istanbullite.com

NOSTALGIC WRITINGS BY AN ISTANBULITE © Since 2002

HOME ↓

ABOUT US/BIZ KIMIZ ?

ISTANBUL&TURKEY TRAVEL

ISTANBUL TRANSPORTATION

LIVE TURKISH TV AND MEDIA

NEWS FROM COLUMBUS,OHIO

LINKS

CONTACT US/İLETIŞİM

PERA PALAS GIZEMLERI

ISTANBUL SUR-ICI ↓

YEDI KULE ZINDANLARI

KAYBOLAN KIR TEPEBAG

SEHZADEBASI DIREKLERARASI

LALELI BABA

MIHRIMAH CAMILERI

CEVIZAGACI- GOTLAR SUTUNU

TEKFUR SARAYI

ISTANBULUN ALTI 1,2

ISTANBULUN ALTI 3,4

HALICTE BIR VAPUR GEZISI

SUMBUL EFENDI

MILION TASI

KOCAMUSTAFAPASADAKI KOSK

ISTANBUL SUR KAPILARI

ISTANBUL TURBELERI/TOMBS

AHMET SARACBASI EFENDI

7 TEPE 700 CAMI ISTANBUL

ISTANBUL SUR- DISI↓

BOSTANCIDAKI BEYAZ KOSK

BALIK UZERINE LAKIRDI

GOKSU DERESI

SAHIL YOLUNDA SABAH

BIR TEPE, BIR KALE

CARPISAN KAYALAR

ISTANBULLU OLMAK

KANDILLIDE BIR GECE

SHOW ME BIG MONEY

SAIRLER SOFASI

HIKAYELI RESIMLER

1CE UPON A TIME ISTANBUL

ARA GULER'S ISTANBUL

ISTANBULUN 77 ISMI

ISTANBUL DERETEPE ↓

6 MERMER 23 TILSIMLI TAS

HAYDARPASANIN ÖYKÜSÜ

YILDIZ KORUSU

HUNKAR'A GIDELIM

IBRAHIM PASA SARAYI

ABBAS AGA PARKI

TOPKAPI ANIT MEZARLARI

ULUBATLI VE MIHRIMAHCAMII

SULEYMANIYEDE BIR GEZI

HALICTE BIR SEMT: FENER

BAHARIYEDE SINEMALAR

BEYAZIT KULESI

HARBIYE NEZARETI

HAYDARPASA KIRIM MEZARL.

DOGANCILAR PARKI

ARCADIUS'UN SUTUNU

OSMANLI EFSANELERI

BIZANS VE KURULUS MITLERI

OZLENEN ESKI ISTANBULMU?

ISTANBUL ICI DISI↓

SEPETCILER KASRI

EVLIYA CELEBI RUYASI

FLORYA DENIZ KOSKU

TARIHTEN KAPAKLAR ↓

ATATURK ALBUMU

1953 DE ANIT KABIR

10 KASIM 1938

ATATURK'UN BINMEDIGI UCAK

ATATURK TBMM KONUSMASI

ATATURK'U ANLAMAK

ATATURKUN EVI VE MEKTEBI

ATATURK'UN AKARETLER EVI

ATATURK MUZE KOSKU

HEYBELIADA DENIZ LISESI

INONU DENIZ LISESINDE1934

INONU HARPOKULUNDA ,1942

VEKILLER VE RESMIGECITLER

BU ANZACLAR NEREDE?

RUYA

CANAKKALE, TRUVA

BOSTANCIDA BIR NIŞAN

JAPONLARIN 1934 ZIYARETI

GOLCUK VE YAVUZ-HAVUZ

GAZOZ KAPAKLARI

BIZANSLI VE BEYAZITLI

KADIKOY, ISKELEDE SABAH

ARMONIKA CALAN KIZ

1975 DE BIR ASK HIKAYESI

METEOR CUKURU

MINIBUS SOFORU ZEYNEL

ANTIPHELLUS BALIKCISI

BIR EGE DILBERI

BIR RUYA

ASOSDA BIR GUN

TWILIGHT ZONE

BEN SERVISCIYIM ABI

BIT PAZARINA NUR YAGDI

VATMAN ALI BEY

ADAM

BIR KARANFILLI ADAM

KINDER HEIM

ZULAL

YESIL KAPI

GENC OSMAN MONOLOGU

DENIZ YILDIZININ OYKUSU

CESITLI KAPAKLAR ↓

MUZE EV

ANNEMIN SANDIGINDAN

1942 DE EN UZUN YOLCULUK

PARIS GOZLENIMLERI

MAHMEDET HOCA

SOLUK MAVI NOKTA

OSMANLI TOKATI VE HIGH 5

HIZIR ILYAS

29 TESRIN

GAZOZ KAPAGI (ORIJINAL)

COLA TURCA

HARICTEN GAZEL

ŞEREF STADI (SOCCER)

