Şampiyonluğa giden yol dört sene önce başladı. Başkanlık seçimini kazanan Fikret Orman Besiktaşı mali bakımdan bir enkaz haline getiren ve çareyi Futbol Federasyonu Başkanlığına firar etmekte bulan Yıldırım Demirören den başkanlığı devir almıştı. Kulubün mali durumu perişandı, yalnız Yıldırım Demirörene olan borç yüz milyon doların üstündeydi ve her gün kulube icra geliyordu. Adlİyede Beşiktaş’a kulübene karşı açılan 450 nin üstünde dava vardi ve kulubün kayyum’a gitmesi isteniyordu. Demirören büyük paralar harcayarak Avrupanın Guti, Queresma, Simao, Almeida, Fernandes gibi en ünlü oyuncularını getirmiş ama bu oyuncularla bir Türkiye Kupası şampiyonluğu dışında şampiyonluk yaşanamamıştı.
FIKRET ORMAN EFSANE BASKAN
PORTEKIZ CETESI:SIMAO, Q7, FERNANDES VE ALMEIDA
FEDA SEZONU
Fikret Orman “Feda” dediği zaman aslında çok şey söylemiş ama Beşiktaş forması giymiş bugün televizyonlarda futbol geyiği yapan yorumcular bile bundan çok az şey anlamışlardı. Feda fedakarlık demekti, çok paralar sarfederek büyük oyuncular alınmayacaktı. Ama yorumculara göre Beşiktaş küçülecekti, futbolda “ İki Büyükler kalacaktı”, Fikret Orman bunu yapamazdı. Bir eski hakem hocası Fikret Ormanın yılbaşını göremeyeceğini söylüyordu.
Oysa Feda tamamen başka bir şeydi. Beşiktaşın kurucusu, Şeref Bey ölüm döşeğinde yakındakilere bu lafı söylemişti. Çok hasta olan Ahmet Şerafettin Bey’e arkadaşları” Bırak artık Beşiktaşı, sen kendi sağlığına bak biraz” demişlerdi. Gözleri yarı açık olan Şeref Bey bir mırıltı ile “feda olsun” demişti. Bu belki de onun son sözü idi.
Fikret Orman ve arkadaşları,evet taraftardan fedakarlık istiyor ama karşılığında biz gecemizi gündüzümüzü, yaşantımızı, her şeyimizi feda edip Beşiktaşımızı layık olduğu seviyeye tekrar çıkaracağız demişti. Ne demişti büyük Beşiktaşlı yazar Orhan Vedat Sevinçli :
Remzin* Karakartallar gibi manileri yen, aş. Layık bu vasıflar sana ey Şanlı Beşiktaş.
PORTEKİZ ÇETESİNİN DAĞITILMASI VE YENİ OYUNCULAR
Real Madrid’in efsane oyuncusu Guti İstanbu’da gece kuluplerinde sarhoş gezmekten İnönü de kendini hiç gösterememiş ve zaten Ispanya’ya geri yollanmıştı. Queresma şahsi oynuyor takıma istenen katkıyı vermiyor du. Başkan bu oyuncuların menajerlerin artık kendiılerine yılda 3miyon Euro civarındaki yıllık maaşlarını veremeyeceğini , Beşiktaşta kalmak istiyorlarsa bu rakamları yarı yarıya düşüreceğini söyledi. Spor yazarları gene kıyameti kopardı, böyle profesyenellik olurmuydu?. Olurdu çünkü Başkan Beşiktaşı bu çukurdan çıkaracak ve bundan sonra herkes maaşını zamanında alacaktı.Çete den ilk ayrılan Simao oldu onu Queresma takip etti. Fikret Orman Beşiktaşın menfeati için taraftarı bile karşısına almaktan çekinmemişti. Fernandes ve Almeida bir sezon daha oynayacak ama Fernandes her gece istanbulu kuluplerinde gezecek, Almeida da Fedayı kabul etmeyerek ayrılacaktı.
