29 TEŞRİN
Ben Columbusa ilk defa yetmisli yillarin basinda geldim. O zaman burada gordugum Turk toplumu ile ilgili gozlenimlerimi anlatmaya calisacagim.Yalniz bunlari anlatmadan once, bu yillardaki Turkiye'ye , Amerika'ya ve Columbus'a bakmakta fayda var.
Columbus'a ilk gelen Turkler 1950 lerin son yillarinda buraya staja ya da yuksek tahsile gelen genc profesyoneller.Aralarinda doktorlar, muhendisler, subaylar, haritacilar ve ogrenciler cogunlukta. Bu siralar, Turkiyede Demokrat Parti iktidarinin son yillari.Adnan Menderes basbakan, Celal Bayar Cumhurreisi.. Henuz 27 Mayis ihtilali olmamis. 1 dolar on lira. Doviz kitligindan yurt disina en fazla 200 dolar cikarabilyorsunuz.
Futbolda Lefterli, Turgayli, Metinli ve Recepli yillar.1960 Roma olimpiyatlarinda Turkiye gureste tam 7 altin madalya aliyor.Sinemada Belgin Doruk, Ayhan Isik ve Goksel Arsoy revacta.
Ayni yillarda Amerikada genc John Kennedy baskan. Benzinin bir galonu sadece 25 cent. Yeni bir Chevrolet sadece 1500 dolar.On on bes bine guzel bir ev satin alabiliyorsunuz. Sinemada Marilyn Monroe, muzikte Elvis almis basini gidiyor.
Columbus ise nufusu ucyuzbini ancak asan bir sehir. Bir down-town'u var. Downtowndada Lazarus sehrin yegane deparment store'u . Schottensteinsler, Easland ve Northland mallari henuz kurulmamis.Cevre yolu I -270 hatta 315 bile henuz ortada yok. Bugun , Amerikada bile en yogun yollardan sayilan Sawmill o zamanlar "bir country road" . Etrafi kuslarin ucustugu batakliklarla cevrili.Ohio State'nin simdi yuzbini asan stadyomu tam bir at nali seklinde ve kapasitesi simdikinin ucte biri. Efsanevi coach Woody Hayes futbol hocaligi kariyerine yeni basliyor. Iki "Heisman trophy" li tek futbolcu Archie Griffin daha kucuk bir bebek. Fred Tayl or'in coach'lugunu yaptigi Ohio State basketball takimi, John Havlicheck adli oyuncunun liderliginde NCAA sampiyonu oluyor.
1950 lerin sonlarinda Columbus'a gelip yerlesen ilk Turkler genelikle genc profesyonellerden olusuyor.Iclerinde doktorlar, harita muhendisleri ve ogrenciler cogunlukda . Cogu evli ve genelikle buraya gelirken butun mallarini mulklerini satip gelmisler. Once niyetleri burada ogrenim yapmak yada staj gormek, sonrada yurda geri donmek. Ama evdeki hesap carsiya uymuyor ve cogu ev bark sahibi olup Columbus'da kaliyor.
En buyuk sorunlari dil bilmemek. Cogu cok az Ingilzce biliyor, hanimlarin coguda hic denecek kadar az. Kayinpederim Tayfur Durupinar anlatmisti. Columbus'a geldigi ilk yillarda arabasi bozulmus . Tayfur bey en yakin benzin istasiyonuna kosmus ama benzinciye bir turlu derdini anlatamamis. Zira tamirciye, "Can you help me?" yerine "Can I help you?" dermis. " No I don't need help" diyen tamirci sonunda uzaklarda yolda kalmis arabayi gorunce; " I see, looks like you are the one who needs help" demis ve arabayi cektirip tamir etmis. Benzeri bir hikayeyi de Doktor Cahit Palantekinden dinlemistim. Gece aksam yemeginde hemsire hastaneden doktor'a telefon ediyor ve hastaniz öldü anlaminda "Your patient has passed away" diyor. Bu tabiri anlamayan doktor ; " Give him 2 asprins, he will feel better tomorrow morning " demezmi. Siz hemsirenin saskinligini dusunun.
Dil sorunu disinda hanimlarin ve cocuklarin cevreye okul sistemine olan adaptasyon sorunlarida var. Hanimlarin cogu dikis dikip evin butcesine katkida bulunuyor. O zamanlar esim Sitare yedi yaslarinda bir kiz cocugu. Turkiyede juponlu , pileli etekler moda . Kayinvaldem Ulker hanim cok guzel bir kumas alip, Sitareye bir elbise dikiyor ve okula yolluyor. Okulda diger ogrenciler Sitare'ye biraz hayretle bakiyorlar. Sonunda durum anlasiliyor, ogretmen elbisenin kumasinin perde kumasi oldugunu soyluyor annem'e. Tabi o gece hemen yeni bir elbise dikiliyor kucuk Sitare'ye.
Ben 1970 lerin baslarinda Columbus'a ilk geldigimde burada gelenek ve goreneklerine cok bagli, ananelerini aynen surduren bir Turk-Amerikan toplumu ile karsilastim. O zaman bana enteresan gelen bu Turk -Amerikan kolonisinin on bes yil once Turkiyede kullanilan Turkceyi aynen muhafaza etmis olmasi idi. 1960 la 1970 arasi Turkiyede dil, ozelikle yazisma lisani buyuk capta bir degisiklige ugruyor Turkiyede
Televizyon tek kanal ve henuz emekleme caginda. Turkiye ile Amerika arasinda iletisim cok kisintili. Buradan Ankara radyosunu dinlemek imkansiz. Arada eski Turk gazeteleri geliyor ama deniz yoluyla nakliyat ucuz oldugu icin bu bazen aylarca suruyor ve haberler guncelligini kaybediyor. Telefon deseniz , hem pahali hemde santral arayiciligi yapilan ile iletisim oldukca kisintili ve de kesintili. Bu kosullarda benim ilk dikkatimi ceken konusma lisanin artik Turkiyede pek kullanilmayan kelimelerden olusmasi. Ornegin mesela, teyyare,talebe, vekil, cumhurreisi, basvekil, amele, tesrin, gibi kelimeler yeni Turkce kelimelerle degistirilmemis. Televizyon seyretmek yada izlemek yerine," televizyon bakiyoruz" gibi yeni degimlerde uretilmiyor degil.
Zannediyorum benim Columbus'a ilk gelisim 1974 yilinda olur O zamanlar ziyaretci olarak geldigim Columbus'a bir sene sonra damat olarak gelirim ve kendimi bu cok renkli Turk-Amerikan toplumunun icinde bulurum. Bu toplum bugunku gibi her firsatta bir araya gelir, piknikler, caylar yapilir, 23 Nisanlar, 29 Tesrinler, seker ve kurban bayrami hep birlikte kutlanirdi. Ama bu kutlamalar icinde katilmi en yuksek ve onemi en buyuk ikisi vardir ki bunlar Cumhuriyet Bayrami balosu ve Yilbasi Balosu idi. Zannederim arsivlere gecen ilk Cumhuriyet Bayrami balosu burdaki Turklerin kurdugu TAACO cemiyetinin duzenledigi 29 Ekim 1969 tarihli balodur. Bir otelin salonunda yapilan baloya katilim yuz yirmi kisinin uzerindedir ve bunun en az dorte biri Amerikali misafirlerden olusmaktadir.
|