CHAMPION BESIKTAS

BESIKTAS STADIUM & FANS

A VISIT TO INONU, 2011

RICARDO ICIN

WITH BJK PLAYERS OF 2011

BJK NEVZATDEMIR FACILITY

BESIKTAS'S USA TOURS

SAMPIYONLUKLAR MIMARI

Q7,GUTI&IVERSON

KAYA KAPTAN

DR. VEDII TOSUNCUK

BJK VE CIRAGAN SARAYI

1964 ALI SAMI YEN ACILISI

ELLI YIL SONRA PRATER'DE

PANTER KALECI

ESKI BIR MILLI MAC

KARANFILLI ADAM

BIR YASAM TARZI

TEMİZ FUTBOL

BERLIN PANTERI

SARI LACIVERT

INSIDE FENER STADIUM

YUSUF ILE SANLI

PASKAL VE BJK FORMASI

KUCUK AHMET

DEMIROREN'E ACIK MEKTUP

GUVEN ONUT

BABA BOSQUE

HELE HELE SERGEN KAPTAN

TAKSM KIŞLASI CIRCA 1925

GELINCİK TARLALARI

CAPS IN ENGLISH ↓

OUR OLYMPIAN IN OUR HEART

MY TRIP ON THE MEGABUS

LYCIAN CITIES OF TURKEY

1937 BERLIN LETTERS

SULTAN SULEIMAN

TURKEY&THANKSGIVING

EINSTEIN'S PLEA TO TURKEY

TURKISH HELP TO IRISH

USA MILITARY IN TURKEY

ATATURK-ROOSEVELT LETTERS

PRESIDENT OBAMA'S TRIP

FLAG RAISING CEREMONY

RENAISSANCE MAN

"NOAH'S ARK" OR IS IT ?

STORY OF SANTA CLAUS

STORY TELLER OF ANATOLIA

TURKISH COFFEE

DOWN CAFE

ECEVIT IN NEWYORK 2002

SUKI, OUR CAT

HERR WAMLEK

ISTANBUL STORIES ↓

IN SEARCH OF LULU

TRANSFORMING OF SS SOLACE

ZEYREK MOSQUE& MONASTERY

COLUMN OF THE MARCIANUS

TRUE CROSS IN ISTANBUL ?

ISTANBUL MYTHS IN ENGLISH

LEGEND OF LEANDER'S TOWER

77 NAMES OF ISTANBUL

7HILLS 700MOSQUES ISTANB.

7 Churches of Anatolia

ISTANBUL VIDEOS

PANAROMIC TOURS/SANAL TUR

CARTE POSTALE NOSTALGIA↓

KARTPOSTAL TURKIYE32-1944

MY MOTHERS ISTANBUL YEARS

MY FATHER'S BERLIN 1937

GERMAN WEHRMACHT 1937

POSTCARDS USA 1944

CARTOLINA POSTALE ITALIA

C.POSTALE EUROPA 1937-946

POST-CARD EGYPT 1942

POSTCARD, MIDDLE EAST

DIYARBAKIR 1955

SOUTH EASTERN TURKEY 1955

ANKARA&ISTANBUL 1956

PARIS 1956

JUKE BOX NOSTALGIA ↓

MUZIK VE BEN

1957-1960 POP

1960-1970 POP

1970-1980 POP

1980-1990 POP

FATHER OF ANADOLU POP

TURKISH MUSIC PORTAL

NESET ERTAS USTA

PLAY FOR THE NATURE

TURKIYE PHOTOS ↓

ADALAR/PRINCE ISLANDS

ISTANBUL PICTURES

ISTANBUL GATES&DOORS

ISTANBUL TOP TEN MUST SEE

ISTANBUL FERRY LANDINGS

ISTANBUL BAZAARS

BOSPHORUS, ISTANBUL

A GOLDENHORN FERRY TRIP

BEYOGLU PICS

BODRUM

CAPPADOCIA

KAS,KALKAN,DEMRE

ALANYA

DALYAN, GOCEK, FETHIYE

ANKARA

TWIN BEAUTIES/IKIZGUZELLE

PHOTOS USA & WORLD ↓

WALKING THE TRAIL

LAS VEGAS

LAKE MEAD,NEVADA

PHILADELPHIA

PARIS

BOSTON

CHICAGO

ITALIA

LONDON 1967

INDIA/NEPAL

CARIBBEAN ISLANDS

DARFUR/SUDAN

SANFRANSISCO AND MONTERY

SAN ANTONIO, TEXAS

San Diego

NEW ORLEANS

NEW YORK

PENNSTATE

PRESIDENTS & KINGS TOMBS

FLAG RAISING IN COLUMBUS

ISLAND OF KOS VIDEO

DURUPINAR MATERNAL F.TREE

AILE/FAMILY BLOG ↓

ESRA'S WEDDING ALBUMS

ESRA'S BRIDAL SHOWERS

ESRA PINAR FILES

DURUPINAR PATERNAL F.TREE

OZMERAL MATERNAL F. TREE

LAMIA&HAMZA VIDEO 1999

OZMERAL PATERNAL F.TREE

BABY MADISON FABLE

BABY TAYLOR FABLE

TAYLOR BABY&TODDLER YEARS

WEILS' WEDDING AND HOUSE

ASLI'S SHOWERS 2008-2009

FAMILY HOLIDAY PICTURES

ANNEM

MY MOTHER LAMIA

ANNEMIZ LAMIA

LAMIA HAMINNE AND TAYLOR

DOGUM GUNU,ANNELER GUNU

"EVIM/HOME"

