istanbullite.com

NOSTALGIC WRITINGS BY AN ISTANBULITE © Since 2002

ANASAYFA/HOME ↓

ABOUT US/BIZ KIMIZ ?

ISTANBUL&TURKEY TRAVEL

ISTANBUL TRANSPORTATION

LIVE TURKISH TV AND MEDIA

NEWS FROM COLUMBUS,OHIO

LINKS

CONTACT US/İLETIŞİM

DOGANCILAR PARKI

ISTANBUL SUR-ICI ↓

YEDI KULE ZINDANLARI

KAYBOLAN KIR TEPEBAG

SEHZADEBASI DIREKLERARASI

LALELI BABA

MIHRIMAH CAMILERI

CEVIZAGACI- GOTLAR SUTUNU

TEKFUR SARAYI

ISTANBULUN ALTI 1,2

ISTANBULUN ALTI 3,4

HALICTE BIR VAPUR GEZISI

SUMBUL EFENDI

MILION TASI

KOCAMUSTAFAPASADAKI KOSK

ISTANBUL SUR KAPILARI

ISTANBUL TURBELERI/TOMBS

AHMET SARACBASI EFENDI

7 TEPE 700 CAMI ISTANBUL

ISTANBUL SUR- DISI↓

BOSTANCIDAKI BEYAZ KOSK

BALIK UZERINE LAKIRDI

GOKSU DERESI

SAHIL YOLUNDA SABAH

BIR TEPE, BIR KALE

CARPISAN KAYALAR

ISTANBULLU OLMAK

KANDILLIDE BIR GECE

SHOW ME BIG MONEY

SAIRLER SOFASI

HIKAYELI RESIMLER

1CE UPON A TIME ISTANBUL

ARA GULER'S ISTANBUL

ISTANBULUN 77 ISMI

ISTANBUL ICI-DISI ↓

BAHARIYEDE SINEMALAR

ULUBATLI VE MIHRIMAHCAMII

HALICTE BIR SEMT: FENER

6 MERMER 23 TILSIMLI TAS

HAYDARPASANIN ÖYKÜSÜ

YILDIZ KORUSU

HUNKAR'A GIDELIM

IBRAHIM PASA SARAYI

ABBAS AGA PARKI

TOPKAPI ANIT MEZARLARI

SULEYMANIYEDE BIR GEZI

BEYAZIT KULESI

HARBIYE NEZARETI

ARCADIUS'UN SUTUNU

HAYDARPASA KIRIM MEZARL.

OSMANLI EFSANELERI

BIZANS VE KURULUS MITLERI

TARIHTEN KAPAKLAR ↓

ATATURK ALBUMU

1953 DE ANIT KABIR

10 KASIM 1938

ATATURK'UN BINMEDIGI UCAK

ATATURK TBMM KONUSMASI

ATATURK'U ANLAMAK

ATATURKUN EVI VE MEKTEBI

ATATURK'UN AKARETLER EVI

ATATURK MUZE KOSKU

HEYBELIADA DENIZ LISESI

INONU DENIZ LISESINDE1934

INONU HARPOKULUNDA ,1942

VEKILLER VE RESMIGECITLER

BU ANZACLAR NEREDE?

RUYA

CANAKKALE, TRUVA

BOSTANCIDA BIR NIŞAN

JAPONLARIN 1934 ZIYARETI

GOLCUK VE YAVUZ-HAVUZ

GAZOZ KAPAKLARI:ANI/OYKU

KADIKOY, ISKELEDE SABAH

ARMONIKA CALAN KIZ

1975 DE BIR ASK HIKAYESI

METEOR CUKURU

MINIBUS SOFORU ZEYNEL

ANTIPHELLUS BALIKCISI

BIR EGE DILBERI

BIR RUYA

ASOSDA BIR GUN

TWILIGHT ZONE

BEN SERVISCIYIM ABI

BIT PAZARINA NUR YAGDI

VATMAN ALI BEY

ADAM

BIR KARANFILLI ADAM

KINDER HEIM

ZULAL

YESIL KAPI

GENC OSMAN MONOLOGU

DENIZ YILDIZININ OYKUSU

ŞEREF STADI (SOCCER)

