ASOS’DA BIR GUN
1991 yilinin bir guzel Eylul gunuydu. Cok sevdigim arkadasim Omer'le Istanbuldan ciktik, Tekirdag, Gelibolu, Lapseki , Canakkale, Ayvalik , Truva guzergahi ile Asos'a gidiyoruz.Belli bir planimizi yok .Bildigimiz Asosda bir gece geceliyecegimiz. Aslinda ben Turkiyeden yetmislerin basinda ayrildigimda burasi pek bilinen turistik bir yer degildi. Belkide , biliniyordu da ben duymamisim. Herhalde Cevat Sakir yirmi iki kitabinda buradan fazla bahsetmemis.
Yola cikmadan, bizim Tugrul'a ( Eryilmaz) hangi otellerin iyi oldugu sorduk, sonrada atladik BMW'ye Tekirdaga dogru yola ciktik. Nostaljik bir yolculuk. Hayraboluda, Piyade Alayinda' ki astegmenlik gunlerim geldi aklima. Bol bol askerlik hatiralarimizdan konusuyoruz. Zaten baska ne konusur iki eski arkadas uzun zaman sonra ilk defa bulusunca. Mulkiyedeki okul anilari, arkadaslar, yapilan kacamaklar ve daha neler neler.
Yolun iki tarafinda elma agaclari pitrak pitrak goz alabildigine uzaniyor. Omer dayanamadi, arabayi durdurdu. Uc bes tane kopardik arabaya geri donduk. O kullaniyor, bende caki ile sari kirmizi, kircil kabuklu elmalari soyuyorum. Bir lezzetli ve sulu ki sorma gitsin.
Tekirdagda kucuk bir koftecide oglen molasi veriyoruz. Ufacik bir yer. Bes masasi ya var, ya yok. Mecburen masamizi genc bir ciftle paylasiyoruz. Genc adam Astsubay, Kesan'da gorevli. Kiz sozlusu olmali. Adamin gozlerinin icine bakiyor utanarakdan. Buralarin eti meshur. Inegol koftesi, solda sifir kalir. Yaninda birde bol soganli piyaz ve bol kopuklu ayran. Oh be ! , ozlemisim. Memleketim benim.
Lokantadan kalktik, Tekirdagdan cikmadan Omer Inhisar Bayii bir bakkaldan, bir kasa Tekirdag rakisi aldi. O zamanlar " Tekirdag" markali raki henuz yok. Ama "Yeni"nde , "Altinbas" inda en makbulu Tekirdag uzumunden yapilani. Raki olurda , kavun olmazmi? Kirklareli zaten yolumuz uzeri. Sehrin girisinde koca bir kavun heykeli bile var. Bir ufak carsi, carsinin iki yani sira sira kavun mahzenleri. Bunlar, icinde gun isigi olmayan, kavunun tarlasindan koparildiktan sonra tavandan asilip , kemale erdigi odalar. Uc dort tanede kavun alip arabanin bagajina atiyoruz.
Geliboludan arabali vapurla Lapsekiye gecmeden once , Omer'in cocuklugunu gecirdigi koye ugruyoruz. Bolayir civarlarinda bir kucuk koy. Sanki hala gecen yuzyilda yasiyor. Tas evler, kargacik burgacik sokaklar. Koy bir vadinin ust kisminda. Vadi goz alabildigine , Eylul sarisi rengi ile uzanip gidiyor. Omer yol kenarinda Canakkale savaslarindan kalma bir bataryaligi ve siperligi gostererek, cocukken hep buralarda oynadigindan bahsediyor. Yavas yavas arabayla koyden vadiye dogru iniyoruz. Birden caminin onunde tabur halinde yuruyen bir kalabalik onumuzu kesiyor. Omuzlarinda yesile sarili tahta bir tabut. Sanki butun koy, cenazenin pesinde. Biraz durup, belkide icimizden bir dua mirildaniyoruz.
- Buraya kadar gelmisken, Bolayira bir ugrayalim
, diyor Omer.
Bolayirda , servi ve cinar agaclarin golgeliginde tepe basinda bir kabri ziyaret ediyoruz. Agaclarin alt govdeleri beyaz badana ile boyanmis. Oktegon sekilde bir cicek tarhi. En ortasinda mermer bir lahit. Lahitin bas kisminda mermerden bir fes. Cicek tarhinin koselerinde iskele dubasi buyuklugunde sekiz adet beyaz mermerden sutun. Hepsi birbirlerine kirmizi beyaz boyali zincirlerle baglanmislar.
Lahitin onunde beyaz mermere altin rengi ile islenmis bir dize;
"FELEK HER TURLU ESHABI CEFASIN TOPLASIN GELSIN
DONERSEM KAHBEYIM MILLET YOLUNDA BIR AZIMETTEN..."
Vatan Sairi Namik Kemal'in huzurundan ayrilirken ikimizde belki benzeri duygular icindeyiz.Ben bu ilk defa gordugum yerlere , Omer ise cocuklugunun gectigi koye bir daha donmeyecegini bilerek
buradan ayriliyoruz.
Yil 1991, daha henuz internet diye bir sey yok. Omerin arabasinda bir telefon. O zamanlar daha yeni cikmis , adina "cep " denmiyor daha. Biraz zorda olsa, Istanbuldaki annemlerle konusabiliyorum. Omer , al istersen arabayi biraz da sen kullan diyor. Kolay degil , yirmi sene olmus nerdeyse Turkiyeden gideli ve ben bu zamandan beri hic direksiyona gecmemisim bu yorede. Biraz cekinsemde , aliyorum ve kisa zamanda alisiyorum yollara. Devamli , Amerikada boyle, Turkiyede soyle diye karsilastirmalar yapiyoruz. Ne dendir bilinmez.