NOSTALJI TRENI

LIFE OF MY FATHER

REUNITED/ONLAR KAVUSTULAR

SON CINAR BULENTSARACOGLU

I-FOOD

ISTANBULLITE'S FOOD

STREET FOOD

GOLDEN CORRAL COLUMBUS

ANNE'S COOK BOOK

CAFE ISTANBUL

I-LOG

NOVEMBER 2012

OCTOBER 2012

BAGDAT CADDESI

SEPTEMBER 2012

AUGUST 2012

JULY 2012

JUNE 2012

MAY 2012

APRIL,2012

MARCH 2012

FEBRUARY 2012

JANUARY 2012

DECEMBER 2O11

NOVEMBER 2011

OCTOBER 2011

Translate
Bookmark and Share
 
FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ
 
 
FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ ÖNÜNDE BİR FOTOĞRAF

Yukardaki resimi annemin ölümünden iki yıl sonra onun sandığında buldum. Küçük bir tülbente sarılmış resmin yanında, dedemin ölmeden bir ay önce anneme yazdığı mektup, anneannemin Küçükyalıdaki  mezarının tapu numaraları ve bilgileri, annemin akrabalarının daha önce hiç görmediğim resimleri vardı. Belli ki Atatürkün, İnönü, küçük Ülkü ve arkasında duran Yaveri Celal Bey ile ile Florya  deniz köşkü önünde cekilmiş bu resminin onda özel bir hatırası yada önemi vardı. Atatürkün evimizde duvarda ve albümlerde birçok  resimleri vardır, ama bu resim  neden sandıkta saklanmıştı, herhalde hiç bir zaman bilemiyeceğim, gene de bu beni tahmin yürütmekten alı koymadı.

Florya köşkü 1935 yılında yapıldığında annem on üç yaşlarında olmalı idi ve Kocamustafapaşada ki Saraçbaşı konağında ailesi ile birlikte yaşıyordu. O zamanlar Kumkapıdaki Jean Darc Fransız orta okulunda okuyor yazlarıda izcilik ve yüzme gibi sporlar yapıyormuş.Bana yüzmeyi Kumkapıda öğrendiğini ama Florya sahillerinde ilerlettiğini söylerdi. Yaz tatillerinin bir bölümünü Yeşilköyde bir akrabalarının köşkünde geçirirlermiş. Benim çocukluk yıllarımda Florya plajına gittiğimiz zaman annem Yeşilköyde geçen eski günlerden, hatta ileride üniversiteye başladığı yıllarda Yeşilköyde Türk Kuşunda planörle uçma dersleri aldığından bahsetmişti. Benim tahminim bu resmi Yeşilköyde yaşayan akrabaları ona vermiş olabilir, yada orada’ki bir fotoğrafçıdan satın alınmış olabilir. Ama önemli olan internette ve kitaplarda hiç görmediğim bu fotoğrafın bizim muhafazamız altında olması ve benim bir anda Florya Deniz köşkü ile ilgili tarihi bilgilere ulaşmak hatta bu dünyada nadir olan bu deniz  köşkünü  ziyaret etmek için içimde büyük bir arzu uyandırması olmuştur.

Ayni gun,ayni elbiseler, Ismet Pasa ile( anonim)
Ulku ve Yaver Celal Beyle, Deniz Koskunde(Anonim)
Annem Lamia Ozmeral solda, Kazim Karabekirin kardes cocuklari ile 1938
 
FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜNÜN YAPILIŞI

Atatürkün denize olan sevgisi malum. İsmet Paşa’ya yüzme öğrenmeye zorlayan o*, Heybeliada yelken yarışları, Moda da Deniz kulübün ve Fenerbahçede’ki yelken kulübünün açılışına öncülük etmesi,  kabotaj bayramı şenliklerine katılımları, İstanbul’a Ertuğrul yatı ile gelişi ve  son günlerini Savorona yatında geçirişi hep bilinen ve işlenen şeyler. Sonra kitaplarda ve internet de dolaşan Florya resimleri ; Atatürk halkın içinde yüzüyor, onlarla denizde resim çektiriyor, sandalda kürek çekiyor, yaverleri ile denizde şakalaşıyor, kumda mayo ile uzanmış oturuyor. İlerleyen yaşına, birazda hastalığı dolayısı ile şişen karnına aldırmıyor bile. O halkı gibi yaşıyor, onlardan biri çünkü. Onun ölümünden sonra Cumhurbaşkanı ve başbakanlardan yalnız İsmet paşanın güreşçi tipi mayosu ile Heybeliada’da çivileme yapışının fotoğraflarını ve bir de Turgut Özalın şortlu resmini hatırlarım. Ya diğerleri, ayıp olur ayıp !, hiç Cumhurbaşkanı halkın içinde mayo ile denize girerimi?

