istanbullite.com

NOSTALGIC WRITINGS BY AN ISTANBULITE © Since 2002

HOME ↓

ABOUT US/BIZ KIMIZ ?

ISTANBUL&TURKEY TRAVEL

ISTANBUL TRANSPORTATION

LIVE TURKISH TV AND MEDIA

NEWS FROM COLUMBUS,OHIO

LINKS

CONTACT US/İLETIŞİM

DUSSELDORF 1956

ISTANBUL SUR-ICI ↓

YEDI KULE ZINDANLARI

KAYBOLAN KIR TEPEBAG

SEHZADEBASI DIREKLERARASI

LALELI BABA

MIHRIMAH CAMILERI

CEVIZAGACI- GOTLAR SUTUNU

TEKFUR SARAYI

ISTANBULUN ALTI 1,2

ISTANBULUN ALTI 3,4

HALICTE BIR VAPUR GEZISI

SUMBUL EFENDI

MILION TASI

KOCAMUSTAFAPASADAKI KOSK

ISTANBUL SUR KAPILARI

ISTANBUL TURBELERI/TOMBS

AHMET SARACBASI EFENDI

7 TEPE 700 CAMI ISTANBUL

ISTANBUL SUR- DISI↓

BOSTANCIDAKI BEYAZ KOSK

BALIK UZERINE LAKIRDI

GOKSU DERESI

SAHIL YOLUNDA SABAH

BIR TEPE, BIR KALE

CARPISAN KAYALAR

ISTANBULLU OLMAK

KANDILLIDE BIR GECE

SHOW ME BIG MONEY

SAIRLER SOFASI

HIKAYELI RESIMLER

1CE UPON A TIME ISTANBUL

ARA GULER'S ISTANBUL

ISTANBULUN 77 ISMI

ISTANBUL DERETEPE ↓

6 MERMER 23 TILSIMLI TAS

HAYDARPASANIN ÖYKÜSÜ

YILDIZ KORUSU

HUNKAR'A GIDELIM

IBRAHIM PASA SARAYI

ABBAS AGA PARKI

TOPKAPI ANIT MEZARLARI

ULUBATLI VE MIHRIMAHCAMII

SULEYMANIYEDE BIR GEZI

HALICTE BIR SEMT: FENER

BAHARIYEDE SINEMALAR

BEYAZIT KULESI

HARBIYE NEZARETI

HAYDARPASA KIRIM MEZARL.

DOGANCILAR PARKI

ARCADIUS'UN SUTUNU

OSMANLI EFSANELERI

BIZANS VE KURULUS MITLERI

OZLENEN ESKI ISTANBULMU?

ISTANBUL SEYYAHI ↓

GALATADA GEZINTILER

KUCUKYALI VE SATYROS

ABDULHAMITIN YILDIZ CAMII

YAHYA EFENDI DERGAHI

AT MEYDANI

PERA PALASIN GIZEMLERI

SEPETCILER KASRI

EVLIYA CELEBI RUYASI

FLORYA DENIZ KOSKU

TARIHTEN KAPAKLAR ↓

HEYBELIADA DENIZ LISESI

INONU DENIZ LISESINDE1934

INONU HARPOKULUNDA ,1942

VEKILLER VE RESMIGECITLER

BU ANZACLAR NEREDE?

RUYA

CANAKKALE, TRUVA

BOSTANCIDA BIR NIŞAN

JAPONLARIN 1934 ZIYARETI

GOLCUK VE YAVUZ-HAVUZ

GAZOZ KAPAKLARI

BIZANSLI VE BEYAZITLI

KADIKOY, ISKELEDE SABAH

ARMONIKA CALAN KIZ

1975 DE BIR ASK HIKAYESI

METEOR CUKURU

MINIBUS SOFORU ZEYNEL

ANTIPHELLUS BALIKCISI

BIR EGE DILBERI

BIR RUYA

ASOSDA BIR GUN

TWILIGHT ZONE

BEN SERVISCIYIM ABI

BIT PAZARINA NUR YAGDI

VATMAN ALI BEY

ADAM

BIR KARANFILLI ADAM

KINDER HEIM

ZULAL

YESIL KAPI

GENC OSMAN MONOLOGU

DENIZ YILDIZININ OYKUSU

CESITLI KAPAKLAR

MUZE EV

ANNEMIN SANDIGINDAN

1942 DE EN UZUN YOLCULUK

PARIS GOZLENIMLERI

MAHMEDET HOCA

SOLUK MAVI NOKTA

OSMANLI TOKATI VE HIGH 5

HIZIR ILYAS

29 TESRIN

GAZOZ KAPAGI (ORIJINAL)

COLA TURCA

HARICTEN GAZEL

BJK ŞEREF STADI

CHAMPION BESIKTAS

BESIKTAS STADIUM & FANS

A VISIT TO INONU, 2011

RICARDO ICIN

WITH BJK PLAYERS OF 2011

BJK NEVZATDEMIR FACILITY

BESIKTAS'S USA TOURS

SAMPIYONLUKLAR MIMARI

Q7,GUTI&IVERSON

KAYA KAPTAN

DR. VEDII TOSUNCUK

BJK VE CIRAGAN SARAYI

1964 ALI SAMI YEN ACILISI

ELLI YIL SONRA PRATER'DE

PANTER KALECI

ESKI BIR MILLI MAC

KARANFILLI ADAM

BIR YASAM TARZI

TEMİZ FUTBOL

BERLIN PANTERI

SARI LACIVERT

INSIDE FENER STADIUM

YUSUF ILE SANLI

PASKAL VE BJK FORMASI

KUCUK AHMET

DEMIROREN'E ACIK MEKTUP

GUVEN ONUT

BABA BOSQUE

HELE HELE SERGEN KAPTAN

TAKSM KIŞLASI CIRCA 1925

GELINCİK TARLALARI

ANNEM

MY MOTHER LAMIA

ANNEMIZ LAMIA

LAMIA HAMINNE AND TAYLOR

DOGUM GUNU,ANNELER GUNU

"EVIM/HOME"

