"...Write in a book what you see and send it to the seven churches, to Ephesus, to Smyrna , to Pergamum, to Thyatira, to Sardis, To Philadelphia and to Laodicea ( Rev. 1:11).
Street of Collannades
Aphrodisias had suffered from major earthquakes too, but she seemed still alive to me ; with it’s sculptures looking right in your eye, with the green meadows, the pomegranate trees, the fig trees. But Laodicea must have faced the mother of all earthquakes. It was all stone, from one end to other, on top of each other and side by side. Life had stopped here.
Afrodisiyas’da büyük depremler geçirmişti, ama bana hala canlı gibi gelmişti. Gözünüzün içine bakan heykelleri, yeşil çayırları, nar ağaçları, incir ağaçları ile . Ama Laodikya sanki depremlerin anasını görmüştü. Bir baştan diğer başa her yer taştı, taş taş üstünde, ya da yan yana. Burada hayat durmuştu.
Cem Özmeral
October 12,2018
The ancient city of Laodicea is situated 6 km. from the province of Denizli by the districts of Eskihisar, Goncalı, and Bozburun. The city finds itself on the fertile plains of Lycos on a high plateau surrounded on three sides by rivers. The name Laodicea stems from Laodike, the wife of the Syrian King Antiochus II., who during the Hellenic times ruled in this region. In the year 130 B.C. the city became a part of the Roman Empire. Laodicea was hit by many earthquakes during its history and rebuilt several times over and over. After the earthquake during the reign of of King Phocas the city was completely abandoned and relocated to Denizli to Kaleici and Hisarkoy districts. During the early Byzantine times it became a metropole of religious thinking. Situated on the crossroads its main source of income was derived from trade; mainly from textiles, agriculture, livestock and, marble trade.
The city was laid on a grid plan with broad main streets parallel to each other and side streets crossing them in perpendicular angles. It is built on an area, approximately 5 sq.km. and embodies the biggest ancient stadium of Anatolia, two theaters, four baths, five agoras, five fountains, two city gates, a boulterian, temples and churches and is surrounded on all sides with necropolis ( cemeteries).
Laodikea Antik Kenti Denizli’nin 6 km kuzeyinde Eskihisar, Goncalı ve Bozburun mahallelerinin sınırları içindedir .Üç tarafı akarsularla çevrili kent bereketli Lykos vadisinin yüksek bir düzlüğü üzerinde yer alır. Laodikea ismi Helenistik dönemde burada hüküm süren Seleukos (Suriye) kralı II. Antiochos'un karısı Laodike’nin adı verilerek kurulmuştur. M.Ö.130 yılında kent Roma imparatorluğunun idaresine geçmiştir. Kent tarih boyunca depremlerler geçirmiş ve devamlı yeniden yapılanmıştır. MS 602-610 yılları arasında hüküm süren Focas zamanında meydana gelen büyük depremden sonra şehir tamamen harap olmuş ve Babadağ eteklerinde Denizlinin Kaleiçi ve Hisarköy yörelerine taşınmıştır. M.S. 4 ile 6 yüzyıl arasında en parlak devrini yaşayan Laodikea erken Bizans devrinde dini inançların merkezi bir metropol haline gelmiştir. Kentin en önemli gelir kaynağı kavşak yolları ortasında olmasından dolayı tekstil, hububat hayvancilik ve mermer ticareti idi.
Mimari olarak Laodikea birbirini dik olarak kesen geniş caddeler ve ara sokaklardan oluşan bir ızgara plan olarak düzenlenmiştir. 5 km karelik bir alana yayılmış olan kent de günümüze kadar gelen Anadolu'nun en büyük antik stadyumu, 2 tiyatrosu, 4 hamam kompleksi, 5 Agorası, 2 ana giriş kapısı , bouleuterionu, tapınakları ve İncilde geçen Anadolu’nun 7 kilisesinden biri ile Akdeniz'in en önemli antik kentlerinin başında gelir.
THE SACRED PILGRIMAGE CHURCH-KUTSAL HAC KİLİSESİ
One of the seven churches of Anatolia mentioned in the book of revelation
The Sacred Pilgrimage Church of Laodikeia is one of the “Seven Churches” of Anatolia mentioned in the bible which were revealed to apostle John.