Florya 17 yüzyılda o zamanlar Ayestafonas adı verilen Yeşilköy’e kadar uzanan balıkçı köyleri ile ünlü bir kıyı şeridi imiş. Rumların Kalatarya adını verdiği bölgede bir manastır, bir de ayazma bulunuyormuş. Sonra 18 yüzyılda Sultan sarayı denilen yazlık saray bahçeleri ve Filurya denilen çiçek bahçeleri ile ün yapıyor. İstanbulun işgal yıllarında beyaz Ruslar Yeşilköy kıyılarına yerleşmişler ve 1930 lara gelirken Florya sahillerinde Solaryum adlı bir plaj gazinosu açmışlar. Türklerde burada denize kadınlı erkekli giren Rusları hem seyreder hem de bu duruma  birazda gıpta ederlermiş. 1935 yılında Atatürk üç otomobil dolusu zevat-ı mutade** ile Topkapı’daki şose yoldan Florya sahillerine geliyor. Deniz masmavi, kumsalın kumu incemi ince, beyaz mı beyaz . Ama etraf çorak, ne bir ağaç ne bir yeşillik, yol yok, etraf toz toprak. Atatürk arkadaşlarına dönüyor ve :

“Denize inmek medeniyetin bir işaretidir. Biz İstanbulu fetih etmişiz  ama anlaşılan buralara daha gelememişiz . Bu deniz bize küskün görünmüyormu ?” diyor.***

O gün oracıkta Floryanın beyaz kumları üzerinde  karar veriliyor. Buraya denizin üstüne  kazıklar üzerinde bir bina yapılacaktır. Bu bina tahta bir iskele ile karaya  bağlanacak, yan taraftaki köhne plaj temizlenip soyunma yerleri yapılıp halka açılacak, etrafa yollar ve halk için konaklama tesisleri yapılacaktır. Tren yolu ve şose araba yolunun batısındaki tepeliğe hemen en nadide ağaçlar dikilerek buraya büyük bir koruluk meydana getirilecek, korunun  önünde çiçek bahçeleri ile süslenecektir. Atatürk sıcak yaz günleri burada kalacak, misafirlerini burada kabul edecek, burada dinlenip bozulan sıhhatine burada kavuşacaktır.

* Rivayete göre denizi çok seven Atatürk bir gün Florya da yüzerken, köşke gelen İsmet Paşayı yaışa davet eder. Onun yüzme bilmediğini ögrenince kendisine bir hafta müddet verir yüzmeyi ögrenmesi için.* Inönü ertesi gün Deniz Lisesi Sınıf Subaylarından Ulvi Tekeş ile kayıkla Heybeliden Kaşik adasına doğru denize açılır. Denizin en derin yerinde Ulvi Tekeş suya atlar, ve İsmet Paşaya nasıl yapacağını tarif ederek suya çivileme atlamasını söyler. İnönü sandaldan asağıya kendini bırakır, suyun yüzüne çikincada can havliyle Ulvi Tekeşin boynuna sarılır. Ama kısa zamanda suyun üzerinde nasıl kalınacagını ve nasıl kulaç atılıp yüzüleceğini ögrenir.(istanbullite.com)
* *   Her zamanki kişiler
**  http://www.badim.com.tr

 
Sandalda Ataturk ( Uc resimde Anonim)
Florya deniz  köşkünün yapımı için açılan yarışmada Mimar Seyfi Arkanın o zamanlar çok revaçta olan günümüzde bile çok modern sayılacak  Alman “Bauhaus” tipi projesi birinci gelir. İstanbul valiliğinin de yardımı ile hemen önce çelik kazıkları denize çakılır, sonra iskeleti yapılır sonra damı ve içi, en son da modern köşk 90 metre uzunluğunda tahta bir iskele ile kıyıya bağlanır. Bu inşaat rekor sayılacak bir zamanda, tam 43 günde bitirilmiştir. Daha sonra kıyıya yaverler ve misafirler için konutlar ve yollar yapılır, etraf çim ve çiçeklerle süslenir. İleriki yıllarda Florya bir anda beyaz kumsallı modern plajı ile İstanbulun en nadide sayfiye yerlerinden birine dönüşür. Birde burada gene Atatürkün isteği üzerine tren yolunun kuzey’indeki tepelere  230 hektarlık  bir arazinin üzerine binlerce ağaç dikilir. Burası bugün Atatürk Korusu adı ile belde sakinlerine ve turistlere yeşil alan olarak hizmet vermektedir.