CHAMPION BESIKTAS

BESIKTAS STADIUM & FANS

A VISIT TO INONU, 2011

WITH BJK PLAYERS OF 2011

BJK NEVZATDEMIR FACILITY

BESIKTAS'S USA TOURS

SAMPIYONLUKLAR MIMARI

Q7,GUTI&IVERSON

KAYA KAPTAN

DR. VEDII TOSUNCUK

BJK VE CIRAGAN SARAYI

1964 ALI SAMI YEN ACILISI

ELLI YIL SONRA PRATER'DE

PANTER KALECI

ESKI BIR MILLI MAC

KARANFILLI ADAM

BIR YASAM TARZI

TEMİZ FUTBOL

BERLIN PANTERI

SARI LACIVERT

INSIDE FENER STADIUM

YUSUF ILE SANLI

PASKAL VE BJK FORMASI

KUCUK AHMET

DEMIROREN'E ACIK MEKTUP

GUVEN ONUT

BABA BOSQUE

HELE HELE SERGEN KAPTAN

TAKSM KIŞLASI CIRCA 1925

GELINCİK TARLALARI

CESITLI KAPAKLAR ↓

MUZE EV

ANNEMIN SANDIGINDAN

1942 DE EN UZUN YOLCULUK

PARIS GOZLENIMLERI

MAHMEDET HOCA

SOLUK MAVI NOKTA

OSMANLI TOKATI VE HIGH 5

HIZIR ILYAS

29 TESRIN

GAZOZ KAPAGI (ORIJINAL)

COLA TURCA

HARICTEN GAZEL

I-LOG

19 MAYIS RESEPSIYONU

MAY 2012

APRIL,2012

MARCH 2012

FEBRUARY 2012

JANUARY 2012

DECEMBER 2O11

NOVEMBER 2011

OCTOBER 2011

SEPTEMBER,2011

AUGUST 2011

JULY 2011

JUNE,2011

MAY,2011

CAPS IN ENGLISH ↓

MY TRIP ON THE MEGABUS

LYCIAN CITIES OF TURKEY

1937 BERLIN LETTERS

SULTAN SULEIMAN

TURKEY&THANKSGIVING

EINSTEIN'S PLEA TO TURKEY

TURKISH HELP TO IRISH

USA MILITARY IN TURKEY

ATATURK-ROOSEVELT LETTERS

PRESIDENT OBAMA'S TRIP

FLAG RAISING CEREMONY

RENAISSANCE MAN

"NOAH'S ARK" OR IS IT ?

STORY OF SANTA CLAUS

FATHER OF ANATOLIAN POP

STORY TELLER OF ANATOLIA

TURKISH COFFEE

DOWN CAFE

ECEVIT IN NEWYORK 2002

SUKI, OUR CAT

HERR WAMLEK

ISTANBUL STORIES ↓

TRANSFORMING OF SS SOLACE

ZEYREK MOSQUE& MONASTERY

COLUMN OF THE MARCIANUS

TRUE CROSS IN ISTANBUL ?

ISTANBUL MYTHS IN ENGLISH

LEGEND OF LEANDER'S TOWER

77 NAMES OF ISTANBUL

7HILLS 700MOSQUES ISTANB.