BESIKTAS LIVERPOOL'U ELIYOR
BEŞ YABANCI KURALI NASIL YARADI
Bütün bunlar yaşanırken Futbol Federasyonu yeni bir kural koydu. Bir daha ki yıl takımlar sahada en fazla beş yabancı oynatacaktı. Bu karardan özelikle Galatasaray ve Fenerbahçe kulupleri hiç memnun olmamıştı. Ama bu Beşiktaşın planlarına uyuyordu. Avrupadan Türk asıllı genç oyuncular alacak, bu oyuncuları parlatarak hem başarıya ulaşacak hem de bunları ileride Avrupanın büyük kulüplerine satarak para kazanacaktı. Beşiktaşın scout ekibi ve transfer komitesi kolları sıvadı ve planı devreye soktu. Ersan Adem Gülüm Avusturalya’dan gelmişti. Yeni yönetim Arsenalın alt yapısından Oğuzhan Özyakup’u, Rusya’dan Gökhan Töre’yi , Avusturya’dan Veli Kavlak’ı, Almanya dan Olcay Şahan'ı, gene İngiltere den Kerim Frei'ı ve sonra gene Almanya dan Tolgay Aslan'ı alacaktı. Avrupa alt yapısında temel eğitimi ve disiplini alan bu gençler Beşiktaşın değişilmez oyuncuları olacak ve hepsi milli takıma kadar seçilecekti.
Tabii futbol federasyonu diğer büyüklerden gelen baskıya dayanamayıp, bir dahaki yıl yabancı kurulunu iptal ederek on yabancıya izin verecekti . Ama olan olmuş Beşiktaşın akıllı yöneticileri geleceğin takımını kurmuştu. Şimdi pastanın üzerine kaymağını koyma zamanı gelmişti. Gelsin Atibalar, Sosalar, Dem Babalar ve Mario Gomezler. Yabancı oyuncuların alımında uygulanan prensipler şunlardı: bonservisi bedeli olmayacak, transfer medyadan gizli tutulacak, oyuncular marka isimler olacak ama karakterli , lider özelikli oyuncular olacaktı. Eğer bu oyuncuları Türkiye den başka bir büyük kulup isterse kesinlikle rekabete girilmeyecek fiyat artırılmayacaktı. Bunun en belirgin örneğide bu sene oldu .Beşiktaş Van Persie ile bonservis bedelsiz anlaşmıştı. Fenerbahçe kulubüne 1.5 Bonservis bedeli önerince Beşiktaş aradan çekildi. Alternatif mi yoktu, uygun şartlar da Mario Gomez’i aldı. Bursasporlu Ozan da iki kulübi karşı karşıya getirince Beşiktaş aradan çekildi.
SAMET AYBABA
SLAVEN BILIC
SENOL GUNES
ŞAMPİYONLUĞU YARATAN KADROLAR
SAMET AYBABA
Samet Aybaba Beşiktaşın efsane oyuncusu ve kaptanıydı. Kendisine antrenörlük teklif edilince para pul sormadan FEDA t-shirtünü sırtına geçirdi ve görevi kabul etti Oysa bizim kendisine “Şampiyonluklar Mimarı” diye methiyeler düzdüğümüz Mustafa Denizli kendi kariyerine halel gelmesin diye görevi kabul etmemişti. Aynı hoca bu yıl lig ortasında Galatasarayın başına geçmekten çekinmemiş ama kısa bir zaman sonra pes ederek belki de teknik direktörlük kariyerinin sonuna gelmişti. Aybaba ile Beşiktaş seneler sonra tekrar hücüm futbolu oynadı, çok gol attı ama da çok da yedi . Bu şampiyonluğun temellerinin atıldığı ilk yıldı.
SLAVEN BİLİÇ
Slaven Biliç’i Türk Seyircisi Avrupa kupası çeyrek finallerindeki o nefes kesen Türkiye -Hırvatistan maçından tanıyordu. Biliç bir asi idi,kullağında küpesi, elinde gitarı, toplumsal duyarlılığı Çarşı ile çok örtüşüyordu. Biliçle Beşiktaş yeni bir ivme yakaladı. Ligde son haftalara kadar lider girdi. UEFA liginde Totenham ve Liverpool gibi İngiliz devlerini eleyerek çeyer finalin kapısından döndü. Biliç de takımına hücüm futbolu oynatıyor, Beşiktaş Dem Baba ile şampiyonluğa koşuyordu. Ama olmadı Avrupa da başarılı olan Biliç Türkiye’de tek bir derbi kazanamamştı. Onun tecrübesizliği şampiyonluğun son birkaç maçta kaçmasına neden oldu.
