savunma Bakanlığı tarafından Türkiye'ye davet edilen ABD li Türk gençlerinin I. Ordu Karargahını ziyareti sırasında verilen izinle çekilmiştir.