7 Churches of Anatolia

ISTANBUL VIDEOS

PANAROMIC TOURS/SANAL TUR

CARTE POSTALE NOSTALGIA↓

KARTPOSTAL TURKIYE32-1944

MY MOTHERS ISTANBUL YEARS

MY FATHER'S BERLIN 1937

GERMAN WEHRMACHT 1937

POSTCARDS USA 1944

CARTOLINA POSTALE ITALIA

C.POSTALE EUROPA 1937-946

POST-CARD EGYPT 1942

POSTCARD, MIDDLE EAST

DIYARBAKIR 1955

SOUTH EASTERN TURKEY 1955

ANKARA&ISTANBUL 1956

PARIS 1956

JUKE BOX NOSTALGIA ↓

MUZIK VE BEN

1957-1960 POP

1960-1970 POP

1970-1980 POP

1980-1990 POP

TURKISH MUSIC PORTAL

PLAY FOR THE NATURE

PHOTO ALBUMS TURKIYE ↓

ADALAR/PRINCE ISLANDS

ISTANBUL PICTURES

ISTANBUL TOP TEN MUST SEE

ISTANBUL FERRY LANDINGS

ISTANBUL BAZAARS

BOSPHORUS, ISTANBUL

A GOLDENHORN FERRY TRIP

BEYOGLU PICS

BODRUM

KAS,KALKAN,DEMRE

ALANYA

DALYAN, GOCEK, FETHIYE

ANKARA

TWIN BEAUTIES/IKIZGUZELLE

PHOTOS of USA & WORLD ↓

LAS VEGAS

LAKE MEAD,NEVADA

PHILADELPHIA

PARIS

BOSTON

CHICAGO

ITALIA

LONDON 1967

INDIA/NEPAL

CARIBBEAN ISLANDS

DARFUR/SUDAN

SANFRANSISCO AND MONTERY

SAN ANTONIO, TEXAS

San Diego

NEW ORLEANS

NEW YORK

PENNSTATE

PRESIDENTS & KINGS TOMBS

FLAG RAISING IN COLUMBUS

ISLAND OF KOS VIDEO

AILE/FAMILY BLOG ↓

OZMERAL MATERNAL F. TREE

LAMIA&HAMZA VIDEO 1999

OZMERAL PATERNAL F.TREE

DURUPINAR MATERNAL F.TREE

DURUPINAR PATERNAL F.TREE

BABY MADISON FABLE

BABY TAYLOR FABLE

TAYLOR BABY&TODDLER YEARS

ESRA PINAR FILES

WEILS' WEDDING AND HOUSE

ASLI'S SHOWERS 2008-2009

FAMILY HOLIDAY PICTURES

ANNEM

MY MOTHER LAMIA

ANNEMIZ LAMIA

LAMIA HAMINNE AND TAYLOR

DOGUM GUNU,ANNELER GUNU

"EVIM/HOME"

NOSTALJI TRENI

LIFE OF MY FATHER

REUNITED/ONLAR KAVUSTULAR

SON CINAR BULENTSARACOGLU

i-FOOD

STREET FOOD

GOLDEN CORRAL COLUMBUS

Translate
  Bookmark and Share
KAYA MEZAR KAS

ANTİPHELLUS BALIKCISI

Bodrumdan kalktık önce Pamukkale Otobüsleri ile Fethiyeye vardık, sonrada Kamil Koç ile Kaşa doğru yola çıktık. İki Columbus’lu aile: Alasya ve Özmeraller ve üç genç cocukları Berkan 18, Esra 19, İlker 22 . Çocukların, Türkçesi çat,pat. Kafa göz yara yara konuşuyorlar. Ve de değişik aksanları ile, bu yolculukta Türkçe konuşmaya oldukça çaba sarfediyorlar. Aslında anne babaları da gayri ihtiyari, yarı İngilizce, yarı Türkçe ile iletişim içinde.

Fethiyeye kadar yolcularımızı bir kısmı uyuyor. Sakar geçidinden Gökovaya inişi, çoğunlukla kaçırıyorlar. Bu geçidi, 1970 lerde görecektiniz. Dağın tepesinden, Goköva‘ya iniş korku filimlerindeki gibi nefesinizi keserdi. Oysa şimdiki yol oldukça geniş. Genede koca  otobüsün yüz seksen derecelik virajlari, bir biri arkasına inmesi, çoğu yolcularımızın yüreğini hoplatıyor. Ne demişler:  Marmaris tektir, Gökova cennettir. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakirin Mavi Yolculuklarının ilk durağı olan Gökova gene muhteşem ve bakir. Ama kayığına ismini verdigi "Yatağan " ovasındaki termik santrali ve hava kirlenmesini görse kim bilir ne kadar üzülürdü diye düşünüyoruz. Gene'de biz daha çok güzellikleri görerek yolumuza devam ediyoruz.