NOSTALJI TRENI

LIFE OF MY FATHER

REUNITED/ONLAR KAVUSTULAR

SON CINAR BULENTSARACOGLU

CAPS IN ENGLISH ↓

OUR OLYMPIAN IN OUR HEART

MY TRIP ON THE MEGABUS

LYCIAN CITIES OF TURKEY

1937 BERLIN LETTERS

SULTAN SULEIMAN

TURKEY&THANKSGIVING

EINSTEIN'S PLEA TO TURKEY

TURKISH HELP TO IRISH

USA MILITARY IN TURKEY

PRESIDENT OBAMA'S TRIP

FLAG RAISING CEREMONY

RENAISSANCE MAN

"NOAH'S ARK" OR IS IT ?

STORY OF SANTA CLAUS

STORY TELLER OF ANATOLIA

TURKISH COFFEE

DOWN CAFE

ECEVIT IN NEWYORK 2002

SUKI, OUR CAT

HERR WAMLEK

ISTANBUL STORIES ↓

IN SEARCH OF LULU

TRANSFORMING OF SS SOLACE

ZEYREK MOSQUE& MONASTERY

COLUMN OF THE MARCIANUS

TRUE CROSS IN ISTANBUL ?

ISTANBUL MYTHS IN ENGLISH

LEGEND OF LEANDER'S TOWER

77 NAMES OF ISTANBUL

7HILLS 700MOSQUES ISTANB.

7 Churches of Anatolia

ISTANBUL VIDEOS

PANAROMIC TOURS/SANAL TUR

ATATURK

ATATURK ALBUMU

ATATURK-ROOSEVELT LETTERS

1953 DE ANIT KABIR

ATATURK'UN BINMEDIGI UCAK

ATATURK TBMM KONUSMASI

ATATURKUN EVI VE MEKTEBI

10 KASIM 1938

ATATURK'U ANLAMAK

ATATURK VE DIN

ATATURK'UN AKARETLER EVI

ATATURK MUZE KOSKU

CARTE POSTALE NOSTALGIA↓

KARTPOSTAL TURKIYE32-1944

MY MOTHERS ISTANBUL YEARS

MY FATHER'S BERLIN 1937

GERMAN WEHRMACHT 1937

POSTCARDS USA 1944

CARTOLINA POSTALE ITALIA

C.POSTALE EUROPA 1937-946

POST-CARD EGYPT 1942

POSTCARD, MIDDLE EAST

DIYARBAKIR 1955

SOUTH EASTERN TURKEY 1955

ANKARA&ISTANBUL 1956

PARIS 1956

JUKE BOX NOSTALGIA ↓

MUZIK VE BEN

1957-1960 POP

1960-1970 POP

1970-1980 POP

1980-1990 POP

FATHER OF ANADOLU POP

TURKISH MUSIC PORTAL

NESET ERTAS USTA

PLAY FOR THE NATURE

TURKIYE PHOTOS ↓

ADALAR/PRINCE ISLANDS

ISTANBUL PICTURES

ISTANBUL GATES&DOORS

ISTANBUL TOP TEN MUST SEE

ISTANBUL FERRY LANDINGS

ISTANBUL BAZAARS

BOSPHORUS, ISTANBUL

A GOLDENHORN FERRY TRIP

BEYOGLU PICS

BODRUM

CAPPADOCIA

KAS,KALKAN,DEMRE

ALANYA

DALYAN, GOCEK, FETHIYE

ANKARA

TWIN BEAUTIES/IKIZGUZELLE

PHOTOS USA & WORLD ↓

WALKING THE TRAIL

LAS VEGAS

LAKE MEAD,NEVADA

PHILADELPHIA

PARIS

BOSTON

CHICAGO

ITALIA

LONDON 1967

INDIA/NEPAL

CARIBBEAN ISLANDS

DARFUR/SUDAN

SANFRANSISCO AND MONTERY

SAN ANTONIO, TEXAS

San Diego

NEW ORLEANS

NEW YORK

PENNSTATE

PRESIDENTS & KINGS TOMBS

FLAG RAISING IN COLUMBUS

ISLAND OF KOS VIDEO

AILE/FAMILY BLOG

ESRA'S WEDDING ALBUMS

ESRA'S BRIDAL SHOWERS

ESRA PINAR FILES

OZMERAL PATERNAL F.TREE

OZMERAL MATERNAL F. TREE

DURUPINAR PATERNAL F.TREE

DURUPINAR MATERNAL F.TREE

LAMIA&HAMZA VIDEO 1999

BABY MADISON FABLE

BABY TAYLOR FABLE

TAYLOR BABY&TODDLER YEARS

WEILS' WEDDING AND HOUSE

ASLI'S SHOWERS 2008-2009

FAMILY HOLIDAY PICTURES

I-FOOD

ISTANBULLITE'S FOOD

STREET FOOD

GOLDEN CORRAL COLUMBUS

ANNE'S COOK BOOK

CAFE ISTANBUL

BLOG

Translate
Bookmark and Share
 
İBRAHİM PAŞA SARAYI
MUHTEŞEM YÜZYILIN GERÇEK YÜZÜ
Üst  Sıra: Sultan Süleyman, Hürrem Sultan,Mahidevran Gülbahar Sultan,Pargalı İbrahim Paşa
Alt Sıra: Valide Ayşe Hafsa Sultan, Mihrimah Sultan,Şehzade Mustafa, Hatice Sultan.