ŞENOL GÜNEŞ
Şenol Güneş Türkiye’ye Dünya üçüncülüğü kazandırmış anternördü. Türk futbolunda son yirmi yılda damga vurmuş diğer iki isim gibi büyük bir egosu yoktu. Onu çoğu yorumcu ve yazar karizmatik bulmazdı. Ama Şenol Hoca çok iyi bir eğitmen, öğretmen ve psikologdu. Trabzon’da ve Bursa’da kaç genç yeteneği keşfetmiş ve oynatmış, artık futbol hayatı bitti denilen kaç futbolcuyu değerlerini katlayarak Türk Futboluna kazandırmıştı. Şenol Güneşin oyun felsefesi onu hayat felsefesi ile örtüşürdü. Çabuk düşünen ve çabuk konuşan hoca takımına da çabuk, göze hoş gelen, seyir zevki veren bir futbol oynatırdı. Beşiktaşa geldiğinde ilk yaptığı iş Ümraniye tesislerini baştan aşağı revize ederek orada bütün günlerine geçirecek oyunculara “friendly” hale getirmek oldu. Elinde çok iyi bir takım vardı. Yapılacak iş yetenekleri parlatmaktı. Bir yıl önce Slaven Biliç’in nadiren şan verdiği Oğuzhan şampiyonluğun baş mimarı olacak ve Arda Turan dan sonra Türkiye’nin Avrupa arenasında boy göstercek en büyük yeteneği diye anılmaya başlanacaktı. Burada topçuların adını tek tek sayıp onların bu şampiyonlukta nasıl katkı yaptıklarını anlatmayacağız. Şenol Hoca ve yardımcıları üç yıldır temeline tek, tek tuğla koyularak gelinen yapının iç döşemesini, kapısını, penceresini , boyasını, damını, bahçesini tamamladı, suyunu elektriğini getirdi ve sonunda şampiyonluk geldi.
SEVGILI DOSTUM SUREYYA ILE
SENOL GUNES ILE
QUERESMA Aka Q7 now Q17ile
YÖNETİM KURULU VE TÜM EMEKÇİLER
İsimlerde atlayacaklarımız olacaktır ama gene de elebaşılarını sayalım. Başkan Fikret Orman ve arkadaşları Türk futbolunda ilk defa güler yüzlü idareci profilini çizdiler. Efendi, yüzü gülen, herkese karşı saygılı ama Beşiktaşın haklarını koruyan yöneticilerdi bunlar. Başkanın ilk yaptığı şeylerden biri Türkiye de siyasette ve özelikle bazı futbol kuluplerinde baş tacı olan olan Padişahlık sistemini Beşiktaşta yasaklamak oldu. Bir Başkan en fazla üç dönem göreve gelebilecek ve toplam olarak 9 seneden fazla başkanlık yapamayacaktı. Başkan Yardımcısı Ahmet Nur Çebi den , Metin Albayrak, Erdal Torunoğulları, Ahmet Ürkmezgil, Deniz Atalay gibi adlara kadar ilk aklımıza gelen isimlerin hepsi Üniversite mezunuydu, lisan bilıyorlardı ve alanlarında uzman kişilerdi. Diğer kulupler de antrenör değişştirir gibi Başkanla her ters düşüşte idareci değişirken Fikret Orman yüzde doksanı aynı arkadaşları ile görevini paylaşarak devam etti.