Yolun etrafindaki seralar, pıtrak pıtrak domateslerle dolup taşıyor. Her türden turnçgiller, zeytin ağaçları, pamuk ve pirinç tarlaları göz alabildiğine yolun iki yanında uzanyor. Zaman zaman yol üzerinde, benim " car wash " dediğim, genelikle gözleme yapan küçük lokantacıkların önünde arabanızı tepeden sulayan su boruları, mopetli köylüler, kamyon içinde kuzular, özelikle yabancı turistlerin dikkatini çeken görüntüler.

Köyceğiz, Dalyan, Ortaca, Dalaman derken, bu sefer Göcek geçidine varıyoruz. Şimdi, biraz evvel uyuyanlar uyanmış, biraz da irkilerek Göcek’e inişi seyrediyorlar. Bir müddet sonrada Batı Toroslar bütün yüceliği ile ortaya çıkıyor. Kimimiz "başı dumanlı", kimimiz "tepesi karlı dağlar", diye tartışmaya giriyoruz.

Fethiye’ye giriş o kadar güzel değil. Çarpuk, çurpuk bir yapılaşma ve toz duman. Halbuki şehrin içi ve liman ne kadar güzel. Hele dağlardan Fethiye’ye bir iniş var ki nefesinizi keser. Hafiften Napoli ve Vezüv yanardağı kartpostallarını anımsatıyor. Ama bence Fethiye daha güzel ve alımlı. Fethiye otobüs garajlarında sıcakık 41 C. Ama , Kamil Koç‘un klimalı bekleme salonu ve çalışanlarının konukseverliği  dört dörtlük.

Eğer cennette bir "Disney  Ride",ı yapmak isterseniz Fethiye, Kaş yolunu deneyin. Sol tarafınızda yüce dağlar ve tepeler.Belliki, dünya kurulduğunda buraları volkanik  bir bölgeymiş. Birkaç yıl önce Karaib adalarında " Hell" diye bir volkanik yapılaşma bölgesini para vererek  ziyaret etmiştik. Buradaki göz alabildiğine uzanan volkanik kayaları görseler, herhalde utanırlardı. Yol karşılıklı iki arabanın sığacağı  genişlikte, iki otubüsün değil. Sağınız denize doğru uçurum. Asağıda lacivertin en güzeli, kıyı kısmında zümrüt yeşili ile sarmaş dolaş. Bu renk cümbüşünün içinde adalar, yarımadalar ardı ardına birbirini kovalıyor. Tepeden Kalkanın bir görüntüsü  var ki, Monte Carlo görse kıskanır. Sarp kayalar üzerinden dolana dolana denize inen daracık yollar. Etrafi  mor bogonvillarla süslenmş taş evler. En aşağıda at nalı şeklinde  mavi bir  liman, beyaz yelkenliler ve guletler.

Sonunda benzeri güzellikler içinde Kaş şehrine vardık. Elimizde Turgut Reis'de tanışdığımız Orhan Seremet'in verdiği bir mektup. Mektup şöyle diyor:

                                                                                                   29.06.2004

Mavilim Otel

Sn. Şevket Şişmanoğlu

Sayin Cem Özmeral ve gurubuna gereken ilgiyi gösterirseniz müteşekkir kalırım.

Ön ödeme 480.000.000 TL yi hesabınıza gönderiyorum. Bakiye 500.000.000 TL yi   kendileri tarafından size nakden ödenecektir.Garaj-Otel ve Merkez Arası transferlerde desteğinizi esirgemiyeceğinizden ve Demre ve  tekne gezilerinde kendilerine yardımcı olacagınızdan eminim.

                                                                                              

                                                                                   Saygılarımla
                                                                                   M.Orhan Şeremet