   MATRAKÇI NASUH EFENDİNİIN  AT MEYDANI GRAVÜRÜ
   Solda: Aya Sofya, Ön cephede kuleli  İbrahim Paşa Sarayı ve Avluları, 
   Ortada: Dikilitaşlar ve Hipodrome kalıntıları
   Arkada: sonradan istimlak edilecek ve yerine Sultan Ahmet Camii
   yapılacak  Mahalle Evleri

 
Pargalı İbrahim Paşa  ile Hatice Sultanın At Meydanındaki köşkü popüler televizyon dizisi Muhteşem Yüzyılda sıkça gördüğümüz  mekan. Sarayda Topkapı Sarayında olmayan gelenekler var. Örneğin sofra başında kadınlı erkekli yemek yeniyor, etrafta heykeller, resimler var, İbrahim Paşa devamlı keman çalıyor. Tabi bir sinema filmini yada televizyon dizisini belgesel bir filimden ayıran özelik, ilkinde tarihi gerçekleri çok saptırmadan senaryoya  bir takım  eklemer yapmak ve olaya renk katmaktır. Ama tarihçileri, ve bazı seyircileri memnun etmek zor iş. Kimisi Haremdeki ilişkileri beğenmez, kimi kadınların dekoltesini, kimi Sultan Süleyman neden “Mavi gözlü” der, kimi Pargalı’ya diş biler kimide Hürrem’den nefret eder, “babası Rus Papazı” der. Hollywood’ta yapılan bir Napolyon filminde kimse “yahu bunlar acaba doğrumu? “diye sormaz, ama olay bize gelince çok hassas oluruz. Belki de bu nedenle Atatürkü konu alan bir  yabancı filim çekilemez, Türkiye’de çekilenlerde ilk piyasaya çıktığında kıyamet kopar. Bize göre tarihi filmlerde seyircinin heyecanlanması için biraz abartı olacaktır ve yapılan filim eski zamanın gerçeklerini, günümüzün zevk ve anlayışına uygun olarak cilalamak, filmin tutulması açısından gereklidir.

Bu dizi benimde hoşuma gitmiş olmalı ki, Beyazıt kulesini gezdiğim gün Sultan Ahmet meydanına bir uğrayayım ve hem İbrahim Paşanın şu meşhur Sarayını göreyim , hemde içinde yer alan İslam eserleri Müzesini gezeyim dedim. Geziden sonra da  İbrahim Paşa ve Köşkü  ile ilgili bilgileri de araştıramaya başladım.

Kanuni Sultan Süleyman, Vezir-i Azam-ı İbrahim Paşaya “Pargalı” diye hitap edermiydi bilemeyiz, ama bu onun dört lakabından biri.  Parga Yunanistanın Adriyatik denizi kıyısında dünya güzeli bir balıkçı kasabası ve burada bir balıkçının oğlu olarak doğan çocuk sonraları korsanları eline geçiyor ve yolu önce Manisa’ya oradan da Osmanlı sarayına kadar uzanıyor. Manisa’da şehzade Süleyman onun keman çalmasınımı, yoksa mandolin çalmasınımı beğenmiş orasıda pek açık değil. İbrahim Paşanın ikinci lakabı” Frenk İbrahim” yada “Güzel İbrahim”. Frenk lakabı Paşanın güzel sanatlara olan hayranlığından geliyor. Sarayını resim ve heykellerle donattığı gerçek olsa gerek. Macaristan seferinden  mitolojinin ünlü “üç güzeller” heykeline getirtip, At Meydanına köşkün tam karşısına cıbıl cıpıldak  dikince, halkın ağzı bohça değil’ki, dedikodular alıp yürüyor: ” Bir İbrahim putları yıktı diğeri tekrar dikti “diyorlar.

Üçüncü lakabı “Makbul İbrahim” ise, onun Sultan Süleymanın nazarında ki yüksek mevkinden ve Hünkarın onun fikirlerine verdiği önemden geliyor. İbrahim Paşanın bu lakaptan aldığı öz güven onun sonunu da  hazırlıyor ve ölümünden sonraki son lakabına yol açıyor: “Maktul İbrahim”. Bazılarına göre Sultan Süleyman, Hürrem Sultanında etkisiyle İbrahimin sonunu getirmeye karar veriyor. Ama bir taraftan da can dostu ve  en yakın akıl babasına kıymaya gönlü el vermiyor ve kaçması için ona  her fırsatı tanıyor. Mağrur İbrahim Paşada sonunu  bilmesine rağmen Padişahın davet ettiği yemeğe gidiyor, baş başa yiyorlar, içiyorlar. Sonrada İbrahim kendi köşküne döneceğine Topkapı Sarayında kalıyor ve o gece yarısı cellatlar tarafından boğdurularak “Maktul” oluyor.