In the meantime Apostle John writing his own Gospel,
There God revealed himself to John and wanted him to “ write what you have seen, what is and what is to take place after this” (Rev 1:19-20) He also asked him to send what he wrote the Seven Churches listed one by one in name: “...Write in a book what you see and send it to seven churches, to Ephesus, to Smyrna, to Pergamum, to Thyatira, to Sardis, to Philadelphia and to Laodicea”. (Rev 1:11)
All of these Seven Churches which are within Turkey’s borders are known as the first churches of Christianity.
The Sacred Pilgrimage Church (The central Church) of Laodicea was built during the reign of Constantine the Great when he adopted Christianity as the religion of his Byzantine Empire. The church is situated at the intersection of the Syrian street and the broad street which curves to the North Theater. The building has eleven apsides, one facing the east direction, five facing South and, five facing North. You can enter the church through two doors, one in the North and the other one in the South. The northern and southern side rooms (Nef) of the main hall Naos are decorated with ceramics with geometric plant designs, while the middle side room floors has marble tiles. The Baptism Chamber has a pool ornamented with a cross.
7 CHURCHES OF ANATOLIA AND JOHN WRITING HIS GOSPEL
KUTSAL HAC KİLİSESİ ( MERKEZİ KİLİSE)
Laodikea daki Kutsal Hac Kilisesi incilde geçen ve Havari Yuhanna'ya (John) açıklanan “Yedi Kilise”den
sonuncusudur. Havari Yuhanna vahiyleri kendine göre yazarken Hz İsa ona görünmüş ve :
“Gördüklerini, olanı ve bundan sonra olacağı yaz”.(Rev 1:19-20) demiştir. Aynı zamanda yazdıklarını isimlerini saydığı Yedi Kiliseye yollamasını istemiş. “... Gördüklerini bir kitaba yaz ve Yedi Kiliseye, Ephesus’a, Smyrna’ya, Pergamum’a, Thyatrıa’ya, Sardis’e, Philadelphia’ya ve Laodicea’ya yolla” demiştir.(Rev 1:11).
Yedisi de Türkiye sınırları olan bu yedi kilise Hiristiyamlığın ilk kiliseleri olarak kabul edilir.
Laodicea daki kutsal kilise Hristiyanlığın Bizans İmparatoru Büyük Konstantin tarafından kabulünden sonra M.S. 306-307 yıllarında inşa edilmiş. Kilisenin 11 apsisin den biri doğuya, beşi kuzeye, beşi de güneye bakıyor. Kilise Suriye caddesin enine kesen ve kıvrılarak Kuzey Tiyatrosunu giden yolu kestiği yerde bulunuyor. Kilisenin biri kuzeye , diğeri güneye açılan iki giriş kapısı var. Kuzey ve güney deki yan odalar (Nef) geometrik düzende bitki motifli mozaiklerle süslenmişti. Kilisenin ortasındaki büyük salon (Naos) ise mermer tabakaları ile döşenmişti. Vaftiz odasında ise Haç ile süslenmiş vaftiz havuzu bulunuyordu.
TEMPLE A- TAPINAK A
The temple of Laodicea dates back to second century A.D. and was initially dedicated to Apollo, later to Artemis and Aphrodite and fınally was used for the practices of the imperıal cult. It is built on area of 35 000 sq. meters the equivalent of six football fields. During the reign of Constantine the great Christianity was declared as the religion of the state and and the temple which was used for so long for paganistic cult practices converted to a market place. Like most other buildings in Laodicea the temple was destroyed during the earthquake in the 5. century.
Laodicea tapınağının M.S. ikinci yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor. Tapınak 35 000 metre karelik bir alanı kaplıyormuş, ki bugünkü şartlarda bu altı futbol sahasının kapladığı alana eşit. Tapınak ilk yapıldığında Apollo’ya daha sonra Artemise ve son olarak da Afrodite ithaf edilmiş. İleriki yıllarda imparatorluk tarikatları için kullanılan sunak Bizans imparatoru Konstantin'in iktidarında Hristiyanlığın devletin resmi dini olarak kabul edilmesi ile kapatılmış ve alan bir pazar meydanına çevrilmiş.
COLLONADES OF AGORA AND RELIEVES- AGORA SUTUNLARI VE RÖLYEFLERİ
Photo courtesy Sevinç Zeren
Photo courtesy Sevinç Zeren
WESTERN THEATER AND AQUEDUCTS- BATI TIYATROSU VE SU DAĞITIMI
Pictures courtesy of Sevinç Zeren
Among the two theaters in Laodicea, the Western Theater was built during the Hellenistic times 2200 years ago. It has a diameter of 94 meters and a capacity of 15 000 spectators, while the theater in North was built later during the Roman times and has a diameter of 124 meters and a capacity of 20 000 people. The Western Theater is being restored under the supervision of University of Pamukkale Department of Archaeology with collaboration of the Turkish Ministry of tourism.
