Kars ekibimiz tamamdı. İstanbul’dan Ankara’ya Zihni’nin arabası ile hareket edecek, Selçuğun eşi Beyhan’ı kardeşine bıraktıktan sonra Anıtkabir’i ziyarete edecek, ertesi sabahta uçakla üçümüz Kars’a hareket edecektik. Sezai Bey DSI misafirhanesinde bizim için rezervasyon yaptırmıştı.Kars'da ilk gün dedemin mezarını ziyaret edecek, mermer ustası ile konuşarak kabri yeniletmek için anlaşacaktık. Ertesi iki gün de Kars ve civarını gezecek, Ani harabelerine ve Sarıkamış’a ve belki de sırf görmüş olmak için birkaç saatliğine Gürcistan’a geçecektik.
Türkiye yolculuğunun ilk etabı bizim için hep Chicago’dan başlar. Altı saatlik bir araba yolculuğundan onra bir gece orada kızımda kalır, oradan direk bir uçakla İstanbul’a uçarız. Gene öyle yapmış, bavulları jeep’e yerleştirmiş ve Chicago’ya dört gün öncesinden gelmiştik. Eşim Sitare beni bıraktıktan sonra Columbus’a geriye dönecekti.
Yolculuktan üç gün önce bir Pazar akşamı idi . Ailece evde çoluk çocuk güzel bir yemek yemiş ben de damatla iki kadeh rakı içerek İstanbul’a hazırlık yapmıştım. Yemekten sonra göğüs boşluğumda hazımsızlık benzeri bir tazyik hissetmeye başladım. Sanki nefesimde hafif bir daralma ve göğüs kafesim de yanlara doğru bir çekme vardı. Yatağa yattıktan sonra aynı rahatsızlık zaman zaman gelip gitmeye başladı. Sonunda bunda bir şey var diyerek gece saat üçte en yakın hastanenin Acil’ine gittik.Yapılan testler ve EKG den sonra doktor “ bir problem gözükmüyor, ama ne olur ne olmaz bu gece seni hastanede tutalım, bir de kan testi yapalım”, dedi.
Verilen ilaçlar, filan, gece oldukça rahat geçti. Ertesi sabah ta Kardiyolog doktor odaya gelince, onun beni muayene edip taburcu edeceğinden emindim. Doktor beklemediğim şekilde yatağımın ucuna oturdu, bana ve Sitare’ye dönerek:
” Kan testinde beklemediğimiz bir sonuç çıktı , kandaki enzime ler hafif bir kalp krizi geçirdiğini işaret ediyor.” dedi.
Bir anda ikimizde dona kalmıştık.
“Peki ne yapacağız şimdi ? “
“Hemen bu sabah kolundaki bir damardan girip anjiyo yapacağız, duruma göre de stent takabiliriz.”
Doktor prosedürü anlatırken kendimi iyi hissetmiyordum, başımı ellerim arasına alıp dizlerime doğru eğildim. Doktorun izahatı bitince:
“Peki her şey iyi giderse Çarşamba günü yola çıkabilirliyim ?”diye sordum.
Dr. Frei’ın cevabı kısa ve kesindi :
“I don’t think so !”