Kaş Garajında, çifte minareli caminin yanında iki Columbuslu aile, Şevket Beyi bekliyoruz. Çocuklar yorgun ve sabırsız.Şevket bey'i daha önceden hic tanımıyoruz. Nasıl biridir, oteli nasıldır hiç bilmiyoruz. Cep'den aryoruz, yakında olduğunu hemen geleceğini söylüyor. Birazdan, üzerinde Mavilim Otel yazan bir minubüs önümüzde  duruyor. Içinde altmışlarının sonuna yaklaşmış gibi görünen hasır şapkali bir adam iniyor. Başındaki hasır şapkasını çıkarıyor. Gözlerinde bizi eskiden taniyormuşda, şimdi kavuşuyormuş gibi bir pırıltı ve sevinç ve kocaman bir gülümseme. Iri elleri ile elllerimizi kavrıyor, bize " Merhaba, Hoşgeldiniz" diyor . Sanki o bizi, biz onu hep tanıyoruz. Yüreğimize bir güven duygusu ve sevinç  yayılıyor. Şevket Bey ortanın  üzerinde boylu, yaşına göre oldukça dinç birisi. Ayağında kaki bir şort ve sandaletler,üzerinde beyaz kolsuz bir atlet fanila, sinek kaydı bir tıraş  Beyaz dalgalı saçları arkaya doğru muntazam bir şekilde taralı. Kol saati, belindeki kemerine asılmış.

Mavilim  Oteli, Kaş'ı 4.5 km  dışında,  yarımada üzerinde. Yolda, şehrin içinden geçerken bir iki yerde duruyoruz. Şevket Bey , herkesi tanıyor, herkesde onu  saygı ile selamıyor.

 -Merhaba güzel kızım, nasılsı?  Merhaba oğlum, baban nasıl?

- Iyi günler Doktor Hanım, bakın bunlar benim Amerikadan  Türk arkadaşlarım.

 Kaldırım kenarındaki gençten hanım:

- desenize diyor, bunlar " Meluncanlar“**?

 -Yok diyorum, Alasyalar ve Özmeraller

Sonunda Mavilim Oteline geliyoruz. Otel yarımada denilen bölgede sarp kayalar üzerinde. Buraya neredeyse 70 derece dik bir yokuşdan iniliyor. Beton yolu Şevket Bey yaptırmış. Üç yıldızlı Otel, yada Motel üç katlı. Önünde çok güzel bir yüzme havuzu var. Odalar küçük fakat rahat ve de en önemlisi klimali. Hepsinin önüde bir balkon. Balkon kapılarında tül perde, camlarda tel, banyoda sıcak sulu duşlar. Çocuklar hemen bir duş alıyorlar.

Otelin bahçesi, havuz kenarı begonvillalar, hanımelleri, feslihanlar ve güllerle süslenmiş. Asağıya kırk elli ayak merdivenden kayaların içinden denize iniliyor. Burada ki platformdan  ve merdivenlerden denize giriliyor. Deniz işini ertesi güne  bırakıp, coğunluk havuzu tercih ediyor. Otelin teras katında bir manzara var'ki görme gitsin. Önümüzde masmavi bir arşipel, irili ufaklı adacıklar, ucuşan martılar, sıcak havaya rağmen herzaman sizi ferahlatan hafif bir meltem.

Mavilim Oteli İsviçredeki dağ motellerini andıran bir otel.Taş bir yapı olmasına rağmen güzel tahta çerçeve ve parmaklıklarla süslenmiş.  Duvarlarının,  kiminde Akdeniz ile ilgili turizm posterleri, kimindede Almanya resimleri var. Ertesi gün sabah kahvaltisında Şevket Bey'le derin  bir sohbete dalıyoruz.

 -Bakin burası dünyanın cenneti. Ben kırk sene Almanyada kaldım. Sonunda geldim burada yerleştim. Buraları Lycia Medeniyetinin merkezi." Siz isteyin,  ben size buraları tek tek gezdiririm. Yaşım 72.Şekerim dışinda fazla bir sıkıntım yok. Araba yada tekne ile istediginiz yerlere gidebiliriz" diyor. Bu Lycia'a lılar Anadoluda , Yunandan  çok önce M.Ö. 2800 -2300 yıllarında büyük bir medeniyet kurmuşlar. Tam 23 tane şehirleri varmış. Merkezkeri Xanthios imiş. Bu şehirlerden birkaçını size sayayım;

Myra (Demre), Anthiphellus (Kaş), Kekova (Kekova), Simena (Kale), Thelmessus (Fethiye), Teimiussa (Üçağız), Patara(Patara), Xanthos (EsenÇay). Düşünün, taa bronz devrinde adamlar meclislerini kurmuşlar. Yunan dan önce demokrasiyi uygularlarmış. Myra gibi önemli şehirlerin üç oyu, diğerlerinin bir oyu varmış .Bunlar sonradan gelecek  babaerkil Helen medeniyetinden çok önce, anaerkil bir toplum imiş. Sonrası malum, Yunanlılar, Persler ve Büyük Iskender ve de  Selçuklar .Hepsi buralarda izlerini bırakmışlar. Bizlere onlardan kalan, Kaya mezarları, lahitler, sulama tesisleri ve birkaç şehir kalıntısı.