Osmanlı hanedanında eceliyle ölen Sultanların türbeleri bilinirde, öldürülenlerinki  pek bilinmez. Merak ettim araştırdım, bulabildiğim tek bilgi Maktul İbrahim Paşanın  Galatadaki Canfeda Zaviyesine defnedildiği. Google haritalarından baktım ve Fındıklıda Canfeda Çıkmazı adlı bir sokak olduğunu ve burada Canfeda Hazretleri türbesi olduğunu gördüm. Bu bilgiyi Columbus’a geri döndükten sonra öğrendiğimden oraya uğrayamadım ama o civarda oturan sevgili okurlarımdan birinden rica ettim, oraya uğrayıp bana  türbe ve bahçesinin birkaç resmini çekecek. Kim bilir belki de orada artık ismi okunmayan bir mezar taşının altında yatıyordur İbrahim Paşa. Eşi Hatice Sultana gelince onun türbesi de Haliç sırtlarında Yavuz Sultan Selim Camiinin bahçesindeki üç türbeden biriymiş. Onu da bir dahaki İstanbul yolculuğuma bıraktım. İbrahim Paşa ile Hatice Sultanın oğulları ve Sultan Süleymanın dört oğlundan ikisi; Mehmet ve Cihangir ve damadı Rüstem Paşa ise Şehzadebaşı caminin bahçesindeki türbede yatıyormuş. Ama ne yazık ki ben İstanbuldayken  orada restorasyon çalışmaları vardı ve biz içeri girip türbeyi gezemedik.

Divanhane ve Kasr-i Sahnisan
Ikinci Avlu
Ikinci avludan odalarin gorunusu
İbrahim Paşanın Sarayının kesin hangi tarihte yapıldığı bilinmiyor. Bilinen buranın Mimar Sinan tarafından elden geçirildiği ve 1520 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman tarafından İbrahim Paşaya hediye edildiği. Evliya Çelebi kitaplarında bu sarayın o zaman İstanbulun en büyük sarayı olduğunu yazmış. At meydanı boyunca bir buçuk futbol sahası uzunluğundaki saray dört  iç avlunun içindeki  birbirine iç içe geçen binalardan teşekkül etmiş. Civardaki bütün binalar ahşap iken bu saray tamamen kesme taş ve tuğladan örülmüş. İlk üç avlu ve bina, boylu boyuna eski hipodromun basamakları üzerine oturtulmuş. Dördüncüsü ise arka planda imiş ama burası ileriki yüzyıllarda yıkılmış ve yerine Adliye sarayı yapılmış. Cephedeki üçüncü avludaki bina bugün Adalet Bakanlığı arşivi olarak kullanılıyor. Günümüzde  İslam ve Türk Eserleri müzesinin bulunduğu ikinci ve birinci avludaki binalar ise Pargalı İbrahim ve Hatice Sultanın ikamet ettiği Saray kısmı. Sultan Süleyman  İbrahim Paşanın ve kız kardeşinin on beş gün ve on beş gece süren düğününü bu sarayda yaptırır. Daha sonra şehzadelerinin sünnet düğünleri de burada olur. Bu gelenek İbrahim Paşanın öldürülmesinden sonrada devam eder, 4. Muratın çocukları dahil bir çok şehzadenin sünnet düğünü burada yapılmış. Ama bu muhteşem saray İbrahim Paşanın maktul olmasından sonra  sadrazamların ikametgahı, defterhane, mehterhane, mahpushane, terzihane gibi amaçlara da  hizmet edecektir.

Müzeye ikinci binadan giriyorsunuz. Kapıdaki görevliden on lira verip bilet aldım ve birinci kattan küçük bir dehlizin içindeki merdivenlerden yukarıya avluya  çıktım. “Buraları hipodromun basamakları üzerine kurulu olan  yerler olmalı”, diye düşündüm. Ama müzede bina ile ilgili ne bir şema yada bilgi var, onun için ne nerededir bilemiyorsunuz. Avlunun içi küçük bir park adeta. Taş bir patikanın üstünden ikinci kat merdivenlerine doğru yürüyorsunuz. Her iki tarafınızda palmiye ve kauçuk ağaçları, çiçek tarhlarında sonbaharın son demlerini yaşayan kasımpatıları. Avlunun binaya yakın batı kısmında II. Mahmutun yaptırdığı Barok mimarisinden esinlenmiş  bir çeşme var. Hemen önünde de yüce bir çınar, üst bölümü budanmış iki asırlık kocamış  bir doğu çınarı: Orientalus.

İkinci kattaki odalar tonozlar ve üzerlerine  kubbeler ile ayrılmış bölümler .Damdaki büyük bacalardan bunların bir kısmının mutfak olarak kullanılan odalar olduğunu tahmin ettim. Birde büyük bir salon var en dipte. Burada nadir halılar sergileniyor, bugüne kadar hiç görmediğim büyüklükte, Selçuklulardan on yedinci yüzyıla kadar dokunmuş, Uşak, Horasan, İran ve Kafkas Halıları. “Hatice Sultan ile İbrahim Paşanın yemek  yedikleri salon burası olmalı” diye düşünüyorum. Yan yana dizilmiş diğer bölümlerde çok kıymetli Kuranı Kerimler sergileniyor  yedinci yüzyıldan günümüze kadar gelen Emevi, Abbasi,Memluk, Moğol, Türkmen, Selçuk ve Osmanlı kaligrafi şaheserleri.