14 Ağustos 1935 de hizmete giren Florya deniz köşkünü Atatürk 1937 yazına kadar kullanmıs, sonra sıhhati bozulunca Dolmabahçe Sarayı ve Savorona yatına geçerek deniz havasını teneffüs etmeye devam etmiştir. Florya köşkünde zaman zaman devlet işleri de yürütmekle birlikte daha çok burayı bilim adamları, sanatçılar ve İngiltere Kralı VIII. Edward gibi kişileri ağırlamak ve manevi kızı Ülkü ile vakit geçirmek için kullanmıştır. Söylendiğine göre Kral Edward, Atatürk’ün deniz üstündeki bu köşküne hayran kalmış, hem deniz üstündeki insanı dinlendirici konumu, hemde hemen yanındaki halk ile içe içe olan plajını çok beğenmiştir. Atatürk halkı ile beraber olmayı onların dertlerini dinlemeyi ve bunlara çare üretmeyi amaç edinmiş bir devlet adamıydı. Zaman zaman burada denizde yüzerken plajdaki kadınlı erkekli guruplarla konuşur onlarla şakalaşır ve resim çektirirmiş. Yazar İsmet Bozdağ, Atatürkün Florya Köşkünde çok sıkıldığı bir gün nasıl arkadaşı Nuri Conkerle bir olup, onun ceketi ve şapkasını giyip kapıdaki muhafızları atlatarak araba ile tebdili kıyafet Çekmeceye kaçtıklarını ve burada Atatürk’ün arabayı durdurtup  kendini tanıtmadan köylü bir vatandaşın şikayetlerini dinlediğini anlatır.*** Atatürk vergisini ödemek için öküzünü satmak zorunda kalan  Halil Ağa’yı bir oyuna getirip Florya köşküne getirtir ve burada ona şikayetini zorla hükümet üyelerine anlattırır. Tabii ondan sonra da kıyameti koparır, köylünün elindeki geçim kaynağı öküzü gasp ettiren kanunun hemen değiştirilmesini ister.

İşte Atatürk’ün son yıllarını geçirdiği, halkına belki de en yakın olduğu bu deniz köşkünü 2012 Kasımında  İstanbul’a yapacağım gezide görmek benim için farz olmuştu, ileriki satırlarda bu gezinin anılarını okuyacaksınız.

***Atatürk'ün Sofrası,İsmet Bozdağ,Truva Yayınları 2009

 
 
MARMARAY’LA FLORYA’YA YOLCULUK

Ben eski bir İstanbulluyum  ama uzun zamandır Kadıköylü sayılırım. İstanbul deyince Sur İçi İstanbuldan bahsediyorum. Çocukluğum Kocamustafapaşada, gençlik yıllarım ise kah Üsküdarda kah Etilerde ve Bebekte geçti. 1984 den beri de baba evimiz Çiftehavuzlarda, Amerikadan gelince de gecelerimiz orada geçer. Kadıköylü İstanbulu, İstanbulluda Kadıköyü pek bilmez. Kadıköylü karşıya geçse bile ya Pera’ya gider yada Boğaz’a, tarihi yarımadaya yalnız uçağa binmek için geçer, deniz otobüsü veya arabayla. Sirkeci trenleri de coğu Kadıköylü tarafından bilinmez belki de bilinir de pek binilmez.  Ama biz, kardeşim Mustafa ile ve benim önerimle bu Kasım sabahı vapurdan inince Florya turumuz için Sirkeciden kalkan banliyö trenlerini yeğledik.

Sirkeci garının içi pırıl pırıl, dış kısmı ise  onarılıyor ve resterasyondan geçiyor. Peronların girişinde sol tarafta küçük bir demiryolları müzesi açmışlar, giriş ücretsiz. Önce orayı geziyoruz. Saat sabahın on biri, peronda iki tane elektrikli tren, gıcır gıcır, üzerlerinde “Marmaray “yazıyor, biri geliş peronunda diğeri gidiş. Marmaray tüp geçitinin  Avrupa halkası burası, artık banliyö treni tabiri tarihe karışıyor. Mustafa ile trene biniyoruz, içerisi o kadar temiz ve yeni ki. Mustafa’ya dönüp soruyorum, kompartımanın sonuna boydan boya aynamı koymuşlar, içerisi çok büyük gözüküyor.

”Yok abi diyor kompartıman aralarında kapı yok, terenin bir başından diğer başına göz alabildiğine görüyorsun”.