Otel sahibi Şevket Bey, konuştukça açılıyor ve engin bilgisi ile bizi hayretler içinde bırakıyordu. Aslında anladığım kadarı ile formal bir yüksek öğretimi yoktu. Fakat çok okuduğu ve gezdiği muhakkaktı. Almanyada önce torna ustası olarak başladığı fabrikada, kısa zamanda amirlerinin beğenisini kazanmış ve idareciliğe yükselmişti. Sonunda kırk sene yaşadığı Almanyada, gurbet canına tak etmiş ve  Istanbula baba evine geri dönmüştü.

Aslen Karadenizli idi. Üç kardeş babalarının Beykoz daki evlerinde yaşıyorlardı. Almanyada yaptığı paraylada Kaşda görmeden arazi almış. Buraya gelerek önce bir otel, sonrada birisi kendisi ve karısına, diğeride çocuklarına ve torunlarına üçer katlı iki villa yaptırmıştı. On dört senedir yazları Kaş'da yaşıyor, bölge turizimine inanılmaz bir özveri ile yardım ediyordu.

Ertesi günü bizi minibusle Saklıkent'e götüdü. Yolda, heyelan bölgelerinde tehlikeli yerleri işaret ederek kaç vali ile bu konuda temasa geçtiğini anlattı. Almanya'da oturdugu şehri, Kaş ile kardeş şehir ilan ettirmeyi başarmıştı.Şimdiki projesi ise Kaş'ın hemen karşsındaki  Yunanlıların Meis adasını kardeş şehir ilan ettirmekti. Çoğu zaman komşu adadaki Yunanlılar, Şevket Beyin, dünyanın en küçük hastahanesi dediği Kaş hastahanesine acil ameliyatlar için geliyorlardi.

Yolda, bazı çöp artıklarını görünce küplere biniyor, bu konuda kaymakamı kaç defa uyardığını anlatıyordu. İnsanların bencilliğin ve para hırsına çok kızıyor, "Vicdan, cüzdan oldu" zaten diye şikayet ediyordu.

Şevket Bey hem fizik olarak  hemde çevre güzelliğine katkısı, rehber yanı, engin bilgisi ve de özverisi ile bana Halikarnas Balıkçısı; Cevat Şakir'i hatırlatıyordu. Kendisine bu benzerlikleri söyleyip, acaba size Antiphellus (Kaş) Balıkçısı diyebilirmiyiz deyince güldü ve zaman zaman kullandığı laz şivesiyle:

 -Uşağım, olsa olsa benden Hamsi Balıkçısı olur, daaa.

 diye yanıtladı.

Aslında Antiphellus Balıkçısının diğer bir lisanında Almanca idi. Uzun zamandır Almancası paslanmış birisi olan benim için bu bulunmaz bir nimetti. Az da olsa zaman zaman Almanca iletişim kurmaya çalışıyor ve bundan büyük haz duyuyordum.

 - Guten Morgen Herr Şişmanoğlu 

  -Guten Morgen Herr Özmeral

 -Haben sie einen gemütlichen schlaf ?

 -Es war sehr  gemütlich, dankeschön

 -Können sie bitte meine Frühstück bringen

 -Jawohl mein Herr..

Yaptığımız yolculukların, hemen tümünde ben Balıkçının yanında  oturup onun bir yerde yardımcılığını yapıyordum. Üçağızlara  tekne turuna giderken, burada bulunan yarasalardan bahsediyorduk. Yarasa kelimesinin Almancası bir türlü aklımıza gelmedi. O gün tekne ile Kekova adasınıi, Batık Şehri, Kaleyi, Tersane koyunu gezdik. Sadece altmisbeş milyonTL. verdigimiz bu tekne gezisinden sonra gene Anthiphellus Balıkçısının tavsiyesi üzerine Üçağızlarda, küçük bir balıkçı lokantasında güzel bir levrek yedik. Tam balık gelmiş, Tekirdağdan bir yudum çekmiştikki, sabahtan beri kafama takılan sorunun cevabını buldum ve ayağa firlayarak :

-Der Fledermaus

 diye bağırdım.

