Mustafadan gelen textde Nihal Yenge vefat etmiş, facebook dan mesaj atmışlar diyordu. Saat öğleden sonra üçte mesaj geçmiş, bende dört de okuyorum. Ne zaman diye sordum. Galiba dün diye text geri geldi.
Tabii çok üzüldüm, ama birazda bekliyordum bu kötü haberi, bayramda Nuri ile konuştuğumda, yoğun bakımda olduğunu ve Bülent dayının ölümünden hemen sonra kalçasını kırdığını söylemişti.
Ne garip diye düşündüm, face book, text mesaji, twit etmek, falan filan, genede haberi bir gün sonra duyuyorsun.
Kocamustafapasadaki köşk ve orada iki kardeşin çocukları ve torunları ile hep birlikte yasadığı büyük aile aklıma geldi. 1950 li yıllarda ... Sabahları gazeteci çocuğun pencerenin kafesine bırakıiğı Hürriyet gazetesi, Haminnemin kapının yanında duran pazar zembili, Benam dayımın etajerin yanında bordo renkli kadife bezle ayakkabı parlatışı, anneannemin ön odada mangal üstünde dedeme kahve pişirişi, ciciannemin mutfakta imam bayıldı yapışı, Lemi dayımın trabzanların üzerinden aşağıya kayışı, dedemin ona kızması, cicibabamın sabahın köründe jiletini beyaz porselan kapta bileyişi, kardeşim Cenanın orta kattaki odada dünyaya gelişi ve benim onu güreş etmeye davet etmem, Nazım eniştenin bugün 250 gram şam fıstığı yedim, ensemdeki ağrıya iyi gelir deyişi, Berrin Halamın karneme anneannemin imzasını taklit ederek, velim olarak imza atışı, Ayşegülün çekme kat odasındaki süpermen mecmuaları, başka bir odadaki mecmualarda, o zamana kadar hiç tanımadığım James Deanın ölüm haberini okuyuşum. Ve sonra hiç unutamadığım genç ve güzel Nihal Yengenin , üst kattan merdivenlerden aşağı, yanları kapalı bir sedye ile indirilip doktora götürülüşü.
2009 yılında Bülent dayıma, ben çocuktum ne olduğunu bilemiyordum, acaba Nazanın doğumuna mi gidiyordunuz ? diye sormuştum. Hatırlamadı, olabilir dedi. Hep bunları düşündüm, orta okul yıllarında Modada, Şilede Nihal Yenge ve Bülent Dayı, annem ve babamla birlikte çoluk çocuk yaptığımız tatiller gözümün önünden tek tek geçti.
Evet, köşkün eski bir sakini daha aramızdan sessizce ayrıldı. Hayatta hiç ayrılmadığı sevgili kocasına kavuşmak için en fazla iki ay dayandıktan sonra...
Eskiden Kocamustafapaşda bir köşk vardı. Bayramlarda köşkün karşısındaki arsaya bir bayram yeri kurarlardı ,sarı sarı kayık salıncakları ile. Geceleri Sümbül Efendi tarafında, gök yüzünde yıldızlar parlardı.
Sonra yıldızlar tek tek kaydılar ve gözden kayboldular.
Mehmet C. Özmeral 7 Eylül, 2011 Dublin, Ohio
|