Diğer odalarda gene Emevilerden Abbasilere, Memluk, Selçuk ve Osmanlılara kadar, taş oyma ve tahta oyma sanatıyla ilgili büyüklü küçüklü zengin koleksiyonlar var. Binanın zemin katında ise, eski kiler ve çamaşırhanelerin olduğu bölümlere benzettiğim basık tavanlı yerlerde, etnografya müzesinde Anadolu köy evleri ve yaşantıları sergilenmiş. Sergilenmeyen tek şey İbrahim Paşa ve onun hayatı ile ilgili bilgi ve objeler. Ben de bunları kendim hayal etmek için Divanhane denilen ikinci katta At meydanını seyreden büyük salonun yanındaki terasa çıktım. Burası kitaplarda ve Matrakçı Nasuh’ un gravürlerinde görülen Kasr-ı Şahnişin denilen yerdi. Buradan Pargalı ile Hatice Sultanın yaz aylarında At meydanındaki bayram eğlencelerini, el ele seyrettiklerini düşündüm. Sultan Ahmet camiinin minarelerini Mısır Obeliski ile  iç içe görmek ne kadar güzeldi. Ama dedim onların zamanında Sultan Ahmet Camii ve etraftaki yüksek ağaçlar yoktu, belki buradan Marmara denizine bakıp hayal kuruyorlardı. Şimdi ise buradaki Cafe'de birkaç genç oturmuş sohbet ediyordu.

Sonra İbrahim Paşanın hazin sonu aklıma geldi, on altı sene yaşadığı  bu Sarayda Hatice Sultan haberi duyunca ne yaptı, oğulları kaç yaşındaydı, Hatice Sultan herhalde buradan çıkıp Beyazıt’daki eski saraya taşındı. Acaba abisini hiç affettimi? Müzenin kapısından dışarı çıktım ve Dikilitaş’ın yanından eski Divan yolundaki metro istasyonuna doğru yürüdüm.

Cem Özmeral
10 Ocak, 2012
Dublin Ohio

Ikinci Avlu: Cesme ve 2 Asirlik Cinar
Divanhanenin terasindan Sultan Ahmet Camii ve Dikilitas
Ibrahim Pasanin cenazesi (Nakkas Osman 1536)
Kaynakça:
www.archnet.org
www.kultur.gov.tr



PARGALI İBRAHIM PAŞANIN MEZARI BURADAMI?
 
Aslında yukardaki başlıktaki soruyu tarihçilere sormamız gerekir. Ama biz İstanbullite olarak konuyu araştırdık ve Maktul İbrahim Paşanın öldürüldükten sonra Galata civarında Canfeda Zaviyesine defnedildiğini öğrendik. Sonra da Google haritalarından Fındıklıda Canfeda Çıkmazı sokağında bir türbe olduğu bilgisine ulaştık ve Cihangirde oturan İstanbullite’ın müdavim okuru sevgili Selçuk Eraslan’dan oraya giderek birkaç resim çekmesini rica ettik.

Selçuk türbeye giderek yirminin üzerinde resim çekmiş. Türbenin önünde içeriği doğru fakat şekli son derece iptidai türbe adabını anlatan bir yazı var. Ama türbede yatanlarla ilgili tek bir cümle yok.  Yazıda parmaklıklara çaput bağlamayın deniliyor ama türbenin içinde süt kartonu taşımaya yarayan plastik bir kutu, hemen önünde de yakındaki bir fotoğrafçının taşınabilir reklam panosu var. Bu görüntüsü hoş olmayan  resimleri eledikten sonra size Selçuk’un çektiği birkaç fotoğrafı sunuyoruz.  Sevgili Eraslan’a buradan tekrar teşekkür ederiz.

Acaba fotoğraflardaki üç mezardan biri Makbul İbrahim Paşaya mı ait. Belkide hiç bir zaman bilemiyeceğiz.

Cem Özmeral
13 Ocak, 2012
Dublin Ohio

FOTOĞRAFLAR SELÇUK ERARSLAN
 
OKUR YORUM VE KATILIMLARI
MATRAKCI NASUH
Sevgili Cem,
Kanl 8 de Cumartesi ve pazar sabahları yayımlanan canlı haber programına katılan sanat tarihçisi prof. Nurhan Atasoy Kanuni dönemine dair çok gizel bilgiler verdi. Kendisi özellikle o dönemi anlatan minyatürlerden neredeyse belgesel denecek kadar doğru bilgilere ulaşmış.İbrahim Paşa'nın mezarının senin dediğin gibi Beşiktaş'ta Canfeda türbesinin yanındaymış, hatta başucunda da bir çitlembik ağacı varmış.O dönemde yaşayan  Nasuh Paşa hakkında da bir sürü şey anlattı. Matrak adı ozamanlar kağıtların kesilererek kuleler şekline getirilip oynanan bir çeşit oyunmuş . Matrakçı çok mükemmel  ve doğru çizimler yaparak o dönemi adeta belgelemiş. Mesela Anadolu'dan Bağdat'a kadar varolan kaleleri hatta bahçeleritüm detayı ile, Akdeniz'deki limanları, kaleleri, burçları hatta evleri bile çizmiş, bu bakımdan bu çizimler savaşa giden gemicilere rehber olmuş, Tabi ayrıca Kanuni'nin yaptığı seferleri de resmetmiş.HocNurhan Atasoy onun için tam bir rönesans adamı diyor. Ayrıca o dönemde Matrakçı naturalist bir biçimde yaptığı çiçek resimleri ile de çok meşhurmuş.,aynı zamanda iyi bir hattatmış. Hoca o döneme Çiçek Devri denebileceğini söylüyor, çünkü Lalenin ve karanfilin natüralist bir şekilde ilk o zaman Matrakçı tarafından yapıldığını Lale Devrinin daha sonra geldiğini anlatıyor.
Nurhan Atasoy'un kitapları piyasada kalmamış, yeniden basılacakmış, bilgin olsun.
Sağlıcakla kal
Güzin-----