 Antiphellus Balıkçısıda ayağa kalktı, beni selamlayarak : 

-Wunderbar , Wunderbar

dedi.

Bu hareketi yaparken herhalde esas duruşa geçmiş, olmalıyızki, yanımda oturan Aykut ;

-Hanginiz Hitler, hanginiz yardımcısı, bir türlü anlayamadım?

 diyerek  hepimizi güldürdü.

Kaş'da kaldığımız dört gün zarfinda Balıkçı bizi hep güzel yerlere götürdü ve en ehven fiyatları ayarladı. Sayesinde Xhantos harabelerini, Saklıkenti, Kekovayı, Küçük Çakıl Sahilini, Kaleyi, Batık Şehri, Tersane burnunu gördük. Sakli Kent'in isminin nereden geldiğini öğrendik. Aslında saklı Kent denilen ve bir nevi "survival" atmosferli bu vadinin icinde bir kent filan yokdu. Burası, Çoban Mehmedin keşfettiği ve uzun zaman herkesten sakladığıi bir sır idi. Gene Şevket Bey sayesinde, Kaşın en güzel lokantası ve sahipleri ile tanıştık. Hem çocukların, hemde bizim çok beğendiğimiz Smiley's & Garden Restaurantta ismi gibi güleryüzlü sahipleri Ismail veSerpil Inan,  bize inanılmaz güzel servis ve yemek seçenekleri sundular. Burada yediğimiz , pide ekmeği, hamsi ve semizotu mezeleri, çupra balığı ve özel çeltikli Tekirdağ Rakısı hiç birzaman aklımızdan çıkmayacak.

 Sonunda ayrılık günü geldi çattı. Balıkçı hersabah olduğu gibi kalkmış, üzerinde bembeyaz atleti, havuza düşmüş, bir kaç arıyı süzgeçle kurtarıp köşedeki sarı ve mor begonvillaların üzerine koyuyordu. Bunu bitirdikten sonra bu defa, kahvaltı masasının yanında beliren karıncaları süpürge ile faraşa süpürdü ve ilerideki bahçeye boşalttı. Belli'ki, doğaya aşık bu adam en ufak bir yaratığı inciltmek bile istemiyordu.

Hazırlığımız bitince bizi minibüsü ile ilk aldığı garajlara kadar götürdü. Burada sarılıp vedalaştık. İlk tanıştığımızın aksine  , sanki herksesi bir hüzün sarmıştı.

Balıkçı, ellerini havaya açarak, bu olmadı, dercesine

 -yaaa  görüşelim

 dedi.

 Bizde

-görüşelim

 dedik.

Fethiyeye, doğru geri giderken herkes ne dusünüyordu bilmem ama, ben Kaş'da geçirdiğimiz güzel günler kadar,Antiphellus  Balıkçısını  ve bu kısacık güzel dostluğu düşündüm.

 

Cem Özmeral

12 Temmuz 2004

Columbus , Ohio

 

**Melungeonlar, 16. yuzyilda Virginia ve Carolina eyaletleri ve ozellikle Appalachian bolgesine yerlesen Osmanli kokenli insanlar.Bugun bile Cherokee yerlilerinin "mother" yerine "Ana", "father" veya "Supreme Chef'e  "Ata" dediklerini biliyormuydunuz.Bu konuda ayrintili bilgi icin bakiniz. www.melungeons.com


SEVKET SISMANOGLU, ANTHIPELLUS BALIKCISI
BACK TO TOP/EN BASA
NEXT/BIR SONRAKI
BACK HOME/ANA SAYFA

                                                                                               

                                                                                                       Page copy protected against web site content infringement by Copyscape                            
                                                                                              ©2011.All rights reserved        

Website powered by Network Solutions®