Beşiktaş’ın ana değerlerinden biri de “vefa”dır. Emekçi kardeşim, güzel adam Süreyya Soner otuzbeş senedir Beşiktaşın malzemeciliğini yapar. Aslında Süreyya Beşiktaşın şampiyonluğunda adını bilmediğimiz ve çoğu senelerdir görev yapan fedakar çalışanların abisidir ve bir yerde onları temsil eder: diğer malzemeciler, masörler, ahçılar, temizlikçiler, hizmet görevlileri, şöförler, çim bakıcıları ve daha niceleri
Son olarak da Beşiktaş TV . Başka bir takımı tutsanız bile size Beşiktaş TV yi ara sıra izlemenizi tavsiye ederim. Bir maç nasıl anlatılır, programa heyecan nasıl katılır, seviyeli taraftar sunuculuğu ve röportaj nasıl olur ? Bülent Ülgenin başkanlığında Muhammet Tapan, Fehmi Besen, Ali Aydın, Baki Mercimek , Ali Cansun bu işi çok güzel yapıyorlar. Birkaç kere seyrederseniz Muhammet Tapan’ın kahkahasını beklemenin alışkanlık yarattığını göreceksiniz. Hele “En Baba Kartal programının” Hulusi Babası ve isimlerini tam öğrenemediğim Beşiktaş TV nin o genç, güzel ve güler yüzlü bayan sunucuları.
Cem Ozmeral Vodafone Arena da , Kasim 2015
Vodafone Arena Mayis 2015
İNÖNÜ STADINDAN VODAFONE ARENA’YA
Ben Şeref Stadında, Necmileri, Güvenleri, Kayaları, Küçük Ahmetler’in çamur sahada antreman yapışlarını seyretmiş eski bir taraftarım. Dolmabahçe deki Mithatpaşa stadında 1959-1960 sezonunda ,bugunkü statüde o zamanki adıyla kurulan ilk Mİll Lig de Beşiktaşın ilk şampiyonluğunu yaşamış bir taraftarım.Zaten benim doğum yılım da , İnönü stadının açılış yılı da aynıdır :1947.
Fikret Orman bundan yaklaşık dört yıl önce İnönü stadının yıkılışı için ilk kazmayı vurduğunda her Beşiktaşlı gibi benim de içim cız etmişti. Ama Başkanın bir planı vardı. Beşiktaş, zaten bir önceki yönetim sağolsun borç batağında yüzüyor, UEFA kritreleri yüzünden bir sene şampiyonlar ligine gidemiyor ve transfere yapamıyordu. Öyle bir stad yapacaktı ki bu rakiplerinin stadlarından da güzel olacak ve parasal yönden yapılan haksız rekabeti ortadan kaldıracaktı.
EskI stat yıkılmadan önce yenisinin ruhsatını almak gerekiyordu. Ama Kültür ve Turizm Bakanı Beyefendi Nuh diyor peygamber demiyordu. Ona göre bu tarihi alanda stadyum yapılamazdı. Sanki yetmiş senedir burada stadyum yoktu. Stadyumun arkasına o çirkin gök kafes dikişlirken akıllara neredeydi ?. Fikret Ormanın stadyum planı tarihi doku ile tam uyum içinde su seviyesinin de altına girilerek Boğazın güzelliğini gölgelemeyecek bir yapı olacaktı. Güç bela devrin Başbakanını ikna etti ve stadın yıkımına geçildi. Başkan daha sonra çıkan Gezi Parkı olaylarında bir tarafta Çarşı diğer tarafta Hükümet ve stadın yapımın durdurulacağı söylentileri güç durumda kalıyor ve tüm diplomasini kullanıyordu. Aynı diplomasiyi stadın açılışında da yapacaktı. Galatasaray TT Arenası açılırken seyircinin bir kısmı hükümeti yuhalamıştı.Benzer bir senaryo yaşamamak için Vodafone Arena ilk maçtan bir gün önce Cumhurbaşkanı, Hükümet ve Beşiktaş kongre üyelerine açıldı. Ertesi gün de Bursa maçından önce Başkan Beşiktaş dan Dolmabahçeye kadar kırmızı halı döşetti ve Çarşının ve taraftarın gönlünü aldı.
Stad yıkılınca Beşiktaş’ın nerede oynayacağı sorunu ortaya çıktı. Ev maçlarının yarısı Galatasaray’ın TT Arenasında, diğer yarısı da Kadıköyde Fenerbahçe stadında oynansın fikri ortaya atıldı. Fenerbahçenin her şeye tek başına karar veren Başkanı : “eğer Galatasaray kabul ederse biz de kabul ederiz deyip topu taça attı. Galatasarayın Başkanı da olayın Yönetim Kurulu kararına bağlı olduğunu söyledi. Ne Galatasarayın yönetim kurulu toplandı ne de Fenerbahçe kılını kıpırdattı.