Tren tam vaktinde kalktı, pencereden film seyreder gibi önce Sepetçiler Kasrı, sonra deniz surları, deniz ve istasyonlar:  Cankurtaran, Kumkapı, Yenikapı, Kocamustafapaşa (Aslında burası Samatya, ama her şeyi Türk ismi ile değiştirme dayatması koskoca Psamathia’ yı Kocamustafapaşa ile birleştirmiştir), Yedikule, Kazlıçeşme, Zeytinburnu,Yenimahalle, Bakırköy, Yeşilyurt, Yeşilköy ve tam 30 dakika sonra Florya. Halkalıya kadar daha dört istasyon var ama bizim son durak burası.

 
FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖSKÜ
FLORYA ATATÜRK MARINE MANSION BUİLT IN 1935
 
 
FLORYA DENİZ KÖŞKÜNÜ ZİYARET

Atatürk’ün Florya Deniz Köşkü tren istasyonunun batısında on dakikalık bir yürüme mesafesinde. Kapısındaki nöbetçi kulübesinden geçtikten sonra köşkün bahçesine giriyorsunuz. Burada çiçek tarhları ve çimler içinde tek katlı tesisler var ve bunların hepsi  gittiğimiz gün elden geçirilip restore ediliyordu. Atatürkün ölümünden sonra Cumhurbaşkanlarının yazlığı olarak kullanılan tesisler 1988 den itibaren TBMM Milli Saraylar idaresine devredilmiş ve 1993 de müze olarak halka açılmış. Pazartesi ve Perşembe günleri her gün açık, ama rehber eşliğinde geziliyor.

Bina uzaktan tam bir gemiyi andırıyor, eskiden çelik, şimdi beton kazıklar üzerıne oturtulmuş upuzun bir gemi sanki.Kasım ayının dalgalı denizinde zaten bu kazıklar uzaktan görülmüyor bile. Etrafı boydan boya güverte ile çevrili binanın ortasında, önünde bayrak dalgalanan, yukarıya doğru yükselen camlı kısmı da  sanki geminin kaptan köşkü. Köşkü karaya bağlayan köprünün bitiminde binaya dik olarak yapılmış bölüm eskiden yaver ve korumalar için kullanılırmış, şimdi ise müzenin idarecilerinin ve çalışanlarının odaları ve tuvalet  bölümleri olarak kullanılıyor. Binanın ana girişinin sol yanı boydan boya camekanlı bir güverte şeklinde, buraya cam muhafaza içinde Atatürkün yukarıdaki resimlerde içinde kürek çekerken gördüğünüz kayığı sergileniyor. Köşkün içerisinde resim çekmek yasak.

 
 
Köşkün bence en dikkat çekici bolümü girişin en solundaki büyük toplantı odası. Odanın denize  önü boydan boya çember şeklinde yuvarlak yapılmış ve geniş cam pencerelerle kaplı. Burası binanın arka kısmına geliyor ve buradan bakınca  deniz manzarası inanılmaz güzelikte. Bu pencerelerden köşkün kara kısmından görülmeyen sandalların ve ve yatların  yanaşması için  beton bir iskele ve denize girmek için merdivenler görülüyor. Odanın tavanında yuvarlak bir daire içinde bir gökyüzü  penceresi yer alıyor. Toplantı salonunun içindeki 16 kişilik masa takımı o günlerin kabine üyelerine yetecek genişlikte. Odadaki bir diğer dikkat çeken mobilyada antika bir müzik dolabı. Toplantı salonunun hemen yanında Atatürkün çalışma odası yer alıyor. Odanın iki tarafı boydan boya ceviz ağacından yapılma  bir kütüphane ile kaplı, hemen önünde de gene aynı ağaçtan bir yazı masası. Odalardaki eşyaların büyük kısmı orijinal, kanepelerin hepsinin yüzleri değiştirilmiş, perdeler aslına sadık kalarak yenilenmiş. Odalara sonradan konan eşyalar ise o günlerin  zevklerine göre seçilmiş antika eşyalar. Bazı avizeler,elektrik levazımatı ve banyo aksesuarları ise bana biraz günümüzün zevklerine göre modernize edilmiş geldi. Diğer odalar içinde Atatürkün yatak odası, Atıfet İnanın odası, ve küçük Ülkünün odası dikkati çekiyor. Ülkü Adatepe bu odadaki eşyaların bir bölümünü köşk müzeye çevrildiğinde hediye etmiş. Bize rahmetli Ülkü hanımla müze açılışında konuşmuş olan rehber, Atatürkün çoğu kere Beyoğlundaki mağazalardan torbalar dolusu oyuncak getirdiğini kendisinden dinlediğini söyledi . Odanın içinde küçük çocuk  yatağı, küçük kız elbisesi ve Ülkü isimli maket bir kayık en kayda değer eşyalar.  Binanın girişe göre sağında ve en ucundaki, deniz manzarası en güzel odada,  misafir odası olarak kullanılmış. Rehberimiz burada Kral VIII Edward’ın Mrs. Simpson’la birlikte kaldıklarını hatta o zaman evli olmadıklarından Bayan Simpson’un buraya gelişinin birazda gizli tutulduğunu söyledi. Misafir odasından çıktıktan sonra duvarları  Atatürkün resimleri ile dolu koridordan gerisin geriye kapıya doğru yürüdük. Duvarlara asılı resimlerden hemen hepsi bir tanesi hariç daha önce kitaplarda veya internette gördüğüm resimlerdi. Daha önce görmediğim resimde Atatürk yerlere kadar uzanan bir bornoz içinde, Floryanın kumları üzerinde duruyordu. Başına da Osmanlı Sultanları gibi eskiden hamamlarda adet olduğu üzere bir peştamal bağlanmıştı. Keşke bu fotoğrafın bir karesini fotoğraf makinemle görüntüye alabilsem diye düşündüm ve sonra Mustafa ile birlikte çıkış kapısından iskeleden karaya  doğru yürüdük.