Canfeda sokaginda citlambit agaci
Selçuk Erarslan Canfeda sokağındaki mezar resimlerini çektikten ve ben bunları yorumladıktan 15 gün sonra 29 Ocak 2012 de Güzin Tangör arkadaşımız yeni seyrettiği bir Televizyon programında Profesör  Nurhan Atasoy'un yaptığı araştırmada Ibrahim Paşanın mezarının bizimde tahmin ettiğimiz yerde olduğunu, yani Canfeda çıkmazında bir çitlembik ağacının altında olduğunu söylemiş. Tabii Profesör Atasoy bu araştırmaya bizden çok önce başlamıştır, ama bizde onun bu araştırmasını bilmeden aynı yeri tahmin ettik . Hatta daha önce dikkat etmediğim ağaca bu sefer pür dikatle baktım. Sonra'da  çitlembit  ağacını  internetde araştırdım. Ağacın Latince ismi Celtis, kışın yapraklarını tamamen döküyor, sarmaşık gibi karmakarışık dalları var. Bu kadar olur, Selçuk'un çektiği ağaç bir çitlembit ağacı !  Her nekadar Güzin sokağın Beşiktaşta olduğunu söylemiş ise de , Canfeda sokağı Fındıklıda. Anlaşılan Pargalı İbrahim Paşa bu mezar taşlarının altında olmasa bile, bu taşlar şimdi ortadan kalkmış Canfeda zaviyesi haziresinin bir bölümü ve Paşa'da buraya çok yakın bir yerde resimdeki apartmanın altında yatıyor.


 
Hatice Sultan'ın Türbesi
MUSTAFA ÖZMERAL

Yavuz Sultan Selim Camiinin avlusunda üç türbe vardır. Bunlardan sekizgen şeklindeki ilkinde Yavuz Sultan Selim,  ikincisinde ise kızı Hatice Sultan, eşi Ayşe Hafsa Sultan ile Şehzadeler Murad, Mahmud ve Abdullah, üçüncüsünde ise Sultan Abdülmecit yatmaktadır. Osmanlı hanedanında tam beş tane Hatice Sultan vardır,tabi burada bahis konusu olan Pargalı İbrahim Paşanın  eşi Hatice Sultandır.

Resim için kardeşim Mustafa Özmeral'e teşekkürler.
 

 
OĞUZ ÇİMEN
Cem Bey tekrar merhaba;
Pargalı İbrahim paşa karakteri açıkçası benim o malum diziden öncede ilgi duyduğum bir karakterdi. Fakat diziyle birlikte bu merakım Paşanın benim için bir fenomene dönüşmesi noktasına ulaştı.
Ne yazık ki gerek internette olsun gerekse tarihçilerin kaynaklarında olsun Pargalı İbrahim Paşa ile ilgili bilgiler hep tekdüze ve yüzeysel.
Paşa hakkında yazılmış tek kitap Cahit Ülkü'nün bir romanı olan Pargalı İbrahim Paşa kitabını okudum. İnternetten birçok araştırmalar yaptım. Bütün kaynaklarda sizinde görmüş olabileceğiniz gibi paşanın mezarı Galata'daki Canfeda Zaviyesi diye bir yer gösteriliyor. Ancak atladığınız bir nokta var. Aynı kaynaklarda bu yerin tersane arkasında olduğu da söyleniyor.
Ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım. Galata, Haliç, Beyoğlu bölgelerini iyi bilirim. Canfeda zaviyesi diye bir yer hiç duymamıştım ki meğer aslında hemen her gün önünden geçtiğim bir yer yüksek ihtimalle pargalı ibrahim paşa'nın mezarıymış.
Bu yer, tam tariflere uyan Kasımpaşa'daki meşhur Haliç tersanesinin sırtlarında kalan ve bugün Şişhane diye adlandırılan mevkidir. Burada 4-5 adet eski dönemlerden kalma mezar bulunmakla beraber ne bir türbe ne de benzeri bir yapı yoktur. Mezarlar açıkta durmakta ve mezar taşlarında osmanlıca yazılar bulunmaktadır.  Yatanların kimler olduğuna dair bilgi yoktur. Ancak mevkinin Galata olarak adlandırılan mevkide olması ve tersanenin hemen arkasında bulunması aradığımız yer olduğu konusunda bende çok yüksek bir inanç barındırmakta.
Ne yazıkki mezarların çevresi utanç verici bir durumda. Tinerciler, ayyaşlar vb. ayak takımı o mevkiyi mesken tutmuştur. Adresi daha kolay bulabilmeniz için şu bilgiyi de vereyim ki mezarların hemen bitişiğinde Beyoğlu Ticaret meslek lisesi bulunmaktadır. Google haritalardan da bu noktayı bulabilirsiniz.
Esenlikler dilerim.