Ayvalik civarinda ve Troya vadilerinden geciyoruz simdi. Arabanin acik pencerelerinden iceriye ic gidiklayici hos bir koku giriyor . Etraf goz alabildigine ufak yaprakli zeytin agaclari, ve Havva anamiz ve Adem babamizin ic giysileri olan koca yaprakli incir agaclari ile dolu. Truva da duruyoruz. Buradaki harabeleri ve tarihi anlatmak belkide basli basina baska bir yaziya ilham verecek kadar zengin.
Yolumuz devam ediyoruz. Asos'a gelirken, once ciktik ciktik, simdi inmeye basladik.Sag tarafimiz ucurum ve masmavi bir arsipel. Sanki ucakla asagiya iniyoruz gibi.Yol daraldikca daraliyor. Karsimiza bir araba ciksa , mumkunu yok yolu paylasmanin. Inmeye devam ediyoruz. Ben haril haril video cekiyorum. Yolun kenarinda bir esek agacin yapraklarini yiyor. Omer, her zamanki o guler yuzu ve tebesumu ile bana donerek:
" Iste goruyorsun Ustad " diyor.
" Milli nakil vasitamiz yakit ikmalinde !"
"Valla bu yollar cok korkunc be Omer!"
"Haklisin , geceleri hic tavsiye etmem.
Indik, indik ve sonunda , zink diye durduk. Dead end ! Stop! Hotel Behram.Avusturyadaki dag motellerini andiran kucuk bir otel. Daha iyi bir secenek varmi diye arastirmiyoruz bile. Tek bir odalari kalmis. Aslinda Omer'de ben'de "Privacy" duskunuyuz ama, caresiz kabulleniyoruz tek odayi.Otelin lobisi, leba-leb dolu. Besiktasin, Avrupa kupasi maci var, herkes televizyondan maci seyrediyor. Seyredenler icinde bir yedeksubay, resmi elbisesi ile. Ben biraliyorum, Omer Tekirdagdan aldigi rakiyi acti. Kadehleri tokusturuyoruz. Mac galiba berabere bitiyor.
Aksam yemegi vakti Otelin lokantasina gidiyoruz. Lokanta yol uzerinde, limana bakiyor. Yerler arnavut kaldirimi, yol hemen yanimizdan geciyor. "Ustad" baligi secti.Sef Garsona rica etti, Tekirdagan getirdigi rakidan koyduk kadehlere. Yavastan buzlu rakilari yudumluyoruz. Bu sefer daha derin konulara giriyoruz. Onun iki oglu var Osman ve Cem. Cem dogdugunda bana yazdigina gore obur yakin arkadaslari alinmislar Omer'e, " neden bizim ismimizi koymadin ogluna " diye. Bizimkisi iste boyle bir yakinlik.
Daha cok Osmandan bahsediyoruz ama bu aksam . Universiteye yeni basliyacak Osman . Devamli ciktigi bir kiz arkadasi var Osmanin. Babasi endiseli. Okumasinin yarim kalmasindan korkuyor. Benim Esra yedi yasinda, Asli on iki . Problemsiz yaslar. Iki baba konusup dertlesiyoruz.
Aylardan Eylul ve de Eylul'un basi , ama hava bayagi serin. Hafiften bir poyraz esiyor. Kiyida rumdan kalma dort bes tas bina. Mendiregin icinde balikci tekneleri tembel tembel yalpa vuruyor. Bir sakinlik ve sessizlikki , degme gitsin.
-Ustad burasi rehabilitasyon merkezi gibi, bize yaramaz galiba -
diyor Omer.
Kalkiyoruz lokantadan, sokaklarde insanlar bile tek tuk. Ozgun muzik calan bir bari tavsiye ediyorlar. " Ozgun Muzik" tabirinide ilk defa isitiyorum. Unutmayin yil 1991, deniz asiri yasiyoruz ve iletisim simdiki gibi degil.Cehalatimiz af ola!
Omer'in degisik ickilere meraki var. Ben Baton Rouge'da o gunler revacta olan bir after drink ismarliyorum. Courvasier/ Grand Manier 50/50. Bir yudum aliyor genis agizli konyak kadehinden Pek tutmuyor ama bozuntuya da vermiyor. Ikimizde yorgunuz. Fazla kalmadan otel odasinda istirahate cekiliyoruz. O, Shirley McLaine'in" My Life" in tercumesini okurken ben uykuya daliyorum bile.
Ertesi sabah kalktik, hava bayagi bozmus. Kotu ruzgarli bir Eylul gunu. Kiyidaki salas bir caybahcesinde sabah kahvemizi iciyoruz. Bozcaadaya gitmeye niyetimiz vardi, vazgeciyoruz.
Karsidaki, Midilli adasina bakarak,
-Biliyormusun Midillinin yunanca ismi " Lesbos" ve "lesbian "terimide bu ada eskiden yasayan kadinlardan cikmis.
-Butun boyle ahlaksizca seyleri senmi bilmek zorundasin Cem?
-yoo, Halikarnas Balikcisndan ogrendim ben.
Gene yuzunu bir tebessum kapliyor Omerin.
-Gel be Cem , burasi cok sakin, biz senin Bodrumuna gidelim. On senedir gitmedim ben Bodruma.
Sevincle karsiliyorum bu oneriyi. Az degil benimde alti sene olmus Mavi Sevgiliyi gormeyeli.
-Ama once ,
diyorum
Behram Kaleyi gezelim, Athena Tapinagindan Arsipeli bir seyredelim. Sonra ver elini Bodrum.
Merhaba Balikci !
Cem Ozmeraal
19 Agustos 2004
Columbus, Ohio
|