 
FLORYA KÖŞKÜNÜN MİSAFİRLERİ: KRAL VIII. EDWARD ve Mrs. WALLIS SIMPSON
 
Ataturk , King Edward'i Dolmabahcede karsiliyor 4, Eylul 1936
Mrs.Wallis Simpson, 1936
King Edward VIII, Ataturk ve Mrs.Simpson 6 Eylul 1936
 
1936 Yılının 4 Eylülünde VIII. Edward İstanbul’a geldiğinde hala Büyük Britanya İmparatorluğunun Kralı. Amerikalı sevgilisi Wallis Simpson henüz ikinci eşinden boşanmış değil ve boşanma işlemleri mahkemede sürüyor. Bu sıralar Kral tahtını kaybetmeden sevgilisi ile evlenmenin formüllerini aramakta ama anlaşılan İstanbul kaçamağını belki de onunla beraber olmak için yapmış. 6 Eylülde Florya köşkünde Atatürk’ün misafiri olarak kalıyorlar sonra daha fazla serbesti için olacak, Beylerbeyi sarayında bir zamanlar Sultan II.Abdülhamit’in sürgün kaldığı daireye geçiyorlar. Ben araştırdım acaba bu seyahatte Kral ile sevgilisinin beraber tek bir fotoğrafı var mı diye. Sonunda bu resmi buldum, gerçi bu resimdeki Bayan Simpson’dan  ne resmi internete koyanların, nede belki  tarihçilerin haberi var. Resim Atatürk ile Edward’ın Ertuğrul yatı ile yaptığı Boğaz gezisinde çekilmiş. Resimde Atatürk ile King Edward konuşurken görülüyor. Ortada başı sola dönük Kral yanındaki tercümana bir şeyler söylüyor. Atatürk’ün sağında gülen hanımda bayan Simpson’dan başkası değil. Resmi büyültüm, internetde Mrs. Simpson’un o yıllardaki onlarca resmi ile karşılatırdım. Netice : tıpkısının aynısı. Zaten düşünürseniz, bir yat gezisi yapılacak ve Kral Edward sevgilisini köşkte bırakacak ! Olanaksız bir durum. Çiftin bu İstanbul seyahatinden tam üç ay sonra Edward sevgilisi uğruna tahttan feragat edecek ve 1937 yılının Mayıs ayında da Paris’te onunla hayatını birleştirecektir.  

 
FLORYA ATATÜRK KORUSU
 
 
FLORYA ATATÜRK KORUSU

Florya gezimizdeki son durağımız Atatürk Ormanı yada Atatürk korusu olacaktı. Bu Koru Atatürk’ün direktifi ile 1935 yılında Florya Deniz Köşkü ile birlikte 280 hektarlık bir arazi üzerine eski Ayastefanos harabelerinin olduğu, tren yolunun  kuzeyinde kalan tepenin üzerine kurulmuştu. Bu bölgeyi önemli kılan diğer bir harabede 1876-1877 savaşlarında  ölen 5000 kadar Rus askerinin anısına buraya Çarlık Rusyası tarafından dikilen ve 1914 yılında yıkılan Ayastefonos Anıtının harabelerinin burada olmasından kaynaklanıyordu. Bugün Askeri Levazımat bölgesi olarak kullanılan bu bölgede, anıttan kalan hiç bir iz olmadığı, fakat burada Ruslardan kalan bir eski binanın olduğunu öğrenmiştim. Tabii ormanın bu bölgesine girmek pek imkan dahilinde değildi.