Önümüzdeki üç sene Beşiktaş her maçını deplasmanda oynayacaktı. Derbi maçlarını Olimpiyat stadında , diğer iç saha maçlarını da kah Kasımpaşa, kah Başak Şehir, bazen de Ankara ve Konya statlarında. Beşiktaşlı futbolcular bu üç sene rakiplerinin iki misli yolculuk yapıp kilometreler kat ettiler, otel odalarında yaşadılar. Herkes kendi evinde duşunu alır, dolabından formasını çıkarırken onlar hep seferde, hep misafirlikteydiler. Çok bilmiş futbol yorumcuları takımların fikstürlerini karşılaştırırken, “Beşiktaşın şu zor deplasmanı var” diye yorum yapa dursun, onlar deplasmanlara o kadar alıştılarki hemen hemen tüm dış saha maçlarını kazanıyorlardı.
KAYNAK YARATIMI VE SPONSORLAR
Türkiyenin ilk akıllı stadı yapılırken içindeki yüz küsur loca ve özel koltuklar kapış kapış kiralanmaya başlanmış ve buradan önemli bir gelir kaynağı sağlanmıştı. 3 Temmuz sürecinden sonra çoğu Büyükler sponsor bulmakta zorluk çekerken firma isimler Beşiktaş’a sponsor olmak için adeta rekabet ediyorlardı. Bunların hepsi de alanlarında bir numara olan dünya markaları idi . İlk anlaşma Vodafone ile yapıldı onu BEKO, KALDE, ve COCA COLA takip etti. Hem stadyum yapılıyor, hem Demirören zamanından kalan futbolcu borçları ödeniyor ve en önemlisi futbolcular maaşlarını artık zamanında alıyorlardı.
Diğer önemli bir kaynakta Kartal yuvalarında yapılan forma satışlarından sağlandı. Kar yapmayan mağazalar kapatılırken hemen hemen her ay Anadolunun bir köşesinde yeni bir Kartal yuvası açılıyordu. Türk oyuncuların yanında Dem Baba, Jose Sosa, Queresma ve Mario Gomez gibi yıldızların formaları yok satıyor, satışlar tavan yapıyordu. Üç sene içinde Beşiktaş aleyhine açılan davaların hepsi sonuçlanmış, Beşiktaş UEFA kriterlerine uyum sağlamıştı. Yönetim son bir risk alarak, şampiyonluğa üç maç kala yeni stadyumu o vefakar Beşiktaş taraftarına açtı. Spor yazarlarına ve geyik yorumcularına göre şampiyonluk yolunda bu büyük bir riskti , dikkat dağılacaktı ve şampiyonluk belki de kaçacaktı. Ama bekledikleri olmadı. Ok yaydan bir kere çıkmıştı. Seyirci ve futbolcuların çoşkuyla Beşiktaş Vodafone Arena da üç maçta 10 gol atıp ipi göğisledi. Ne demişti Olcay Şahan : Biz önümüze bakıyoruz, onlar ise arkadan bizim sırtımıza bakıyorlar.
Columbus Ohio'dan Vodafone Arena daki ilk maci seyrediyorum
SON SÖZ
2015-2016 Super Lig Şampiyonluğu tüm Beşiktaş taraftarlarının hafızasına kazınacak çok özel bir şampiyonluk. Dünya üzerinde stadı olmayan bir futbol takımın kazandığı ilk şampiyonluk. Çok değerli bir hoca ile genç Türk çocuklarının birkaç Avrupalı yıldızla takım olmasıyla kazanılan bir şampiyonluk. Şeref Bey,Baba Hakkı ve Süleyman Seba geleneğinden sonra, Fikret Orman- Efsane Başkan ın başlattığı şampiyonluk. Ve bu yalnızca bir başlangıç, bu Beşiktaş önümüzdeki 5 -10 yıla damgasını vuracak. Hiç merak etmeyin şampiyonluklar ard arda gelecek.