İBRAHIM PAŞANIN MEZARINI ARAMAYA DEVAM EDİYORUZ
 
**
 
Yukardaki yazıyı bize yollayan Oğuz Çimen’in bu konudaki yorumlarına katılıyorum. Maktul  İbrahim Paşanın mezarının nerede olduğu konusunda yapılan çalışmalar maalesef çok sınırlı ve yüzeysel. Kendisinin de söylediği gibi mezarın bir zamanlar Kasımpaşa sırtlarında Şişhane bölgeslnde  olma olasılığıda var. Bir zamanlar diyorum, çünkü eskiden Kasımpaşa sırtlarında Tepebaşından, Gümüşsuyuna ve Taksim Parkına kadar olan bölgede Frenklerin “Grand Champs des Mortes” dedikleri büyük bir mezarlık varmış. 1870 lerden itibaren bu mezarlıkların üzerine yeni yollar açılıyor ve  “art nuveau” tipi binalar yapılıyor. Mezarların bir kısmı şehirdışında açılan Zincirlikuyu gibi mezarlıklara taşınıyor ama büyük bir kısmı inşaatların  arasında yok olup gidiyor. Evliya Çelebinin  mezarıda  Kasımpaşa sırtlarında böyle kaybolan mezarlar arasında. Bu bakımdan İbrahim Paşanın bir internet blogunda, benimde gördüğüm  “tersane arkasında” denilen mezarı bir zamanlar bu büyük  mezarlıkta olabileceği  gibi Oğuz Çimen arkadaşımızın söylediği kaderine terkedilmiş birkaş mezartaşı altında da oabilir. Ancak Böyle bir tesbit ancak  taşların üzerindeki yazıların okunması ile mümkün olabilir. Benim burada ayrıldığım konu hiçbir yerde kaynak gösterilmemekle beraber İbrahim Paşanın  Canfeda zaviyesine defnedildiği birden fazla kaynakta gözükürken, “tersane arkası”  tabiri yalnız bir internet blogunda geçiyor.

Mevlana ve Sufi tekkeleri ve bunun bir kolu olan Hacı Bektaş Veli tarafından kurulan  Bektaşi tekkeleri 13 yüzyıldan beri var olan bir oluşum. Bu tekkeler zamanla  Osmanlılar arasında büyük önem kazanıyor ve özellikle yeniçeriler arasında müdavimleri artıyor. II Mahmut 1826 yılında Yeniçeri isyanlarını önlemek için bütün Bektaşi tekkelerini yasaklıyor ve şeyhlerinide sürgüne yolluyor.Tanzimat devrinde tekrardan açilan Bektaşi tekkeleri Cumhuriyetle birlikte yeniden kapanıyor.

İbrahim paşanın defnedildiği Canfeda tekkeside bu Bektaşi tekkelerinde biri ve yeride Fındıklıda olarak gösteriliyor*. Bugün Yüksek kaldırımın Tünel in üst kapısın civarındaki İstanbuldaki  ilk Mevlevihane olan Galata Mevlevihanesi 1491 yılında kurulmuş. Daha sonra Yenikapıda bir mevlevihane kuruluyor ve ve 1623 yılında Fırıncızade Sırrı Abdi Dede Galata Şeyhinin idaresinden çıkarak gizlice Kasımpaşa tekkesini kuruyor*. Bu tarihleri dikkate alırsak
İbrahim Paşa zamanında Kasımpaşada böyle tekke ve zaviyenin olmadığı dolayısı ile Paşanın  o zamanlar faal olan Galata Mevlevihanesine mekan olarakda  daha yakın olan Fındıklıdaki Canfeda zaviyesine defnedilmiş olma olasılığı daha da artıyor.

Beni Fındıklı tezi üzerine yoğunlaştıran bir ikinci konuda şu; “Galatadaki Canfeda Zaviyesi “
deyiminden ben Galata’yı bugunkü dar anlamı ile değil, Cenevizlilerin yaptığı surlar**** içinde Kasımpaşa civarındaki Kürekçi Kapısından Tophane-Fındıklı civarındaki Mumhane sur  kapısına kadar algıladım. Kamil Park*** adlı blog yazarı Levanten;Galata ve Beyoğlu adlı blogunda resimleri ile birlikte inanılmaz güzelikte  bir araştırma yapmış. Buradaki Profesör Halil İnancık ın  "Ottoman Galata, 1453-1553", Varia Turcica XIII, Editions Isıs, Paris 199o”,**  adlı araştırmasında Galatada surlar içindeki azınlık nüfusun etnik kökenli yerleşim yerlerinı gösteren bir harita var. Bu haritada Rum asıllı vatandaşların özellikle Karaköy’den Tophane civarına kadar olan kıyı şeridinde yoğun olduğu gözüküyor. Bilindiği gibi İbrahim Paşa Yunanistanda bir balıkçı kasabası olan Parga’da doğup büyümüş. Dolayısı ile  onun Rum vatandaşların yaşadığı bu kıyı şeridinde bazı ilişkilerinin olması muhtemel. Kanuni’nin can yoldaşı İbrahim Paşa’yı  her şeye rağmen çok sevdiği ve hatta ölümünden pişmanlık duyduğu söylenir. Biraz spekülatif olmakla beraber Osmanlı  Sultanının eski arkadaşını özelikle Rumların yaşadığı, deniz kenarında ve müdavimi olduğu söylenen bir tekkenin haziresine defnetirdiğini düşünebiliriz.

Daha önceden söylediğim gibi bizim bu konudaki fikirlerimiz bilimsel bir çalışmanın ancak başlangıcı olabilir. Asıl iş Osmanlı arşivlerini karıştıracak ve gerek kitapları gerekse mezartaşlarını okuyabilecek Osmanlı tarihi uzmanlarına düşüyor. Bu konuda bilgileri ile bize yardımcı olan arkadaşlara  özelikle son yazıyı yollayan Oğuz Çimene teşekkür ederim.