Mustafa ile tren yolunu geçerek Atatürk Ormanın girişine doğru yürüdük. Hemen girişte çok   güzel bir çay bahçesi vardı. Burada mola vererek hem kaşarlı tost eşliğinde birer çay içtik, hemde etraftaki güzelliği seyrettik. Söğüt ağaçlarının bel verdiği zümrüt yeşili fıskiyeli havuzda beyazlı karalı ördekler yüzüyor, küçücük bir kedi yavrusu karaya çıkan bir kazı kovalıyordu. Biraz dinlendikten sonra yavaş yavaş patika yoldan korunun içine doğru girdik ve tepenin üzerine doğru yürüdük. Yemyeşil çimler içinde seksen yıllık koca koca çınar ve çam ağaçları tepeleri süslüyor, yukarı doğru çıktıkça koru daha bir kesif hale geliyordu. Bazı eski çınarlar etrafları parmaklıklarla korumaya alınmış, artık canlı olmayan bir ikisi de  çimlerin üzerine konulmuş rengarenk benekli  beyaz inek heykelleri gibi beyaza boyanarak adeta modern birer heykele dönüştürülmüştü. Biraz ileride kırmızı çiçekli tarhların içinde bir çocuk bahçesi göze çarpıyordu. Burası daha korunun başlangıç kısmı idi ve ben  ileriye kadar eski manastır harabelerine ve Ayastefonos anıtı civarına doğru ormanın içlerine yürümek isterdim, ama bu konuda hem kardeşim biraz isteksiz göründü hemde saat iki de Yeşilyurt ta akrabalarımızı ziyaret için randevumuz’a geç kalabilirdik. Geldiğimiz yoldan tren yoluna doğru yürüdük ve Sirkeci istikametine giden ilk tren’e bindik.

Trende  Atatürkün büyüklüğü bir defa daha aklımdan geçti. Bizim nesil artık ahı, vahı, Atatürkün nasıl öldüğünü, cenazesinde kimin ne dediğini, kimin nasıl ağladığını, onun  nasıl giyindiğini, yakışıklılığını filan bırakacak onun birazda çevreye olan duyarlığını, insanlarla kaynaşmasını, onlara nasıl gülüp, oynamayı, denize girmeyi, hayattan  zevk almak için yaptığı insancıl yaşam tarzını anlatmalıydı. Yalova’da bir çınar ağacının kesilmesine engel olmak için nasıl  ağacın yanındaki binayı yürüttüğünü, nasıl Ankara'da Orman Çiftliğini ve Hayvanat Bahçesini, Çubuk Barajını, Gençlik parkını kurduğunu, Florya'da  denizde halkla beraber nasıl yüzdüğünü,  Florya korusunu nasıl ve neden kurduğunu anlatmalıydı.

Ben İstanbul da cami yapılmasının bir ihtiyaç olduğuna inanırım. Çünkü İstanbul’a gelince herkesten fazla cami gezerim. Cuma günleri  bazı semtlerde durum bir felakettir. İnsanlar sokaklarda namaz kılar. Bu bir ihtiyaçtır, kaç milyon nüfusu olduğu bile bilinmeyen Metropolde yeni cami yapılır. Ama bu cami Göztepe Parkındaki ağaçlar kesilip yada Taksim gezisi kışlaya çevrilip, yeşillik ortadan kaldırılıp oraya mı yapılır : Eski ağaçlar kesilip yerine yeni ağaç neden dikilir. Sultan Ahmet meydanı bir beton meydana neden çevrilir, buradaki ağaçlar ne olmuştur? Atatürk İstanbul’a 280 hektarlık bir  orman vermiştir ve bugün bu orman hafta sonları ailelerin çocukları ile temiz havayı teneffüs ettiği, bedavadan hoşça vakit geçirdiği bir koca yeşil alandır. İstanbullulara toplu ulaşım konusunda büyük hizmetler veren Büyük Şehir Belediyesinin yeşil alanlar ve  parklar konusunda da  İstanbullulara karşı  bir sorumluluğu olduğunu naçizane hatırlatmak istiyorum.


Cem Özmeral
30 Kasım 2012
Dublin, Ohio


PARISLI  DOST'DAN BİR ATATÜRK ANEKTODU
Florya konusunda bizim ailede de bir hatıra vardır. Babam gençliğinde orada, tam köşkün yanıbaşında arkadaşlarıyla yüzerken ayağı denizin dibindeki huni şeklinde bir çukura isabet eder, dengesini bulamaz va batar denizin dibine. Bir arkadaşı babamı kurtarmak için ardından dalar, ve o da nedense kaybolur. Bunların yüzeye çikmadığını köşkten gören Ata derhal ilk yardım ekibine emir verir ve bizimkileri kurtarırlar. Bunlar tabii kaş göz arasında oluyor. Babam Ata'nın cenazesine hüngür hüngür ağlayarak eşlik edenlerden. Hayatının sonuna kadar anlatrıdı...
Ara Kebapçıoğlu
30 Kasım 2012
Paris

 
 
BACK TO TOP/EN BASA
NEXT/BIR SONRAKI
BACK HOME/ANA SAYFA

                                                                                               

                                                                                                       Page copy protected against web site content infringement by Copyscape                            
                                                                                              ©2012.All rights reserved        

Website powered by Network Solutions®