One of the striking things of the ancient city is the remains of the water distribution and aqueduct system visible especially at the South Baths and by the stadium.The water was carried from the Baspinar spring about 7 km. away, but instead of the common system of open channel of water being carried above the level of the city on arches, an inverted siphon was used consisting of a double pressurised pipeline, descending into the valley and back up to the city. Walking on the Street of Colonnades one will notice that the city had a superb system of rainwater drainage system under the stone blocks covering the street.
Laodicea daki iki tiyatro dan Batı Tiyatrosu Helenistik devirde bundan 2200 yıl önce yapılmış, 94 metre çapı var ve 15.000 seyirci kapasiteli. Daha sonra Romalılar devrinde yapılan Kuzey Tiyatrosu ise 124 metre çapı ve 20.000 seyirci kapasitesi ile daha büyük. Batı tiyatrosu Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Fakültesi ve Turizm ve Tanıtma Bakanlığı işbirliği ile restore ediliyor.
Kentte en çok dikkati çeken kalıntılardan biri de özellikle Güney Hamamları ve stadyum bölgesinde görülen su dağıtım sistemi. Buraya 7 km. uzaklıktaki Başpınar dan getirilen su, Romalılarda olağan olan, şehrin üzerinden geçen su kemerleri yerine, su terse çevrilmiş bir sifonunun içinde çifte tazyikli bir boru hattı yardımı ile önce vadiye aşağı indirilip sonra tekrar yukarıya kente getiriliyordu. Antik kentin sütunlu caddelerinde dolaşırken dikkatinize çekecek başka bir özellik de, sokağı kaplayan taş blokların altında ki yağmur sularını akıtmak için için yapılmış ızgaralı su yolları.
The stadium in Laodicea is the largest ancient stadium in Anatolia , 285 meters long and 79 meters wide and is well preserved. It situated at the South end of the city in a narrow valley, where the two sides of the valley was used to seat the spectators. The two ends of the stadium are closed up. On the West end there is a passage with inscriptions on the entrance pointing out that the chariots and horses were entering the arena from this point. The stadium was used for gladiator fights and olympic type competition and races with athletes coming from all over the Lycian region. On the North side of the stadium there was a bath complex with a water distribution terminal and an agora. All of these were destroyed during the big earthquake in 494 A.D. Along with the ongoing excavations and restorations in the ancient city the stadium of Laodicea is being currently restored to its original position.
Laodicea daki stadyum 285 metre boyunda ve 79 metre eninde olup Anadolu'nun en büyük antik stadyumudur. Kentin güney sınırında yer alan stadyum, dar bir vadinin iki yanı seyirci oturma yerleri olarak
inşa edilmiş diğer iki ucu ise kapatılmıştır. Batı bölümünde ki uçta bir pasaj vardır ve buradaki bir yazıttan anlaşıldığına göre bu geçit yarış arabaların ve atların stadyuma girişi için kullanılmaktaydı. Stadyum gladyatör dövüşleri ve olimpiyat benzeri spor müsabakaları için Likyanın bölgesinin her tarafından gelen atletler tarafından kullanılmıştır. Stadyumun kuzey tarafında bir hamam kompleksi, bir su dağıtım şebekesi ve bir de agora vardı. Bütün bunlar M.S. 494 yılında meydana gelen depremde tahrip olmuştur. Antik kentte yapılan kazı ve restorasyon çalışmalarının bir parçası olarak Laodicea stadyumu da restore sürecinden geçmekte ve eski durumuna getirilmek için çalışılmaktadır.
THE CITY PLAN OF LAODECIEA - KENT PLANI
Courtesy of Denizli Metropolian Municipality- Denizli Büyük Şehir Belediyesi broşüründen
References/Kaynakça
Afrodisias Sebastion Sevgi Gönül Hall, Hazırlayan Mesut Ilgım, YKY 5. Baskı, İstanbul Decamber 2017
Pamukkale, Hierapolis Laodıkiıa Afrodısıas, Tevhit Kekeç, Duru Basım Yayın, Fatih Istanbul