Cem Özmeral

27 Temmuz 2012

Kaynakça:

*http://www.mevlana800.info/sufi.htm

**Profesör Halil İnancık  "Ottoman Galata, 1453-1553", Varia Turcica XIII, Editions Isıs, Paris 199o”
Ottoman Galata, 1453-1553", Varia Turcica XIII, Editions Isıs, Paris 1991”,

***http://kamilpark.blogspot.com/2011/12/lovanten-ve-beyoglu.html

****Constanipole Map, David Greenspan .Turkish Names edited by C.Ozmeral.

****
 
Dostlardan Anında  Gelen Yanitlar:

Önce Napervilleden dostumuz Ercan Alp yazmış:
Pargalı ile ilgili yazıyı bizim Damat Owen Miller'e ilettim. Owen bir Osmanlı Tarihçisi. Bir süredir Istanbulda idi ama dün döndü.
Iyi derecede Osmanlıca biliyor. Bakalım, belki bir dahaki ziyaretinde Sişhane'deki mezarlara götürebiliriz.
Sonrada Paris'den Ara Kebapçıoğlu:

Senelerden 1925 gibi; Fransa'da yasayan zengin banker ve filantrop Albert Kahn, bir takim fotografçi ve kameramanlara, yabanci ülkelere gidip oranin uygarliklarini foto ve filme almalari için birer görev (misyon) veriyor.
Istanbul'a gelen fotografçilardan biri bu manzarayi çekmis. Kasimpasa'dan (daha dogrusu: Bedrettin Mahallesi) yukariya dogru, en üstte Pera Palas görünüyor, hemen saginda Amerikan Sefareti, solda da Istanbul'da yapilmis ilk apartmanlar. Ön planda ahsap evler arasinda bos arsalar var. Acaba oralarda mezar gibi kalintilar da var miydi? Her neyse, ben 2005 yilinda bu günkü halini de tespit ettim, onlari da ekliyorum. 

Resimlerden görüldüğü gibi Bedretin Mahallesinin tepeleri 80 senede nasıl dolmuş. 1870 lere giderseniz 1925 yılında yeşillik görülen alanlar muhtemelen hep mezarlıktı. Oğuz Çimen arkadaşın yüksek duvarlar diye bahsettiği Ceneviz surları 1925 resminde açıkça gözüküyor. Anlaşılan Ercan Alp dostumuz Owen Miller  ile ileride buraya bir ziyaret yapacak. Sırf İstanbullite için Abbas Ağa Parkına gidip Çetin Emeçin heykelini aradığı gibi. Ara'nın resimleri de konuyu aydınlatma açısından çok yararlı.

Her iki dostada sonsuz teşekkürler. 

C.Ö.

1925 KASIMPASADAN PERAPALAS, courtesy of Albert Kahn Arsivi, Boulogne-Billancourt (Paris)
2005 KASIMPASADAN PERAPALAS, Courtesy of Ara Kebabcioglu
 
Cem Bey Merhaba,

Istanbullite sitenizdeki İbrahim Paşa sayfanıza girmiş bulunmaktayım ve Pargalı İbrahim Paşa ile ilgili yazını büyük bir merakla okudum. Benim işyerim Can Feda Çıkmazı'nın hemen içinde ve sizinle geçen gün yaşadığım anektotu paylaşmak isterim..Gün içinde çalışırken, çay görevlisi Hanım yanıma gelip, “ biliyor musun Esra biraz önce yandki türbe de Murat Bardakçı(Tarihçi) vardı.Birkaç kişiyle gelip inceleyip gittiler” dedi.Onun üstüne biz de iş arkadaşımla birlikte her gün kime ait olduğunu bilmeden dua ettiğim türbenin yanına gittik.Yan binanın(Yapı Kredi Bankası) güvenlik görevlisi köşede sigara içiyordu.Biz de ona soralım dedim, neyin nesidir bu türbe diye.Sayfanızda resimleri çekilen 3 tane yeşil mezar taşlarının sırasıyla en büyüğü Can Feda ve en küçüğü kızı olmakla birlikte diğerinin eşine ait olduğu bilgisini verdi.Osmanlı Dönemin de öldürülen 3 kişilik bir aile.Ölüm sebepleri belirsiz.Amaaa, asıl size maili atma sebebim bu görünen mezar taşlarının hemen yanında aşağıda bir mezar taşı daha olması.....Rengi yeşil değil beyaz renk ve üstünde hiçbir yazı yazmıyor....Bekçi ara sıra mezarı temizlediğini söyledi ve o aşağıda kalan beyaz mezar taşının altında sanduka gibi birşeyin olduğunu yere dokunduğnda anladığını söyledi.Dilerseniz size yine can feda baba türbesinin yeriyle birlikte bu arada kalan ve görünmeyen, Murat Bardakçı nın bile gelip baktığı beyaz mezar taşının fotoğrafıı çekip yollayabilirim.

Bilgilerinize sunarım.Saygılar

Esra YILMAZ


Ekte ki dosya da, çekebildiğim naçizane bir kaç fotoğraf yer alıyor.Tarihin Arka Odası programından bahsetmişsiniz bir önceki mailinizde. Programı izlemedim ama arkadaşlarımın söylediği kadarıyla,Kanuni Sultan Süleyman,Pargalıyı boğdurduktan sonra, Matrakçı'ya kimsenin bulamayacağı bir yere göm demiş.O da Pargalıyı gömdükten sonra yanına Çitlembik ağacı dikmiş.Benim size yolladığım resimlerde türbenin hemen içinde büyükçe bir ağaç var o ağaç,Matrakçı'nın diktiği ağacın yavrusuymuş tabi şimdi kocaman olmuş.Botanikçi bir bayan ağaçtan örnek alıp onun Çitlembik ağacı olduğunu teyit etmiş.Yazılarınızın başarılarını ve devamını diliyorum.Takipteyim.

Esra

 
BACK TO TOP/EN BASA
NEXT/BIR SONRAKI
BACK HOME/ANA SAYFA

                                                                                               

                                                                                                       Page copy protected against web site content infringement by Copyscape                            
                                                                                              ©2013.All rights reserved        

Website powered by Network Solutions®